Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Çocukları mutlu etmek yeter

Bunca zamandır hâlâ birbirimizi anlamamış olmamız çok fena. Ben çocuklarıma açıklayamıyorsam durumumuzu, anlattıklarımı anlayamıyorsa, bu işte anlaşılacak bir durum yok demektir.

Haberin Devamı

Bugünün çocuklarının sorduğu sorular başka.
Baştan savma cevaplarla, anlamsız açıklamalarla tatmin olmuyorlar.
Verdiğimiz cevaplarla biz de tatmin olmadığımıza göre, tıkanmış konu. Çözüm isteği varmış gibi konuşuluyor ama, belli ki çözüm filan yok ufukta. Her şey “gibi gibi”.
Bir yerde hata olduğu kesin. Kesin ki hâlâ bir sürü insan ölüyor. Bir sürü insan içeride, bir sürü insan panik halinde, bir sürü insan intikam duyguları içinde.
Bir sürü insan istifa halinde. Bir sürü insan azınlık, bir sürü insan çoğunluk psikolojisinde.
Bakın YNSAN diyorum, bile bile. Dil üzerinden, din üzerinden, kimlik üzerinden, ırk üzerinden, mezhep üzerinden bin bir çeşit politika üretiliyor. Birbirimizi olduğumuz gibi kabul edeceğimiz yere, sürekli düşman kesiliyoruz.
Neden her konuda ilerleme kaydettiğimizi düşünür ve söylerken bu kadar geriledik gibi hissediyorum ki ben? Tıkanık sorunlara takılı kalma olayını bir kenara bıraktım. Çocuklara verdim kendimi. Topraklarımızda doğan çocuklara.
Çocuğun kimliğinde “çocuk” yazıyor. Çocuk! Onu bin bir çeşit farklı kimliklere biz, büyük insanlar büründürüyoruz.
Yster Kürt doğsun ister Türk, ister Müslüman ister Musevi, ister köylü olsun ister kentli. Yster üstü başı kirli olsun, ister gıcır gıcır.
Biz çocuklara çocuk olarak baktık mı her şey güzel oluyor.
Çocuklara imkan sunduk mu öyle hızlı kullanmayı öğreniyorlar ki.
Onlara çocuk olma haklarını verdiğimizde, doğruyu bulmaları da çok kolay oluyor.
Damgalanıp etiketlenmek yoruyor çocukları. Canevinden vurulmuş gibi hissediyorlar. Yalnızlaştıkları gibi, yalnız başlarına ayakta kalamıyorlar.
Ellerinden KYM tutarsa, onun yörüngesi olmak durumunda kalıyorlar sanki.
Teröre, uyuşturucuya, tinere, sokağa, kapkaçcıya dönüşüyorlar.
Doğduğu gün dininden, dilinden, ırkından politika üretip, onu kendine yabancılaştırıp bize isyan etmesine neden oluyoruz belki. Kazanacağımıza, kaybediyoruz mis gibi nesilleri.
Ben de çocuk olsam, anneme, babama, bana herhangi bir şekilde ayrımcılık yapıldığını hissetsem, içimde öfke ve kin biriktirmeye başlardım. Tokat yeseydim, tokat atardım.
O yüzden, ben bıraktım sorunlarla boğuşmayı. Başka bir strateji geliştirdim.
Gönül vermek, gönüllü olmak öyle güzel bir kelime ki, eylemi gönlümü hafifletiyor.
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı için koşmaya karar verme nedenim budur; ilkokul çağındaki çocukları kazanmak.
Spora önem vermemin nedeni de budur. Spor kafası olsun uyuşturucu kafasındansa. Ağaç yaşken eğilir deriz ya olay o. Onlara kendilerine güvenmelerini sağlayacak ortam için çabalamak önemli.
Çözüm bu bence. Çocukları mutlu ederek dünyaya iyilik mayası çalmak...
Yonca “Nar”

Kelebek

Haberin Devamı

Oğlum yanıma geldi. Bizim sitenin, Seba Sitesi’nin restoranındayım. Denize nazır. Önümde domates çorbası, misss gibi. Ben yazı yazmaya kıvranıyorum. “Anne ne yazacağına karar verdin mi?” dedi. “Hayır” dedim. “Bir şey söyliycem yazman için ama çok kısa” dedi, “olsun söyle” dedim. “Kelebek öldü. Çimlere düştü. Galiba güneş yüzünden” dedi. Öyle üzülmüş ki o kelebeğin ölmesine, dudakları titriyor.
“Güneş yüzünden değil. Onun doğası böyle. Kaplumbağalar da uzun yaşıyor ama yavaş gittikleri için belki de 400 yılı 40 yıl gibi hissediyorlar. Kelebekse 1 günü 100 yıl gibi yaşıyor. Bakma sen dedim” çaresiz.
Yazdığım her şeyden daha yazmaya değer bir şeydi söylediği.
Çocuk. Demek istediğim tam da bu...
Anlatabildim mi?
Yonca
“baykuş”

Yazarın Tüm Yazıları