Paylaş
Yalıkavak’da sonsuz bir ufuk görerek ve maksimum oksijen alarak geçirdiğim zamandan sonra, Dubai’de Eylül’de tavan yapan nemde oksijen yerine ciğerlere su çekerek insandan çıkıp balıklaşıyorum.
Balıklaşmaktan kastim alıklaşmak.
Keh keh keh.
Berbat espri. Unutun o satırı lütfen.
Nasıl gıcık oluyorum şu girizgah uzatmama anlatamam.
Ama yok, kısaltamadım gitti.
Her neyse.
10 gündür kendimden soğudum.
Hatta nefret ettim.
Böyle zamanlarda bir bakıyorum, aşırı bir “mutluyum” havası verme çabası. Hemen olasım olduğundan tabi...
İşe yarıyor mu?
E öyle zorluyorum ki limitleri yarıyor tabi. Eskiden kendimi zorla güldürme sesi yapardım sonunda kahkahalarla gülerdim. Onun gibi.
Ama bu hal kesin 10 günümü yiyor.
Ciddi karar 1:
Mevsim geçişlerinde depresif takılmak için 10 gün iznim var. Fazlası yok.
Aşırı düşünmekten yanıyor benim kafam.
Farkına vardığım şeylerden biri de şu; ben sesli çok konuşuyorum belki ama, en az 100 misli kafadan konuşuyorum. Bunun 300 misli de yazarak konuşmayı seviyorum. Ama bazen öyle şeyler geçiyor ki aklımdan yazmak için, herkesin hassasiyetini düşündüğüm ve bazen o konularla ilgili kişilerin mahremiyetine de değindiği için, ya da illa gocuncak birileri de olabileceği için, ve ben de kimseyi kırmayı göze alamayacak kadar ne idüüü belirsiz bi yazar olduğum için tıkanıyorum.
Ay daraldım.
Ciddi karar 2:
Kes çok düşünmeyi yaz.
Dahası şu var. Birileri bana benim hakkımda, ya da bi bakıyorum bi başkası hakkında geribildirim verirken dümdüz gidiyor. Neden? E Yonca alır, dayanır, anlar, alınmaz, kaldırır.
E doğru.
Ben ne yapıyorum peki?
Birine bi şeyi diyeceğim ya, onun ne hissedeceği, ne cevap vereceği, tüm bu sırada içinde bulunduğu durum/hal/zaman filana göre cevabını ve tepkisini bilip anladığım için kıyamıyorum. Sürekli anlıyorum yani karşımdakini.
Anlayıştan daaaa, karşımdakinin ne düşüneceğini düşünmekten de bunaldım.
Ha bu nedenden, bırak ya düz ol deyip ben de dümdüz oldum mu, aklımdan geçeni dilime olduğu gibi akıttım mı yani, kıyamet kopuyor.
“E aşk olsun Yonca?”
E bana her şeyi cayır cayır söylüyoz ya!
Bana söylerken tamam. Ben söyledim mi olmadı.
Niye ki?
Dikkat dikkat! Düz derken, hakaret filan diil. Şeklim, dilim de kötü diil. Sadece düz. Neyse o yani.
Ciddi karar 3:
Düşünceni saygıyla sevgiyle yapıcı olarak dümdüz söyledikten sonra karşındakinin bunu problem etmesi onun problemi şekerim.
Takılma. Takılmak ve takmak da senin problemin unutma.
Yonca yapar durumu var bi de. Bak bak bak bu işte en gıcık olduğum kısım.
Yonca alınmaz. Yonca halleder. Yonca çözer. Yonca bulur bi şey.
Bi kere alın, küserler.
Bi kere halledemezsen, beceriksizsin.
Çözemedin, yok öyle bi şey çöz!
Bulamadın, hapı yutuksun.
Adaletin var mı be Dünya?
Bunu yazınca da, e ama sen bizi öyle alıştırdın şekerim.
Tabi tabi, bu da benim suçum keza.
Ciddi karar 4: Kırılınca içine atma artık. Göster kırıldığını kızım. Alıştıra alıştıra tabi...
Ben 13 senedir gurbette olduğum için bizim memleketin vahşi doğasını unutmuşum. Önce bunu kabul etmem gerek. Keza Dubai’de yüksek ses yasak. Kavga yok. Nasıl nazikiz birbirimize anlatamam size. Komik geliyordur size bu ama öyle.
Mesela Hintlileri iş görüşmesine gelirken giydikleri şipidik terlikleri yüzünden işe almamazlık filan yapmazlar burada.
Haşırt diye onun dinine laf uzat, bunun yaşam/giyim tarzına taş at filan olmaz.
Ha dikkatinizi çekerim burada demokrasi yok.
Monarşi var.
AVM’lerin girişlerinde “kimseye karşı saygısız olunmayacak şekilde giyinilmesi” konusunda salık verilen uyarılar vardır. O kadar.
Plajda bikini serbest.
Sıraya gireriz. Bekleriz. Kaynak yapmak yok.
Bunları niye anlattım?
E ben Türkiye’ye gelince resmen bizden korkuyorum da ondan. Herkes herkese bağıra çağıra, aşağılayıp “mobbing”leyerek iş yaptırıyor da ondan.
Dahası, ben bi iş olması gereken normallikte yapılmayınca bunu dile getirdiğimde, bana “e canım sen de çok sessizsin. Bağıracaksın. Kendini göster. Şikayet et. Sürekli ara, kendini hatırlat...” filan deniyor.
Yok artık oluyorum!
Ciddi karar 5: Boşver. Uyma sen onlara. Ezik filan değilsin. Ciyaklayarak bi yere gelmek beni mutlu değil hasta ediyor. Aynen böyle devam edip bunu kabul edeceğim.
Aklıma gelen bir proje, yazı, konu, iş hakkında öyle manyakça uzun irdelemelerde bulunuyorum ki, ve o sırada o kadar çok kişiyle fikir alışverişinde bulunuyorum ki, maşallah fikri benden duyan ertesi gün konuya bodoslama dalıyor ve kendi icat etmiş gibi bi de bana anlatıyor! Dahası o konuda ona destek vermem için benden ricalarda bulunuyor. Vay anasını Sayın Okurlar, ağzım açık kalıyor.
Ciddi karar 6: Fikrim benimdir. Fikir hırsızlığı salgın hastalıktır. Dikkat edeceğim. Dahası, fikrim mi geldi, o ilk adımı hemen atacağım. Attım.
Bi de sürekliliği daim olan bi sorunum var.
Çok uzatıyorum!
Ciddi karar 6: Kısa kesmeyi denemeye devam edeceğim.
Kestim.
Yonca
“nafile”
Paylaş