Çabbuk goş gızııım çok geride galdııın!

Film karelerinin içinden gelip geçiyorum sanki.

Haberin Devamı

Hani Vizontele’de filan vardı, çayırların ortasında upuzuuun bir masa. Yarım ay şeklinde.
Kaymakam geliyor bir yana kayıyoruz. Belediye Başkanı gelince bir yana daha kayıyoruz. Masaya sürekli izzet ikram yapılıyor. Kafalar bir sağdakine dönüyor konuşuluyor, bir soldakine...

TARSUS Yarı Maratonu 2012 - Foto galeri

TARSUS Yarı Maratonu 2012 - WEB TV

Karşımızda TAC öğrencileri. Önce modern dans, ardından folklör gösterisi yapıyorlar.
Gösteriler bitiyor konuşmalar başlıyor.
Konuşmalar bitiyor herkes coşkuyla alkışlamaya başlıyor.
Bando! Bando! Bando!
Ah o Bando nasıl da güzel, nostaljik; hepimizin anne karnından beri bildiğimiz müzikleri nasıl da tatlı çalıyor anlatamam.
Hani “At kızım kendini ortaya, başla oynamaya!” derken ben, bir bakıyorum zaten bazı çiftler bir güzel dans etmeye başlamışlar bile.
Çocuklar gülücükler dağıtarak koşturuyor sağda solda.
Sporcular makarna kuyruğunda.
Sanırsınız Emir Kusturica filmi, hal o yani.
Tarsus Yarı Maratonu’ndan bir gün önce yapılan geleneksel resmi kortej ve sonrasının ortamından bahsediyorum oysa. Atatürk Büstü’ne çelenk bırakıp döndükten sonra herkesin toplandığı alandayız.
Ortam o kadar film karesi gibi ki, şaşkınım.
Daha doğrusu benim sadece Türk Filmlerinde olduğunu düşündüğüm sahnelerin gerçekliğinin ta içindeyim, ondan şaşkınım.
Nasıl derin bir saygı ve heyecan var aklınız durur.
Halk, Maratonu’nu sahiplenmiş. İnanılmaz bir gururla hem de, ve bunu takdir etmemek ayıpların en büyüğü bence.
Genci yaşlısı, esnafı tüccarı herkes orada.
“Amma önyargılıymışım!” diyorum kendime; utanıyorum düşüncelerimden, cehaletimden. Hiç görmeden, bilmeden, tanımadan oturduğum yerden önyargılıymışım meğer, görünce farkediyorum.
Meğer ben hadsizce, küçük bir ilçede yapılan Yarı Maraton’dan sanki kim ne anlar gibi bir düşünce içindeymişim.
Nasıl yanılmışım! Yüzüm kızarıyor herkesin nasıl da canla başla uğraştığını görünce.
Kaymakam, SEV Vakfı çalışanları, Federasyon, TAC; herkes elbirliği ile Tarsus Yarı Maratonu’na daha fazla katılım olması için uğraş veriyor.
Çeşit çeşit sponsor filan yok ortada.
Sinir oluyorum.
Ben istiyorum ki, bu işe gönül vermiş kurum, kuruluş ve vakıfların, Kaymakamlığın, Belediye’nin her an yanında olsun birileri, hele de özel şirketler...
Olacak ama.
Özel Hastaneler, Oteller, Spor Malzemeleri satan mağazalar, Sucular, Narenciyeciler bile ucundan tutabilir. Tutsunlar.
Oteller der ki: “Sporcular, atletler Maraton için geliyorsa onlara özel indirimli fiyat vereceğiz. Oda+kahvaltı atıyorum Yarı Maraton göğüs numarasını bildirenler için 2 gece için şu kadar.”.
Hastane ambulans ve sağlık hizmetlerini üstlenir, sağlık sigortası yapan bir şirket çıkar koşuculara o 2 gün için,
Spor malzemeleri satan firmalar koşuya uygun tişört sağlar en azından,
Sucular maraton boyunca sudan sorumlu olur...
Narenciyeciler de, uzun bir koşu olduğu için 21km, 5km’de bir portakal-elma dilimleri verir koşanlara...
Mesela.
Daha fazla sporcumuz, atletimiz katılabilir böylece yarışlara.
Mesela çok daha fazla kadın katılımcı olabilir Tarsus’da.
Tarsus Amerikan Koleji, SEV Vakfı, Federasyon, Kaymakamlık, Belediye yalnız bırakılmaz, onlara yardımcı olunur. Zaten bu kadar büyütüp 8.sini yaptıkları, temellerini bu kadar sağlam ve ciddi attıkları Tarsus Yarı Maraton’u belli ki artık bir gelenek olarak oturmuş, azıcık daha destekle daha da mükemmel olur. Olacak da, demişti Yonca dersiniz, yazdım buraya.
Çünkü Tarsus spor turizmi için biçilmiş kaftan.
Gelen yerli yabancı turistin göreceği bir sürü, ama bir sürü, olağanüstü güzel tarihi yer var.
Yemekler deseniz, Allah’ım millet parmaklarını yer gider. Gidemez hatta, kaldıkça kalır.
Hava mis.
İnsanlar dünya tatlısı.
E daha ne olsun bilmiyorum ki Tarsus’un elinden tutmamak delilik yahu!

Haberin Devamı

O kadar şekerdi ki ortam, biz koşarken çocuklar yol boyunca bizi yalnız bırakmadılar.
Yavaş koşan bana yol arkadaşlığı eden Şehnaz Aytekin’le, yol boyu kahkahalar atarak koştuk.
Çocuklar arkamızdan: “Ablaaa, Abla! Birincisiniz.Ama sondan!” deyince gülmekten kırıldık. Haklı çocuklar tabi. Sanırım sondan 5. filan bitirmişimdir. Artık yollar açılıyordu ben finişe geldiğimde.

Haberin Devamı

Genç erkeklerimiz ise ha bire: “Türk müsünüz?” diye sorunca, dayanamadım birine “Türküm evet de, niye hep soruyorsunuz?” dedim, cevap dumur etti beni!
“Abla ona göre laf atçam ya da suscam, bacımsın ayıp olmasın!”

Başka bir çocuk ordusu da, koşan Etiyopyalı atletlerin arkasından benim kaplumbağa gibi gittiğimi görünce; “Abla Arapları geçsene, onlar kazanmasın sen kazan!” diye bağırıyordu.

Masterler geçtikçe, “Amca’ya bak nasıl da tazı gibi gidiyo maşallah!” diyenlerin hayret ifadesi görülmeye değerdi.

Ama beni Tarsus’da en çok duygulandıran 11.km civarı yolda okurum Kıymet Çukur’la karşılaştığım an oldu.
Kıymet Çukur 65 yaşında. Daha önce bu köşede yazdım onu.
İnanılmaz güzel koşuyor.
Yolda birbirimizi tanıdık ve koşmaya devam ettik ama Kıymet Hocam bana: “Çok özledim seni, görüşemedik!” dedi. Düşünebiliyor musunuz, 11.km civarı hayatımda ilk defa görüyorum ben onu, o da beni ve bana “seni çok özledim!” diyor okurum ve zaten sanki kırk yıldır tanıyoruz birbirimizi!
Bir ara beni yakalıyor, beraber koşuyoruz.
Zaten yaş kategorisinde yine 1. Oldu Kıymet Çukur.
İnanılmazdı, koşarken bir ara tansiyonu çıkmış, ilacını içmiş yola devam ediyordu.
Başkası olsa ah vah der, Kıymet Hocam, gayet iyiyim diye diye devam ediyordu temposunu bozmadan.
Muhteşem bir örnek!
Üstelik tek muhteşem örnek o da değil, bir sürü yaşı büyük insan... Misler gibi koşuyorlar.
Sonra inanılmaz gençler de gördüm.
İsimlerini bilmiyorum ama bir genç kız öğrenci vardı, rüzgar gibi koşuyordu.
Videoda izlersiniz, fotoğraflarda görürsünüz.

Haberin Devamı

Bir baba, kızı Derin’e söz vermiş, “21km’yi tamamlayacağım senin için” demiş, ona duygulandım mesela.

O yolda, 21km boyunca güzel insanlarla; aklının ucundan ters bir şey geçmeyen, somurtmayan, gülümseyen insanlarla birbirimizi hiç tanımasak da selamlaşıp yardımlaşıp birbirimizi güzel sözlerle yüreklendirerek “yaparsın, az kaldı, ha gayret, dayan” diyerek koşuyoruz, yürüyoruz.

Manzara, insan manzaraları yani, öyle güzel ki! Keşke çok daha fazla insan bu ortamı görse koklasa.

Hayatımda ilk defa bir finişe gelirken ismim anons edildi bir de!
Zaten 21km bitirmişim, tüylerim diken diken finişe girerken bir de ismimi duyunca, kalpten gidiyordum az kaldı.

Haberin Devamı

Beni finişte bekleyen okurlarım, tanımadığım tanıdıklarım, bir sürü güzel insan, SEV ahalisi;
Koşuyu bireysel sananların tersine beni 21km boyunca bir adım yalnız bırakmayan Şehnaz Aytekin –ki kendisiyle sadece yolda tanıştık ikimiz de Adım Adım koşucusuyuz ve TEGV için koşuyormuşuz normalde- binlerce teşekkür ederim hepinize.

Ben artık sustum.
Linkteki “Koş Yonca Koş Tarsus” videosunu izleyin lütfen.
Her koşumu, videoya çekerek koşuyorum.
İstiyorum ki, benimle bir siz de yaşayın o anları, siz de görün benim koştuğum yerleri.
Ortak olun bu delice mutluluğa, güzelliğe.
Fotoğraflara bakın. Yüzlere dikkat edin. Nasıl da herkes huzurlu mutlu ve gülümsüyor.
Gergin tek tip yok!

Siz de gülümseyin olur mu!

Haberin Devamı

Ülkemiz güzel. İnsanlarımız kötü değil.
Herkes eğer anlatmak isterseniz dinlemeye hazır.
Öğrenmeye aç ve öğrenmek de istiyor güzel şeyleri öğretmek niyetinizse.
Gençlik gayet işe yarar, zeki, duyarlı ve zehir gibi.
Memleket elden gitmiyor, gitmesine izin vermek istemezseniz, elbirliğiyle.
Ben, elinden tutuyorum elimden geldiğince.
Bir yere bırakmaya da niyetim yok!

Yonca
“Azimli ülkesini seven sporcu sağlam kafa sağlam bedende bulunurcu Atatürk kadını”

 

Yazarın Tüm Yazıları