Sürekli zeytin ağacımdaki yüzlerce zeytine ve dallarına baktım durdum bir koca gün boyunca.
Okuduğum kötü haberleri düşündüm. Düşürülen uçaktaki pilotları; Yüzbaşı Gökhan Ertan ile Teğmen Hüseyin Aksoy’u düşündüm. Onların ailelerini düşündüm... “Postalları bulunmuş” haberi beni çok etkiledi. O nasıl bir bekleyiştir aileleri için. Yeter ki bir haber çıksın diye bekliyorlar sabırla. Ne büyük tezatlarda dolu hayat. Ben burada zeytin dalına bakarken, birileri oralarda bir yerlerde savaş naraları atabiliyor mesela... Ben burada bahçemden güzel haberler verip umut dolu yazılar yazmaya hazırlandığımı düşünürken, denizde uçağı düşürülmüş pilotların postalları bulunuyor. Yok böyle bir uçlar diyarı! Her şey insanın kursağında kalıyor. Mutlu olmak, olmaya çalışmak ayıp geliyor. Bir senedir hasretle kavuşmayı beklediğim ağaçlarıma ve zeytinlerime baktım iç geçirerek. Bir zeytin dalı alt tarafı. Barış simgesi. Şu an her yanım o zeytin dallarıyla kaplı... Ama ortam savaş alanı. Zeytinlerin altında oturup dalların arasından gökyüzüne bakıyorum. Ne kadar basit barış aslında ve ne kadar zor elde ediliyor. Ne kadar elinin altında olursa olsun, bir türlü kavuşulamıyor. Böyle zamanlarda yazı yazmak zor oluyor. Hatta yazılmıyor. Ya-zıl-mı-yor. Ben savaş mavaş istemiyorum. Barış istiyorum, ama olmuyor. Yonca “sesi kısık”