Paylaş
Kim neresinden tutabilir ki de tutup yazalım, konuşalım bilmem.
İşin içinde akıl, mantık olsa… tartışabiliriz belki.
Ama yok ki!
Bu ülkede gerçek suçlulara “suçlusun!” denilemez olduğu, ceza kesilemediği için yeni suçlular aranıyor belli ki.
Suçlanacak suçlular kalmadığından, belli ki birileri bu trajikomik “yeni suçlu profili” fikri ile çıktı geldi.
Yeni Türkiye’nin “yeni suçluları” da kendi gibi.
Yok ama var.
Var ama yok.
Başka ne kaldı kavram olarak içi boşalmayan acaba onu düşünüyorum şimdi.
Suç kavramı, suçsuz kavramı... hepsi boş oldu.
Adalet gibi.
Vicdan gibi.
Etik gibi.
Yeni Türkiye’nin yeni kavramları kendi gibi, flu.
Göz gözü görmüyor.
Ayakkabı kutusu gibi hatta.
İçini açıyorsun ne çıkacağını bi türlü bilemiyorsun. Bildiğin tek şey bildiğin şeyin çıkmayacağı, çıkanın da bir tek seni beni çatlatacağı.
Çarşı bu ülkede, Mevlana gibi benim gözümde.
Herkesi, her kim olursa olsun, birleştiren,
Düşman denilen takımların taraftarlarına birliği hatırlatan, birlikteliği mümkün kılan,
Yıkıcı değil, yapıcı olan;
Darbeci değil, özgürlükçü,
Ayrımcı değil, kucaklayıcı bir grup...
Çarşı, “karşı” kavramıyla bizleri karşı karşıya getirip kavga ettirmek yerine tüm karşılıklarla barıştıran bir zeytin dalı benim için.
Çarşı,
Siyah ve beyazı,
İçimizdeki tüm zıtlıkları kavuşturan barış demek, birlik demek, özgürlük demek bu ülke için.
Hepimiz için!
Esas darbecilik Çarşı’ya karşı yapılan bu hamledir...
Sıkıysa bunu bize yedir!
Zor.
Yonca
“Çarşıcı”
Paylaş