Paylaş
Şu da bir gerçek; Dubai’de olan şeylere şaşkınlığım hiç ve asla bitmeyecek.
Yapay Zeka Bakanlığı kuruldu ve 27 yaşında bir bakan atandı. Kendisi ayrıca İleri Bilim ve Gıda Güvenliği konularından da sorumlu olacak.
“Hedefler, projeler, çalışmalar 2117 yılı için. İlk önceliğimiz, bilim, öğrenme ve araştırma olacak” dendi.
Dünyada bir ilk bu bakanlık.
Mutluluk Bakanlığı gibi.
Mutluluk Bakanlığı kurulduğunda, Türkiye’de yapılan haberleri şaşkınlıkla izledim.
Uzaktan, bilip bilmeden bir şeylerin nasıl görünüp yorumlandığına bakınca, 17 yılın 12’sini Dubai’de kurumsal hayatta çalışmış bir gurbetçi insan olarak şaşıp kaldım.
Hemen ne kadar dar, kısır ve eksik bakabiliyoruz bir şeylere.
Gözlemlediğim ileri görüşlü, uzun vadeli işlere karşı ilginç bir hor görme, dalga geçme tutumumuz var.
Bu tutumumuzu hani vardır ya, her şeye kıl çocuklar, illa alay eder, bir türlü vay be harika fikir diyemez “inek öğrenci” dediği arkadaşına, ona benzetiyorum.
Şu dünyada kim birilerinin mutluluğun için çalışmasını istemez ki?
Hele de mutluluk bu kadar zorlaştırılmışken!
Bu dalgacı/alaycı halimizi bir tık öteye taşıyıp azcık büyüyerek, ilham alıp bir faydaya çevirebiliriz oysa...
“Dubai’de para var” diyerek toz atmak da çok kolay.
Dubai’de para var ama; vizyon da var. Paranı nereye harcamak istediğin, paranla ne yapmak istediğin kısmı da var. Dubai’de beni çok sıkan, çok karşı olduğum trilyon şey var hep. Bir o kadar da ilham alıp özendiğim şeyler.
Sayısı yabancılara göre nispeten az olan halkı için değil sadece, Dubai’de yaşayan 180’den fazla millet için, hep birlikte yaşam için gereken saygı ve anlayışla ilerlemek niyeti de var.
Yapay Zeka Bakanlığı, üzerinde inanılmaz çalışılmış bir bakanlık, o ayrı.
Ama esas, Dubai’nin yerel tarım için çabası ve desteği mesela beni inanılmaz etkiliyor.
İlk başta üç-beş yerli üretim varken, şu anda öyle çok yeşil gıda yerel üretimle evime geliyor ki, ben buna nasıl mutlu olmayayım?
Yıllarca tek arı görmedim.
Oysa şimdi oğullar var bahçelerde ve arıyoruz arı severleri, gelip kovana aktarıyorlar gönüllü şekilde.
Dubai’nin olmayan toprağa sahip çıkma çabası, su için emek vermesi de beni birçok açıdan çok derin düşündürüyor.
Yok çünkü; su yok. Toprak yok.
Toprak ithal ediliyor toprak ekmek için.
Veya toprak olan yerlerde gıda için yatırım yapıyorlar.
Bizdeyse; su var.
Dört mevsim var. Toprak var. Yeşil var. Gıda var. Tohum var. Bu cümleyi yazıyorum ve sonuna “henüz” eklemek zorunda olduğumu bilmek, boğazımda bir yumru!
Dubai’nin geleceğine yatırım yapmaktan anladığı, toprağa, bilime, araştırmaya yönelmek, halkın mutluluğu için açık hava spor etkinlikleri, sanat etkinlikleri yaratmak ve beslemekken;
Geleceği olan gençlerin dilini en yakından anlayıp onlarla aynı dili konuşacak birini bakan atayarak gençlere güvenmekte hiç sorun görmezken,
Bizlerin olan suyumuzu tüketmek, toprağı yeşili yok edip, betona yatırım yapıp, betona tapmaktan kendimizi alamamamız ve yüz bin yıllardır “Bana ne, yerimi bırakmayacağım ben” diyen, gençliğin ve bugünün ve geleceğin ihtiyaç ve becerilerinden bihaber politikacılara mahkum olmak beni feci etkiliyor.
Dubai’de ise insanların güvenli bisiklete binebilmesi, açık havada spor yapabilmesi için neler yaptıklarını gördükçe hem heyecanlanıyorum hem de özeniyorum.
Milli Eğitim’de çalışan yerli bir genç kadınla konuşmuştum.
Sadece okul eğitimine yatırım yapmanın başarı ve mutluluk getirmediğini; mutluluğun ailede başladığını ve başarının ancak aile mutlu olduktan sonra geldiğini araştırma sonucunda anladıklarından beri Dubai’de mutluluğa yatırım yapacaklarını söylemişti.
Bir kal gelmişti bana.
2 sene sonrasında Mutluluk Bakanlığı kuruldu haberi geldi.
Bana da bir gülümseme...
Daldan dala yazdım ama hepsi gayet birbiriyle ilintili.
Özet:
Uzun vadeli planların ve niyetin olsun.
Su ve toprağı koru.
Gençlere güven.
Mutluluk için çalış.
Yonca “doğal zeka”
Paylaş