Paylaş
Başlığı olmayan yazı
Bu yazının adı yok. Bu şeyin adı nedir bilmiyorum.
İlla da bir doğru tanım olması mı gerekiyor zaten? Tanımlar koşullar, insanlar, zamanlara göre öyle çok değişebilen
şeyler ki!
Bunu da yine dağlarda, bozkırlarda, arazilerin içinde bir başıma, yapayalnız, korkunun aklıma bile gelmediğini, sessizlik ve yalnızlığın ne büyük kudret olduğunu fark ettiğim anda, koşarken anladım.
Bazen 1 saatte hiçbir şey yapamıyor insan. Bazen de o 1 saate bin tane şey sığdırabiliyor. Al sana zamanın göreceliliği.
Bazen 1 km’lik yol dediğin mesafe, yok efendim çukur, yol çalışması, lastik patlaması filan derken saatlerce bitmiyor. E al sana mesafelerin göreceliliği.
Kalbim bedenime sığmaz oldu...
Ben kalbimden, gönlümden, aklımdan geçenleri bu ömre sığdıramayacağımı anladım arkadaşlar.
Hepsine yetişeyim derken, kaldırıma takılıp düşeceğim, yarım kalacak belki. Olsun. Düşene kadar koşarım.
Düşüne taşına, dağ tepe koşa yürüye bir fikrim geldi. Ben ne yaparım, ne yapmayı, nasıl yapmayı severim hiç kaleme alıp önüme koymamışım.
Ha fikrimi ne kadar uygulayabileceğimi bilemiyorum. Çünkü ayran gönüllüyüm. Kıramıyorum, canım çekiyor, birden merakım kabarıyor, hemen odağımı kaybedip o işe de sarılıyorum
dört elle.
Ama önceki gün 43 yaşıma girdim. E bari biraz bir şey öğrenmiş olayım değil mi? Kendimi dinlendirecek, kendime zaman kalacak kadar evet diyebileyim.
Dur bakalım.
Deneyeceğim.
“Yonca ne işe yarar, nasıl yarar, ne yapmak ister” açıkça söyleyeyim dedim.
Yol koşu ve maratonları konusunda daha seçiciyim. Asfalt sevmiyorum. İnsan yapımı zemin değil, doğada olmak istiyorum. Sporun insana kattığı değerler adına koşuyorum. Başarı benim için bu. Koşamadığımda yürüyorum. Eğer iyi hissetmezsem çekilme/bırakma kararı alabilme özgürlüğümüz ve DURMA hakkımızı kullanma gücümüz olduğunu hatırlatmak için spor yapıyorum.
Odaklanıyorum.
Dağılmıyorum.
Toplum Gönüllüleri Vakfı ile Anadolu Arıları konusunda çalışmaya devam edeceğim. Arıları kurtarmak için çalışıyorum. Destek olmak isteyenler, TOG ile bağlantıya geçebilir.
Bir dolu insan bireysel veya grup halinde harika şeylerin peşinden onları iyileştirmek için, değişim için koşuyor. Tutun ellerinden, katılın. Yalnız değilsiniz. Yalnız başlasanız da birleşiriz bir yerde, bilin.
Ben içinde UMUT olan konularla ilgili çalışacağım, içinde UMUT olan şeyleri paylaşacağım. Bu köşedeki kişisel POLİTİKAM budur.
UMUT VARdır.
Anneliğimi yazdığım yazıdan çıkarın değerlerimi.
Doğaya olan aşkımdan çıkarın görüşlerimi, tarafımı, saygı duyduğum, inandığım şeyleri.
Sporculuğumdan anlayın adalet, etik, eşitlik, kardeşlik, özgürlük değerlerimi.
Umut, doğa, çocuk, genç, spor, annelik, kadın konularıdır yazmayı sevdiğim şeyler.
Çünkü ben buyum.
Kadınım, anneyim, çocuğum, gencim, sporcuyum, umutluyum, canlıyım.
Endişeleri, olmazları, olumsuzlukları değil; çözümleri, olasılıkları anlatabildiğim şeyler için koşmaya, yazmaya ve konuşmaya devam edeceğim.
Koca dünyada milyarlarca iyi şey olurken veya elinden tutarsan olabilecekken, tek pürüze takılıp her şeyden vazgeçenler, bardağa konan sinek yüzünden bir bardak suyu dökenlerden olmayacağım.
Sineği uçurup suyu kana kana içen; olmadı bir ağacın dibine döküp ağaca su veren olacağım. Sözüm söz. Bu yazıyı neden yazdım bilmem.
İçimden geldi.
Geri dönüp acaba böyle yazmasa mıydım filan demeden, olduğu gibi gazeteye yollayıp, kızım ve oğlumla sohbete yetişeceğim.
Yapacak ne çok şeyimiz var ve hayat çok uzun.
1 saniyeye milyar şey sığar istedin mi...
İste, sığdır, yaşa.
Yonca
“nefes alıyorum”
Paylaş