Paylaş
Ailesine gerçekten büyük sabır diliyorum. Korkunç bir kaza...
İnsanın elde olmayan nedenlerden hayatını kaybetmesiyle, saçma sapan bir ihmal yüzünden kaybetmesi arasındaki fark beni anormal etkiliyor.
Bizde can güvenliği filan yok.
Hiçbir canın, canlının canının önemi yok.
Soma’da ne kadar ihmal vardıysa, her konuda hep ihmal var.
Deniz kenarında iskeleden atlayan insanlara bakıyorum. İskelelerde hiçbir derinlik uyarısı yok. Bir Allah’ın kulu da uyarmıyor. Su sığ olsa ve atlayan çakılsa, en iyi ihtimalle omurilik felçlisi olabilir. Havuzlarda da aynı şey söz konusu. Ne ana babalar çocuklarını uyarıyorlar derinlik konusunda, ne de uyarıda bulunarak örnek olmayı akıl ediyorlar.
Bari bu konuda çocuğuna bir bilgi ver...
Yok. Akla gelmiyor herhalde.
Bizdeki dikkatsizlik ve umursamazlıkları dehşetle izliyorum çoğu zaman.
Cankurtaran dediğimiz kişiyi bazı yerler “hiç iş yapmıyor öyle duruyor boş boş” diyerek işten çıkarabiliyor. Ayol Cankurtaran bu, durup bakacak evet! Sana bana çay servisi filan mı yapsın, ne yapsın? İşi havuz deniz başında durmak! Dua et ki hep durmak zorunda kalsın...
Devam ediyorum.
Bu yazıyı okuyanların belli bir yüzdesi çocuklarına arabada emniyet kemeri takmayı ihmal edebiliyordur. Kendisi takmayabiliyordur ya da.
Ne çok tanıdığım var çok iyi eğitimli, hatta büyük büyük yönetici filan olmuş vesaire ama, emniyet kemeri takmak rahatsız ediyormuş efendim... YUH sana!
Çocuğuna ailene berbat bir örneksin, kendine gel diyorum...
Anlayana.
Bu yazıyı okuyan okur kitlesinin hiç ihmal etmediğini varsaysam da, ülke genelinde çok merak ediyorum, emniyet kemeri kullanma yüzdesi hala nedir.
Ceza yeme olasılığı olan bölgede tak, sonra çıkart yapanı var.
Hayatını kaybetmek ceza değil yani. Ölmek yetmiyor bize.
Fıtratımızda o da var...
Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce kendi ülkemde, kendi ülkemin sokaklarında Yalıkavak’tan Gündoğan’a doğru günbatımında koşmaya çıktım.
İnanır mısınız, ölüm korkusundan koşuyu yarıda bıraktım, dolmuşa bindim eve döndüm.
Ha diyeceksiniz dolmuş daha mı güvenliydi, tabi ki hayır!
Ayakta 13 yolcu alındı!!! Virajlara Allah ne verdiyse dalındı, çocukluktan beri akrobatız hepimiz ki, kimse kafa göz yarmadı. Ama yanımdaki Finli kalpten gidiyordu korkudan.
Üzerimde bir koşan insanın taşıması gereken reflektör vs olmasına rağmen resmen ezecek arabalar beni de vıck diye.
Nasıl bir hızla araba kullanıyor herkes biliyor musunuz, sanırsın hız yapmazsan bi tarafı şişecek.
Derdi ne bi anlasam o daracık virajlı yolda...
Oysa bugüne kadar Rusya’da, Hollanda’da, Fransa’da, Malta’da ve Birleşik Arap Emirlikleri de dahil bir sürü ülkede gece karanlığında koştum, can güvenliğim aklıma bile gelmedi.
Kendi ülkemde canımı kurtarmak için koşmak zorundayım, ne şahane!
Yok kardeşim... biz adam öldürmek veya kendimizi öldürmek için araba kullanıyoruz.
Kendimize zararımız yoksa hayvanlara var. Ne çok kedi, köpek araba çarpması sonucu ya ölüyor ya da sakat kalıyor.
Dün koşarken zaten bir de ezilmiş bir yılan gördüm. O kadar üzüldüm ki...
Ne insan, ne hayvan, ne çiçek, ne böcek... bu kadar barbar bu kadar yıkıcı, yok edici, tüketici nasıl olabiliyoruz bilmem.
Hiç kusura bakmayın bu yokedici güç en eğitimli ve paralımızda da var.
O yüzden eğitim filan demeyin oradan bana...
Şu son 3 ayda trafik, Soma, o bu şu ve en son olarak da bir kapıya sıkışarak can veren arkadaşımızı düşünürsek ihmallerden kaç kişiyi kaybetmişizdir acaba?
Yüzlerce!
Can güvenliğimiz için lütfen emek verin, örnek olun.
Çocuklarınıza anlatın önemini. Anlatmakla kalmayın siz de dikkat edin lütfen.
Asansörlerde, yollarda, okullarda, merdiven iniş çıkışlarında, kaygan zeminde, derin veya sığ suda dikkat edilecek basit ama hayat kurtaran kurallar var.
Kısacık mesafede de insan kaza yapabilir. Emniyet kemeri arabaya oturduğun andan itibaren takılması şart bir hayat kurtarıcıdır.
Bunlar külfet değildir.
Medeniyettir.
Kurtarılacak candır. Belki sizin canınız veya en sevdiğinizin canıdır.
Kıymayın...
Yonca
“Cancı”
Paylaş