Hiiiç sanmıyorum. Olamaz. Asla! En azından böyle bir durum benim için söz konusu değil. Bayılıyorum çikolataya ve ödüm patlıyor bir gün biri çıkıp da “Evvveeet, size çikolata yasak bundan sonra!” diyecek diye mesela. Kabus olurdu hayat bana. Tepen mi attı, sakinleşmek için sütlü çikolata... ıçinden ağlamak mı geliyor, bitter çikolata... Havaya, suya gıcık mısın kardeşim, en yakın dostundur damak veya nutella... ıştahsızsan, ye fındıklı çikolata, gör nasıl iştahın açılıyor anında... Ben bir ara çikolata yapmaya da sarmıştım hatta. Badem liköründe ıslatılmış kuru kayısılı, Türk kahvesi tanelerinin üzeri tarçın ve kırmızı pul biberli çikolatayla kaplı... Hmm, demek bir zamanlar boş zamanım da varmış. O günler mazide kaldı oysa! Moraller bozulunca ne diyorlar, “Hemen at ağzına bir çikolata, magnezyum iyi gelir ruhuna...” E doğru. Ben yapıyorum, oluyor valla. Hamileyken bebeğin uzun süre tekmelemeyip sessizleşirse, panikle doktorunu arayınca ne diyor; “At ağzına bir çikolata, bekle bir iki dakika. Hâlâ ses çıkmazsa, o zaman gel bi bakalım afacana...” Morallerin uzun zamandır bozuk olmasını da bahane edip çikolataya iyice sardım da bu ara. Amanın ne güzel çikolata yiyorum anlatamam. Çikolataları löpürdetirken birden kafamda ampul yandı; “Yahu” dedim, “çikolata rengi oje bulsam, tırnaklarımı kısacık kesip şöyle bir attırsam. Çikolatayı yiyeceğime, tırnaklarıma sürüp uzaktan bakıp moral bulsam...” Aradım acilen ve şaka gibi ama buldum! Dünyanın en inanılmaz “çikolatalı tırnak” rengini buldum. Kendisi “Lady Godiva” adında (evet Godiva, ismi bile deli etti beni), Essie diye bir marka ve yemin ederim renk resmen inanılmaz güzel bir acı çikolata! Acele sürdüm ellerime sürmesine de, bu çikolatalı tırnaklarımı yememek için zor tutuyorum kendimi. Felaketler felaketler üzerine geldi derken, şu minicik çikolatalı tırnaklar ruhuma ilaç gibi geldi. Eveeet, nar çiçeği mevsimi kapanmış, çikolata mevsimimiz açılmıştır efenim! Sürüverelim de hadi... şeker Bayramı’mız bol çikolatalı, bol şekerli, yani keyifli geçsin bari. Büyüklerimizin ellerinden, küçüklerimizin gözlerinden öpmeyi de unutmadan tabi! Yonca “fıstıklı”
Bayıldığım şeylerin listesi olan dip not:
Nil’in Dumaduma dum klibine baaa-yııılll-dım! “Duma dans” olayına kızım ve oğlumla girdim bile. Çoook eğleniyoruzzz. Sen aklınla çok yaşa Nil. Bayılıyoruz sana. Yonca “dumadumadumbacı” Salı günü www.hurriyet.com.tr’de yazdığım “bir kafem olsa” içerikli yazıdan sonra gelen coşturucu e-postalara bayıldım. Hayal kurmaktan perişanım, böyle perişanlığa can kurban ama! Yonca “hayali kahveci” Kızım çok güzel keman çalıyor. Okul orkestrasına seçildi. Sevinçten gözlerini görseniz, içleri nasıl da neşeli. Onun bu haline bayıldım. Oğlum da bu sene resmen ilkokul birinci sınıf oldu. Ben ne zaman ikinci çocuğu birinci sınıfa giden bir kadın oldum ki??? Bu duruma da bayıldım iyi mi? İyi. Yonca “k-ayık”