Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Bebeği devamlı ağlayan annelere mektup

Bebeğin çok ağlıyor di mi?

Haberin Devamı

İlk bebeğim, ilk gurbete gidişim felaketti. 50 günlüktü kızım kendimi Dubai’nin fırın sıcağında bulduğumda. Arkadaş yok. Ailem yok. Koca sürekli iş seyahatinde.
Yaşayan bilir.
Şimdi mazim oldu ya, yazması kolay.
Bir mektup yazdım ilgilenenlere.
Belki paylaşmak iyi gelir birilerine ümidiyle.
Yonca
“döke saça”

Sevgili yeni anne

Bebeğin çok ağlıyor di mi?

Sakın canını üzme. Hemen doktoruna git. Güzelce bir kontrol etsin. Bir sağlık sorunu olmadığına emin ol. İçin rahat etsin.
Ama sen ne haldesin esas?
Kaç aydır uyumadın acaba?
Kim bilir ne kadar yorgunsun, moralsizsin? ÇOK haklısın!
Ben bebeğim 50 günlükken gurbete geldim. Yapayalnız. Kimsecikleri tanımam.
Nereye giderim bilmiyorum! Ha bire ağlıyordu kızım. Sokağa çıkma fikri bile dehşete düşürüyordu beni.
Aylardan ağustostu. Dubai sıcağında çocuk ölür diye korkuyorum! Annelik kafası işte. Lohusalık hatta. Ama sorsan lohusa demezdim kendime. Ben iyiydim bence.
Birini görsem bebeğiyle, bi cesaret sokağa çıkardım belki, ama görmüyordum bilmiyordum ki kimseyi! Kusmuk silmekten ve çocuğu susturup, yedirip uyutmaya çalışmaktan bitmişim.
Korkuyordum. İtiraf edemiyordum. Güçlüyüz, eğitimliyiz ya bize yakışmaz sanki.
Neyi nasıl yapmam gerektiğini de bilmiyordum. Bil-mi-yor-dum!
Okudum o kadar hiçbir şey anlamamışım demek. Yuh bana!
Kardeşimi ben büyüttüm. Kendi bebeğim elimde patladı sanki!
Anne ve bebekler için oyun alanları varmış meğer. Ne lüks!
Bileydim, bugünkü aklımla, inan oradan çıkmazdım. Tanımadığım annelere sarılır ağlardım.
Hayatımda yurtdışında yaşamamışım. Ürkeğim. Hem de ben!
Tecrübem yok. Ben bir hiçim.
Annemi istiyorum; ama gelemez.
Çalışıyor.
Bu çocuklu kadın ben miyim, kim çocuk, kim anne?
Ben eski Yonca olamayacak mıyım bi daha? Ölüyorum sandım.
Kızım herrrrr saniye ağladı. Hiç uyumadı. HİÇ! Oysa sonra anladım ki, onun ağlaması hikayeymiş.
Oğlum bin beter ağladı 13 ay! Ama ben tecrübeliydim işte.
Ben bebeğime hep yeter ki ölmesin diye baktım. Hep içimdeydi bu korku, hep. Kendimden nefret ettim. “Ulan” dedim, “Yonca sen ki her bi şeyi yaptın bu işi beceremedin. Bakamıyorsun ki bu çocuk hep ağlıyor!”
Bi gece var ki hele; çocuk ağlıyor, uykum var, ne meme ne başka bi şey sakinleştirmiyor, yalnızım yine, aklımdan öyle anormal şeyler geçerken yakaladım ki kendimi, dehşet içinde sabah doktora zor attım kendimi.
Gözlerim şiş. “Ya ben öleceğim, ya bu çocuk...” diye ağladım odasında. 
Kızıma baktı. Bi şeyi yok.
“Diş çıkarıyor olabilir” dedi. Ayol bi çocuk 7 ay diş mi çıkarır ya! Biz çekip çıkaralım bitsin bu cefa!
Hani bi sorun olmamasına sevineceğime, üzüldüm resmen.
Sonra bana baktı ve “En son ne zaman uyudun? dedi.
“7 ay önce” dedim.
“Hemen bebeğini 2-3 saat kocana bırakıyorsun. Uyuyorsun! Kızını merak etme. O iyi. Kendini düşün. Uykunu almazsan sonucu felaket. Senin huzursuzluğun onunkine eklenir, kısırdöngü olur.
O susmaz, uyumaz, sen uyumazsın ve hep beraber ağlayarak delirirsiniz” diyen o Hintli Dr. Gupta’ya aşık olacağım filan zannettim. Kafaya bak kafaya!
Kızımı kocama bıraktım. 
“Bi yere gidin. Ne olursa olsun 4-5 saat gelmeyin” dedim.
Kendimi odaya kapattım. Önce çok ağladım. Ama ne ağlamak!
Dehşet içindeyim çocuğumu evden gönderdim diye. Ne alaka yahu!  Allah’ım ilk 1,5 saatim kendimi ezerek, nefret ederek, ağlayarak geçti.
Geberdim. O halde burnumu, içimi çeke çeke uyuyakaldım.
Gelmişler eve, yemek yemişler. Kızım uyumuş, uyanmış. Benim ruhum duymamış. 8 saat uyumuşum!
Bi uyandım korkuyla ki, her şey nasıl sakin, güzel...
Haydaaa bi de buna ağladım oturup, “Bu çocuk ben olmayınca daha mutlu!” diye.
Diyeceğim o ki; ZOR!
Annelik zor. Yalnızlık zor.
Ben ikincide maileyi etrafıma topladım. Aileme sığındım içimden geldiğince. Kafam da ruhum da sağlam kaldı böylece. Kim ne diyorsa dinledim. Kasmadım.
Her bebek kolay değil hem. 
Kendinize haksızlık etmeyin.
Geçecek.
Anısını yazarken benim gibi gözleriniz dolunca böyle...
Anlarsınız siz de...
Yonca
“ıngaaa”

Yazarın Tüm Yazıları