Paylaş
5 yıl olmuş çocuklarım annemin evini görmeyeli.
Bunu düşündükçe içim cız etti. Cız!
Ben evime, evimin kokusundan havasına hiçbir detayı unutmazken, çocuklarım hiçbir şeyi hatırlamıyorlar mesela.
Yaşa göre hafıza ne ilginç değil mi?
Büyüdüklerinde hatırlayacaklar diye umutluyum ama.
Bin bir duyguyla geldim evime.
Anne evime.
Ankara’ya.
Hasret, özlem giderip huzur bulmaya geldim.
Hatıralarımı canlandırmaya, tazelemeye geldim.
Eski fotoğraflara bakmaya, kutulardan günlüklerimi çıkarıp mazimle dalga geçmeye geldim.
Hiçbir şey yapmaya niyetim yok. 3-5 Ankara şeyi dışında. Belki.
İşte ne bileyim rakı-balık gibi. Rakı-balık Ankara’da bambaşkadır mesela. Deniz yok diye herkes zanneder ki Ankara’da bu ikili olmaz. Olur. Hem de dillere destan ve her yere taş çıkaracak nağmeden olur.
Efsanedir rakı-balık Ankara’da.
Sohbeti, ortamı, garip bir asaleti ve de mütevazı bir kafa tutması vardır.
Başkent ya.
Rakının buzunu atarsın kolay erimez mesela.
Kuru soğuk yardım eder sana. Zaman kazandırırcasına hızla akan hayattan.
Deniz olmadığından, hayallerin konuşur. Denizin tuzu, kokusu burnuna gelir uzaklardan. Muhabbetin en alası yapılır. Dostluk vardır. Eskimeyen cinsten.
Siyasetten girersin, caz’dan çıkarsın.
En iyi müziği Ankaralı dinler.
Biz Ankaralılar hep bunu iddia ederiz. Doğrudur da.
Bi garip Ankaralı olma durumu vardır insanın. Garip ama gerçek. Çok konuşulmayan ama olan.
Ta zamanında adı Dorian Grey, Grafitti olan barlar Ankara’da açılmıştır ne de olsa.
Siyah Beyaz ve Karpiç mesela. Düşündükçe maziden aklıma ne çok şey geliyor.
Bilmiyorum bu ikilinin eşi benzeri geldi mi bu aleme?
Gelmez valla.
Neyse. Kuğulu’ya giderim, Tunalı’da yürürüm, Eğmir’de koşarım filan.
Daldım gittim ta nerelere.
Bayram filan bahane aslında.
Annemle evimde, anne evi kokusunu içime çekmek şahane.
Hâlâ çocuk Yonca’yım ben annemin evinde.
Sorumluluklarım sıfırlanmışcasına hafifim.
Sanki birisi fişimi çekti, elektrik kalmadı. Pssss... rahat, huzur, mis!
“Annem halleder...” şeklindeyim. Şımarık bir çocuğum.
Bir battaniye aldım üzerime, efsane mutfak balkonumuzdan o uzun ince yola bakıyorum şu anda.
Çamlar solda, gölet sağda.
Önümde eski fotoğraflar, mektuplar...Anılaaar, anılar.
Hava soğuk. Ama pek diri.
Babacığıma selam çakıyorum, bulutlara...
Torunlarını getirdim.
Mutlu mutlu dolanıyorlar salonumuzda.
Yonca
“ASPAVA”
Paylaş