Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Enerji olayı

Liseden bir arkadaşım bana baktı baktı ve “E bari enerjini iyi bir şeye kullanmışsın, yoksa sonun felaketti!” dedi, çok güldüm.

Haberin Devamı

Güleriz ağlanacak halimize sevgili pazartesi sendromlular işte böyle!

Çocukluğumdan beri bitmek bilmeyen bir enerjim oldu. Dinlenmek suçtu sanki! Durmak da, susmak da, uyumak da... Oysa “mola” ne kadar önemli!

Annemlere sürekli Atalay Yörükoğlu’nun “Çocuk Psikolojisi” kitabından alıntılar yazıp ceplerine, çantalarına atar, “bana nasıl davranmalı” filan diye fikir verirdim.

Kabustum yani!

Annem zaten tövbeler etmiş benim üzerime çocuk doğurmaya. Ama işte “asla asla demeyeceksin”! Kader kısmet, benden 9 yaş küçük her eve lazım süper ilginç bir kardeşim oldu. Annemin yemin 9 yıl dayanmış nitekim. Unutmuş belki de benden çektiklerini.

Arkadaşımın söylediği çok doğruydu.

İnsanın enerjisini neye yönlendireceğini bulması hiç kolay değil. Kendinle ne yapacağını bilemiyor, deli danalar gibi dolanıyorsun sağda solda. Sığmıyorsun kabına. Çenene vuruyor, ilişkilerine vuruyor, zor oluyor yani. Ben Allah’ın sevgili ve şanslı kuluyum, kendimle ne yapacağımı, ne işe yarayacağımı da buldum. Zor oldu, ama oldu.

Geçelim bunları gelelim sadede! (Ah şu sadede tek cümlede de gelebilsem bi gün, işte o gün inekler uçacak bence!)

Bir gün bizim gazeteden Hilal Meriç’ten bir mail geldi. Meğer aynı zamanda bloggermış Hilal ve bloğu e-gunlugum.com’da sevdiği kişilerle yaşanmışlık ve imajlarına dair günlük tutuyormuş. Bana da “Beraber enerji üzerine bir günlük yazalım mı?” diye sorunca acilen zıpladım pek tabii. Merak edenler bloğa ziyarete lütfen. E-günlükte kimler yok ki! Mesela Vuslat Doğan Sabancı, Yaşar, Bendeniz... ve gerçekten bendeniz Yonca. (Buna çok güldüm kendi kendime!)

Ama dayanamadım ucundan acık kendimce inandığım enerji reçetemi şurada paylaşayım dedim.

Duramıyorum ki yerimde!

Yonca
“zıp zıp”

Haberin Devamı

Enerji iksiriM

Erken kalkmak.

Gözlerimi daha açamadan yüzümü yıkadığım gibi gözüme, içimden geçen hangi renkse o renkte simlerimi, ardından dudaklarıma da kırmızı rujumu sürmek.

Böylece gözlerimi açtığımda, hayatı pırıl pırıl simli ve kırmızının bana verdiği güçle görüyorum.

Bugün de iyi uyandık, çok şükür!” deyip çocuklarla müzikli kahvaltı ediyorum. Onlar okula ben spora.

Spordan kaçmak yok. Bahane yok. Üşenmek asla yok. Eğer bunu yapmazsam lanet bir insana dönüşüyorum anında. Pişmanlıklar vesaire...

Başlıyorum çalışmaya. Bi dolu “iyilik peşinde koşma” projesi oldu. Bi sürü fikrim geldi, işin içinden nasıl çıkacağım bilemiyorum, bulurum inanıyorum.

Sıkışınca sade bir Türk kahvesi yapıyorum kendime. Ne kadar gazete varsa okuyorum. Arada bir nefes almak için çiçeklerime, ağaçlarıma bakıyorum; sağlıklı düşünmek niyetiyle.

Kuş seslerini dinliyorum her tatsız habere denk geldiğimde.

Niyetimi bozmamaya, umudumu yitirmemek için doğaya inanmaya devam ediyorum.

Yeşile bakıyorum enerjimi kaybetmemek adına.

Dayanamadım salonu da yeşile boyadım cart diye.

Müzik açıyorum yazmaya başlamadan önce. Ama özenle mutlaka iyi kalpli, sözleri olan müzikleri seçiyorum kendime.

Gülen, mutlu ve umutlu insanları düşünüyorum. Takip ediyorum. Ailemi arkadaşlarımı arıyorum.

Ufku görmek çok zor Dubai’de. Yüksek duvarlar var çevremizde. O yüzden elimden geldiğince ufuk çizgisini görebildiğim bir yerlere gitmeye çabalıyorum estikçe.

Pencereler açık uyuyorum. Hava girsin içeri, kuş sesleri dalsın uykularımıza.

Renkli giyinmeye çabalıyorum. Renklerin gücüne, mucizelerine inanıyorum.

Baykuşlu kolyelerimi, sihirli yüzüklerimi takıyorum.

İçimden nasıl geliyorsa öyle davranabilmek için elimden geleni yapıyorum.

Sevdiğim şeyleri yapmak için dayanıyorum.

“HAYIR” demekte zorlandığım için, “EVET” diyebileceğim şeylerle yaşamaya çalışıyorum.

Sevdiğim şeyleri hayatımın merkezine oturtunca; sevgi artıyor, hayat değişiyor, mucizeler oluyor daha fazla. Hayallerimin peşinde koşacak gücü buluyorum ruhumda.

Ağlayacak gibi olursam, yazdıklarımın en başına dönüyorum. Mutlaka umutla...

Mutlu pazartesiler sevgili dünya!

Yonca
“umutlu mutlu şanslı”

Yazarın Tüm Yazıları