Paylaş
Gündem maddesi neydi ve ne olmalıyken, “çömelmek” bir haber malzemesi, bir boy gösterme, sağa sola gözdağı verme, düelloya çağırma aleti oldu.
Pes ki ne pes!
Çünkü bu ülkede ne iktidar iktidar, ne muhalefet muhalefet.
Biz de böyleyiz.
İkiyüzlü.
Hepimiz işin gösterişinde magazinindeyiz; ama sorsanız magazinden ve gösterişden hiç de haz etmeyiz.
Eğer çömelerek rezil olacaktıysak ya da boy göstererek kahraman, işimiz sizce çok kolay değil miydi? Birbirine çömelme eylemi üzerinden sataşan, taş atan, bundan bile prim sağlamaya çalışan liderlerimizin topundan içime fenalık geldi.
Şehit haberlerinin akın akın geldiği şu berbat dönemde bile, birlik olacaklarına birbirlerine sataşıp boy gösterme derdine düştüler ya...
Daha ne diyeyim, utanç verici bir sahne.
***
Tecavüze uğramış küçücük bebeği, defnedilen insanların kefenli görüntülerini, delik deşik edilmiş insan manzaralarını yayınladık. Boğazı kesilmiş insan fotoğraflarını, tecavüzünün haber malzemesi yapılmaması için yalvaran genç kadının feryadını canlı yayınlarda flaş flaş verdik. Bir kadını taciz eden ve bunu görüntüleyen adamın cep telefonuna çektiği görüntüleri ağzımızdan sular akarak, elden ele dolaştıra dolaştıra seyrettik. Seyretmeyenlere: “Gördün mü, seyrettin mi, seyretsene...?” diye reklamını yaptık. Gizli gizli tıkladık, izledik o görüntüleri. Torunu olacak yaşta çocuğa tecavüz eden adamı kızın kemik yaşı uygun filan diyerek aklamaya kalktık. Dayaktan ölmek üzere olan kadını: “Kocasıdır ne yapsa yeridir!” diye kocasının yanına ölüme yolladık. Okula gönderilmediği için kendini asan kızı kurtaramadık; haberini yaptık. Töre adına zorla evlenecek gençlerin intiharını engelleyemedik; haberini yaptık.
Taciz tecavüz konularında pek ilerleme kaydedemedik; ama haberlerinden bolca reyting ve tık aldık.Web siteleri kuruldu tacizi-tecavüzü protesto etmek için, hatta üye ve tıklanma sayısı üzerinden bazısı işi ticarete bile döktü.
Bütün bu saydığım haberlerin, öyle ya da böyle, biz de bir parçası olduk rezillik olmadı da; kendi iradesiyle mahremini ortaya dökmeye karar veren Eren Talu’ nun anlattıklarını aktarmak rezillik oldu öyle mi?
Oysa haber bal gibi yılın magazin haberi. Eren Talu’ nun Ayşe’ye anlattıkları da ilişkilerin gayet gerçek ve karanlık yüzü. Bence bizi, içinde yaşadığımız ikiyüzlü, aldatıcı düzenin bir güzel yüzümüze çarpılmış olması sinirlendirdi.
Herkes de işine geldiği gibi; “Yok efendim erkek kadının arkasından konuşmazmış, kadın ne ahlaksızmış berbatmış haketmiş...” vesaire klişeleriyle olanı kamufle etmeyi yeğledi.
Çünkü biz böyleyiz. Ahlaksız ahlaklılar.
Sevmeyiz gerçekleri.
Bekaret öyle mübahtır ki, bozulmuş olsa da dikilenini tercih ederiz.
İkiyüzlüyüz demiş miyim sahi?
Jacques Attali ne dediyse çıkıyor benden size söylemesi. Oturun bulun kitabını okuyun; Le sens des choses da anlatmış ilişkilerin geleceğini. Paralel ilişkilerden dem vurmuş; monogam olmaya zorlanan insanların ‘açılımını’ irdelemiş kendisi.
Suçlu aramayı bırakın. Yargılamayı da.
“Biz kimiz ki kimi yargılıyoruz?” diyelim hele, bir kere...
Gerçeklerden kaçmayın. Yüzleşmeyi deneyin.
Bu kadarı bile büyük başarı olur bence.
Yonca
“tersköşe”
Paylaş