Anne olmaya hazır mıydım?

Ben kendime bu soruyu hiç sormadım.

Sevdiğim adamla evliydim. Her zaman çocuğum olsun istemiştim. Aradan bi sene geçmişti ve bir kuzenimizin yaş günü partisinde 7 çocuk 1 anahtarlık yüzünden birbirine girip 4 saat boyunca ağlayınca kocamla birbirimize bakıp “ya şimdi ya asla! Yoksa kafa kaldırmaz abi!” dedik ve ana-baba olmaya karar verdik.

Balıklama atlamak gibiydi sığ sulara. Atladık ama.

Bu bizim hikayemiz tabi.

Etrafımda hangi kadınla konuşsam ama, ya bu soruyu kendine sormuş ya da soruyor oluyor. Çocuk sahibi olmaya hazır hissetmediğini söylüyor. Vardır bi bildiği.
Ben, insanın asla çocuğa hazır olamayacağını iddia ettim durdum yıllar boyunca.  “İnsan kocaman bi bilinmeyene nasıl hazırlanır ki?" dedim.

Hele de anne olduktan sonra iyice inandım bu işe hazırlık olmadığına. Başına gelince damdan düşüp yürümeye çalışıyorsun yaralı yaralı. Yok böyle bir hazırlık süreci, psikolojisi filan. O olsa olsa ancak bize öğretilmiş-verilmiş eğitimlerin içimizde yarattığı bocalamalarla savaşma anlarıdır.

Kariyerden vazgeçecek halimiz yok. (nedense?)

E çocuğu da yarım yamalak yapacak halimiz yok. (nedense?)

Her şeyi kendimiz yapmak ve iyi yapmak üzere şartlandık biz. (nedense?)

Ucundan acık o acık bu gelmez bize. (nedense?)

Ve fakat illa her ikisi de olmak zorunda bi şekilde. Yani hem koca, hem iş, hem çocuk. (nedense?)

Annemin zamanındaki içgüdülerle “Çocuğuma Annem bakar nasıl olsa pek tabi...” gibi bir halimiz de yok. İstemiyoruz annelerimizin bakmasını. Kendi borumuzu öttürebildiğimiz, elalemin bildiklerine kendi aile geleneğimzden farklı şeylere ana yadigarı tecrübeleri tercih ediyoruz marifetmişçesine.

İçgüdülerimizden çok okuduklarımız var.

Sonra da “mekanikleşmenin dayanılmaz vicdan ağrısı” çöküyor üzerimize.

Ama bütün bunlar kadının duyguları, kadının gel gitleri, kadın karar ve kararsızlıkları işte. Ona özel. Üstelik bakın buradaki tüm durumlarda kadın zorlamayla düşünmüyor çocuğu. Tecavüze filan uğramamış. Boynunda töre tasması yok.

Özgür.

Aradan yıllar geçti, 2 çocuk annesi oldum.

Hala insanın çocuğa hazır olamayacağını düşünüyorum. Ama çocuk sahibi olma kararının terazinin ağır basan tarafıyla kesin kadına ait olduğuna inanıyorum. Ve eğer bir kadın kendi içinde “Ben çocuğa hazır hissetmiyorum!” diyor, diyebiliyorsa bu işte bir şey vardır diyorum.

Ben o soruyu sormadım diye, diğerlerinin sormasını acayip bulmuyorum. Hatta yıllar geçtikçe, çocuklarım büyüdükçe, birinci ile ikinci arasındaki anneliğimin farklarını gördükçe, “anneliğe hiç hazır olmadığım bir zamanda” anne kaldığımı fark ediyorum.

Azıcık içim burkuluyor bu konuda. İnsanın kendine itiraf etmesi kolay şeyler değil. Ama azıcık daha geç anne olsaymışım, kızım kesin daha sakin bir anneye denk gelmiş olurdu, biliyorum. İçimi acıtan bir mesele bu...

Öte yandan, deliler gibi çocuk sahibi olmak isteyen arkadaşlarım var. Ama ortada ne bir sevgili ne bir koca ne de bir adam var çocuk sahibi olabilecekleri. “Evlat edinin!” diyorum onlara. “Kafaya koyun ve bunu yapın; çünkü yapabilirsiniz!”.

Bunu derken de çok güçlü bir sesle söylüyorum. Daha çok insan tek veya eşli, eğer çocuk sahibi istiyorlarsa, evlat edinebileceklerini de düşünsünler istiyorum.

Bu konuda çok yakında sizinle bir şey paylaşıcam... O zaman anlayacaksınız neden...

Çocuk çok kişisel çok mahrem çok başka bir olay.

Kim ne derse desin, demesin zaten kimse bi şey, çocuk bi tek kadının bileceği bir şey.

Biyolojik olarak da, psikolojik olarak da.

Kadının bedeni ile ilgili hiçbir karara karışmayın.

Asla.
Yonca
“anne”
Yazarın Tüm Yazıları