Bir yazarı ressamı şairi düşünürü müzisyeni sanatçıyı sevmeyebilirsin

Ama, sevmediğin için linç etmeye kalkışamaz, linç edeni alkışlamaz, linç edilmesine de göz yumamazsın.

Eğer bunu yaparsan, fenasın. Zavallısın. Acizsin.
Utanç duyulası bir yaratıksın hiç kusura bakma.
Senin için yapılacak bi şey olmamış, kalmamış demektir.
Ruhun huzursuz ve katıksız kötü demektir.
Bir yazarın yazılarına son veriliyor, bir müzisyene dava açılıyor, bir başkasının konserleri iptal ediliyor ve sanal alem iğrenç ötesi vurmalara çanak tutan “sevmeyenlerle” dolup taşıyor.
Midem bulanıyor okuduklarımdan.
Bu kadar çok kötü şey söylemeyi bekleyen insan olması beni inanılmaz dehşete düşürüyor. Nasıl bir infaz makinası var içlerinde pusuya yatmış cellat olmayı bekleyen, nasıl bir sevgisizliğin ürünüler bilemiyorum.
Acıyorum bu sevgisiz büyümüş sadece kötü anı kollayıp da havlamayı bilenlere.
Çıkardıkları ses kadar değerleri olsa keşke.
Bari linç edilenin durduğu diklikte duracak kadar sağlam bir omurgaları olsa...
Yazar, çizer, düşünür, müzisyen, sanatçı... hiçbiri hakem değildir. Görüş bildiren taraf kişilerdir.
Ben de öyleyim. Seversin sevmezsin. Küçümsersin küçümsemezsin.
Adama hadi gel sen bildir fikrini derler icabında bu kadar kolaysa.
Ama demeyiz işte. Ayıptır o şekil dayılanmak. Anlatacak bir fikrin olunca kabiliyetin neyse kendini vurursun ona. Adı köşe olsun, tuval olsun, nota olsun, seramik olsun mesela...
Senin tarafından olur ya da olmaz linç edilen.
Senin sevdiğin şeyleri söyler söylemez, çalar çalmaz, yazar yazmaz, çizer çizmez... Neyse o haliyle olma hakkı vardır.
Senden tek farkı, senin de taraf olduğun aşikarken, o kalemini müziğini fırçasını sesini halka açandır. Korkusuzdur. Sırf bu yüzden takdire şayandır.
Sevmiyorsan ilgilenmezsin en fazla. Ama hakkının yenmesine itiraz edersin adamsan.
İtiraz edersin ki, senin için olmasa bile, bir gün çocuğun senden farklı tarafta olursa kazara ki olabilir, onun adına orada bulunsun mesela.
Her daim her türlü ortamda çırılçıplak yaşamayı seçmiş olandır sevmediğin büyük ihtimal.
Kendi seçmediği, sevmediği giysileri üzerine giydirmeye çalışanlara elinden gelen yetisi neyse, onu kullanarak “hayır” diyebilendir. Naiftir yani.
Kırılgandır kalemi dili müziği sonsuz güçlü olsa da.
Sırf sevmediğin, beğenmediğin, kendince yeterli bulmadığın için gitmesine, gönderilmesine, susmasına, susturulmasına, sindirilmesine, haksızca mahkum edilmesine, bir otelde yanarak ölüme terk edilmesine izin veremezsin.
Eğer izin verirsen,
İzin verensen...
Linç edenlerden ve yandaşlarındansan...
Yazıklar olsun sana.
Utan.
Utanman varsa...
Yonca
“yok”
Yazarın Tüm Yazıları