Paylaş
Serebral Palsili.
Yani bizlerin “spastik” deyip geçtiğimiz “şeyden” var Deniz’de.
Mustafa Balbay’la tanıştığından beri en büyük hayali gazeteci olmak.
Olur da!
Deniz’i annesi Nilay anlatıyor:
“Deniz 2000 yılında çok erken doğdu; 6,5 aylık, 1 kilo.
Yaşaması mucize. O kadar minikti ki, damlalıklarla besleyip, mutfak tartısında minik bir tepsinin içinde tartar, lavaboda avucumun içinde yıkardım. Ciğerleri henüz kendi başına çalışacak durumda olmadığından kuvöze alınana kadar beynine oksijen gitmediği için bazı hücreleri ölüyor. Buna “serebral palsi” (beyin felci) deniyor. Serebral Palsi; doğum öncesi, doğum sırası, ya da sonrasında da olabiliyor.
Deniz'in beyninde hareket sistemiyle ilgili bölüm etkilendiği için bağımsız fiziksel aktiviteleri kısıtlı. 6 aylıktan beri düzenli fizik tedavi görüyor.
Zihinsel işlevlerle ilgili bölüm etkilenmemiş.
Bizim için Deniz'in engelli olması, engelli olmaması kadar normal bir durum.
Her insanın faklı özellikleri var; şişman/zayıf olmak, kıvırcık/düz saçlı olmak gibi. Deniz’in de fiziksel desteğe ihtiyaç duyan bir insan olmasını, bu şekilde yaşıyoruz. Tıpkı kardeşi için düşündüğümüz gibi, tıpkı çoğu ailenin çocukları için düşündüğü gibi; mutlu, sağlıklı, coşkulu, üretken bir birey olması için elimizden geleni yapıyoruz.
Deniz Ankara'da kardeşiyle beraber SERÇEV (Serebral Palsili Çocuklar Derneği)'in katkılarıyla yapılan engelli ve engelsiz çocukların beraber öğrenim gördüğü fiziksel ve eğitsel koşulları tüm çocuklara uygun Gökkuşağı İlköğretim okulunda okuyor.
8. sınıftan sonra bu okulun devamı yok.
SERÇEV'in Nisan’da temeli atılması planlanan “Engelsiz Meslek Lisesi Projesi” var.
Ben, Deniz’in Annesi Nilay, Runtalya'da bu projeye katkı sağlamak için koşacağım. Deniz de, Van Depremi’nde oradaki çocukların sıkıntılarını yakından takip etmişti. Van'lı kardeşleri için ADIM ADIM TEGV için bağış toplayacak.
Deniz'le beraber koşma fikri Amerikalı baba-oğul Dick ve Rick'in triatlon görüntülerini izlediğimde aklıma geldi. İkisi de çok mutlu görünüyordu. Deniz'e “Biz de koşalım mı?” diye sorunca, çok heyecanlandı.
Biz de geçen sene Runtalya’ya katıldık. O zamana kadar hayatımda hiç koşmamıştım. İlk gün sadece 3 dakika koşabildim. Her gün bir-iki dakika arttırarak iki ayda anca hazırlandım. Havalar kötü gittiğinden Deniz'i tekerlekli sandalyesinde iterek antrenman yapamamıştım. Yarış günü çok endişeli, heyecanlı başladık koşmaya. Deniz'in mutluluğu, bileğimdeki ağrımı, endişemi unutturdu. "Haydi Anne, SERÇEV için, Buğday için! Başarabiliriz..." çığlıkları bana güç verdi. Tam tükendiğimi sandığım anda da, o ana kadar hiç tanımadığım Adım Adım’dan birileri yardıma geldi. Deniz'in tekerlekli sandalyesini alıp, bizimle sohbet ede ede, iterek koşmaya başladılar. ADIM ADIM’la da böyle tanıştım.
Alkışlar içinde 10km nasıl bitti anlamadık.
Bu Pazar günü, 2 Mart’ta, yine Runtalya’da, Adım Adım’dan Yonca, Hülya Altan Balabaner, Emin Bayraktar ve Beril Başlıgil ile beraber, oğlumu iterek koşacağız.
Ünlü var mı ünlü?
Antalya’da bu Pazar yapılacak Uluslararası Öger Runtalya Maratonu öncesi bir soru geldi Basın Dünya’sından:
“Runtalya’da koşanlar arasında ÜNLÜ birileri var mı?” diye.
Cevap veremeyip, kalakaldımdı. Şimdi veriyorum cevap.
Ancak “ünlü” biri olursa o “şey” medyatik ve değerli olacak bizim için. Ancak o zaman yazacağız, o zaman okuyacağız, o zaman alkışlayacağız.
İlgi göstermemiz için illa ünlü birileri birinci gelmeli. Çok ünlü, mükemmel, olağanüstü güzel, sıfır selülit, veya işte ne bileyim kesin çok bir şey filan olmalı orda olan birileri illa yani.
Deniz ve annesi Nilay’dan daha ÜNLÜ kaç kişi tanıyorsunuz diye sormak istiyorum şu an herkese?
Ben tanımıyorum.
ADIM ADIM “İyilik peşinde koşanlar” arasında yazacak çok daha “ünlü” birilerini bulamadığım için özür dilerim.
O yola çıkan, ister koşmuş ister yürümüş, ister birinci ister sonuncu olmuş, ister finişi görememiş ama denemiş; iyi bir amaç için, kendisi için veya bu toplumdaki yaraları sarmak için, veya amacı her neyse ne, laf olsun diye bile BİR adım atan her 1 kişi bütün sıfat ve titrlerinden bağımsız çok değerli bence.
Ünlü veya ünsüz.
Yonca
“Sesli Ünsüz”
Paylaş