Paylaş
Şoke oldum ona bu gözle bakınca. Siz yine de, ben söylemeden, bu odur demeden, bu “kadın” kimdir diye bir tahmin etmeyi deneyin.
Öyle bir kadın ki bu; uyurken bile uyanık. Her haliyle güzel ve her şeye rağmen bakımlı da... Ne olursa olsun, her yeni güne gülümseyerek başlamayı çok istiyor aslında. Ah bir de rahat bırakılsa. Ah azıcık huzur bulsa....
Saçları çok dalgalı. Yanakları güneyde sıcaktan al al. Kuzeyde ise yemyeşil yağan bereketli yağmurlardan.
Hele bir de sağa sola başkalarına bakmayı bırakıp da kendi güzelliğinin, endamının ve gücünün farkına varsa; yalan yanlış akıl verenleri umursamasa. Kimse tutamaz onu asla.
Alın size benim kadınım. Bu haliyle şimdilik sanki güzellik uykusunda.
Ama uyandırın siz hele bu kadını, kaldırın dimdik ayağa...
Bakın ne ilginç oldu, hiç aklınıza gelir miydi acaba?
Çok iyi ve dikkatli bakın bu kadına.
Sanki beyni İstanbul’da. Nefes almadan çalışıyor. Ter damlıyor sanki alnından Marmara’da.
Kalbini gördünüz mü peki? Çünkü tam Ankara’da. “Güm Güm!” atıyor durmaksızın Meclis’in tam ortasında. Ciğerleriyle nefes alıyor Karadeniz ve Akdeniz dağlarında, sularında. Çantasını takmış Akdeniz’de koluna; turistleri gezdiriyor.
Çoğu yaz, maalesef, tutuşuyor o güzelim dalgalı saçları Ege kıyılarında. Ödüm patlıyor yanıp kül olacak diye güzelim ormanları.
İnin az daha aşağıya. Gördünüz mü? Doğurganlığı ile nüfusa nüfus katıyor Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu’da. Töreden mahçup oluyor, başını eğiyor icabında.
Kadınlığından fayda değil zarar görüyor maalesef oralarda. Utanıyor, sıkılıyor bir türlü kendini gösteremiyor destek bulamadıkça. Yalnız bırakıldıkça, umursanmadıkça küsüyor. Kızıyor, isyan ediyor. Kucaklanmak istiyor aslında.
Bu kadının adı ANAdolu.
Yaşıyor, her şeye rağmen uğraşıyor, her daim kendini yeniliyor. Yılmıyor. Küllerinden doğuyor her defasında. Bu hep böyle olmuş bu topraklarda, bu coğrafyada.
Israrla!
Sesini giderek daha yüksek duyuran, daha fazla konuşan, kendine daha fazla güvenen, okuyan çocukları ve gençleriyle kol kola ilerlemeye çalışıyor.
Lütfen kavgayı gürültüyü bir kenara bıkarın.
İnanın ona.
Yonca
“KADINca”
Çizimlerin sahibine dip not: Teşekkürler aklımdaki “kadını” bir telefonda, 3 kelimeyle tam da istediğim gibi anlayan ve anlatan kalemi kuvvetli kadın Pino’ya. Bu yazım 11 Temmuz 2007’de bu halinden çok az daha farkla Hürriyet.com.tr’de yayınlanmıştı. Yazı hâlâ geçerli. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemedim. Sizce?
Paylaş