Paylaş
Hoşgörülü olan, niyeti iyi olan insan bu şekilde mi uzlaşmaya çalışır?
Hayır.
Öyle güzel dersler çıkarıyoruz ki Dünyacak şu anda!
Gece saat 00:00.
CNNInt seyrederek, soğukkanlılığımı koruyarak yazı yazmaya çalışıyorum.
Ankara’dayım.
İstanbul’dan yeni geldim.
İzmir’e de geleceğim.
1- “Politically incorrect” nasıl olunur
2- Hükümet kendini nasıl rezil eder
3- İletişimden kaçmak nasıl sonuçlar doğurur
4- Duygulara değer vermemek, empatiden yoksun olmak nasıl bir hatadır
5- Gözünün içine baka baka yalan söyleyen insan nasıl tipi nasıldır
Gibi gibi konularda sanırım hepimiz Profesör olduk.
Sevgili Başbakan’a ve Hükümete bir sürü konuda yaptıkları yanlışlar için teşekkür etmek isterim.
Teşekkür ediyorum.
Eskiden internet yoktu. Orta Çağ’da filan yani.
Anında bilemezdi Dünya orada neler olup bittiğini, kimin yalan söyleyip söylemediğini. Yıllar alırdı gerçeklerin gün yüzüne çıkması.
Oysa şimdi anında görüntü.
Kameralara kayıtlı bir görüntü var Hürriyet WebTV’de mesela:
http://webtv.hurriyet.com.tr/20/50702/23484918/1/tekerlekli-sandalyedeki-gostericiye-tazyikli-su-ile-mudahale.aspx?utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter
Her şeyden önce ülkemin Sanatçılarının cesaretini kimse bu kadar net görmüyordu.
Ölsem de gam yemem diyorum.
Hükümet ve Başbakan sağolsun.
Dünya gördü ve tanıdı Türk sanatçılarını müzisyenlerini
Sanatçıya sahip çıkmanın ne kadar önemli bir görev olduğunu daha önce hiç anlamadığım kadar iyi anladım.
Tek tek isimlerini sayamayacağım, zaman akıyor önümde yazıyı yetiştirmem gerek.
Türkiye kendi gençliğini tanımıyordu, ha şimdi tanıyor ne cesur yürek onlar...
Başbakan çıkıp son derece ciddi bir öfkeyle sanatçıya, işadamına tehditler savurarak konuşacak, halkı halka karşı kışkırtacak, halkın konuşma isteğine karşı “miting” yapacağını söyleyecek,
Yüzünde, sesinde hiçbir duygudan eser barınmayacak,
Meclis’de şak şak şak şarkılar sloganize edilip itaatın en zavallı şekli sergilenecek,
Sonra geceden sabaha denilecek ki: “Biz iyi niyetle geldik burada temizlik yapıyoruz…”
Allah aşkına çocuk olsa kanmaz bu yanlış tutuma.
Çocuk oyuncağı mı insanların hayatıyla oynamak?
Kimi kandırıyoruz?
Kandıramıyoruz işte.
Babam dönse bana: “Evladım gel bir oturalım konuşalım...” demek yerine, “Senin ümüğünü sıkarım” dese, “Babam benden nefret ediyor!” derim.
Babam çıkıp bana: “Bak kardeşini zor tutuyorum, şimdi sana haddini bildirecek!” dese, “kendimi yalnız bırakılmış, istenmeyen çocuk” ilan edilmiş hissederim.
Yetmez “Mutlu” Vali çıkıp “Çocuklarınızın güvenliğinden kaygılıyız, geri çekin, yoksa dua edin...” derse...
Gezi Parkı’nda direnmeye çalışan güzel insanların duruşu,
Anlaşmak için bizimle konuşmalısınız söylemindeki asil direnişi,
Çevreyi korumak için bütün bu kaos içinde gösterdikleri sükunet ve sağduyu,
O ortamda olan her kesimden kişiye karşı olan yardımsever ve karşılıksız hoşgörü ve iyi niyetleri...
Dünya’ya örnek olur böyle işte.
CNNINtl’da Christian Amanpour bile çatladı orta yerinden “Show bitmiştir dedi İbrahim Kalın’a” da biz çatlamadık ya yalan demeçler saptırmalar karşısında, güçlüyüz işte.
Kendi muhabirine mi inansın gözlerinin önünde canlı yayın yapan, oturduğu yerden hiçbir şekilde iletişime geçmemiş sözcülere mi?
Tükenmişlikten eser yok içimizde.
İnsanın vicdanı rahat olunca böyle güçlü hissedip sakin kalabiliyor, vicdanı olmayanların panik hali ekranlardan Dünya’ya yansıyor, CANLI hem de.
Ne düşünüyorum biliyor musunuz?
Amanpour “Türkiye Dünya’nın en büyük gazeteci hapishanesine dönüşmüşken, insanlar size güvenemezken Taksim’den Gezi’yi nasıl ayıracak ve temizleyecek Polis ve bu şekilde nereye varabilir?” diye sordu ve cevap alamadı ya.
O kadar işte.
Kral çırılçıplak.
Yonca
“Asırlık Zeytin”
Paylaş