Paylaş
Görüntü sesle uyuşmuyor, çekim yapıyorsun ışık berbat oluyor, müzik ekliyorsun sahneye oturtmak için gecelerin gidiyor.
Ben 3 dakikalık klip için 20 saat harcıyorsam, 90 dakikalık bir dizi için insanlar kim bilir ne hallerde diye diye, en sonunda İstanbul’a geldiğimde bir gece Medyapım ekibiyle beraber “Adını Feriha Koydum” dizisinin montajına kaldım; çünkü Vahide Gördüm’e hastayım! “Annem” dizisinden beri nerede acaba diye merak içindeydim, kavuştum mutluyum.
Montaja kaldım dedim ya, aman Allah’ım, ben sade seyirci olarak meğer ne mutluymuşum! Ben bileydim seyrettiğim şey o hale gelene kadar bu kadar çok yoldan geçiyor, yemin ederim daha özenli bir izleyici olurdum. O ne zor iş!
İnanılmaz bir emek var arka planda bizlerin hiç ama hiç bilmediği. Dizinin tanıtımının montaj öncesi ve sonrası halini görünce mesela, feleğim şaştı. Ekip de benim şaşkınlığıma şaştı.
Renk düzenlemesi olmadan, görüntüyü bozuk zannettim. Müzik dediğimiz şeyin, işin çehresine ne çok şey kattığına bir kere daha şahit oldum. Müziksiz sahneye boş boş bakarken, aynı sahneye müzik eklenince oturup ağladım iyi mi!
Bir de esas neye takıldım biliyor musunuz, her hafta yayınlanan bir tek bölüm 90 dakika olunca, sanki her seferinde sinema filmi çekiyormuşcasına emek harcanıyor ve onca emek ertesi haftaya haydi yine sil baştan diğer bölüm için başlıyor.
Yani oyuncusundan yapımcısına montajcısından müziğine her hafta sıfırdan bir film çekiliyor bizim düzende. Ben de kendimi bir şey yapıyor filan zannedip havaya giriyordum. Susakaldım.
Yonca
“şaşık”
Avrasya, Dubai, Runtalya demem koşarım
Cuma günü Standard Chartered Dubai Maratonu’nda 10km koştum. Çok iyi anladım ki; insan çalışınca resmen gelişiyor. Hiç bilmediğin bir konuda sıfırdan çalışmaya başla, yavaş da olsa, bal gibi adam olursun valla. şaka gibi, şaka!
1 sene içinde haftada 3-4 kez koşup 2 pilates yaparak kendimi tam 8 dakika geliştirmişim arkadaşlar, inanamıyorum! Resmi sonuçlara göre 10km’yi net 1:02:35’le bitirmişim la la la la laaa! Bu 10kmlik koşu bitti, finişte bizi heyecanla bekleyen çocuklarımızı aldık, üstümüzü değiştirdik, yeni koşu numaralarımızı takıp vın 3 km’lik Halk Koşu’suna katıldık. Size yemin ederim hayatımın en dalak patlatıcı koşusu oldu.
Kalabalıkta çocuk kaybetme stresi bir yana, tut tutabilirsen bücürleri. Kızım babasıyla takım oldu, ben oğlumla. Finişe geldiğimizde eşimle kalpten gidiyoruz sandık. Meğer iki küçük jetgil yetiştirmişiz haberimiz yok.
Arkalarından durmadan “Durun, bizi de bekleyin” dedik diye yavaşlamak zorunda kalan kızımız ilk resmi koşusunu 18 dakikada, oğlumuz da 20 dakikada bitirdi. Sanırım bizim en büyük hatamız çocuklara dur koşma demek! Çocuklar enerjileriyle doğuştan koşucu. Belki bu yüzden bizden tek tük rekortmen çıkıyor, o da zor çıkıyor.
Bu arada Dubai Maratonu’nun son üç senedir üst üste birincisi olan Haile yarışa katılmadı. Erkeklerde maratonu Kenyalı Barmasai 02:07:18’le, kadınlarda da Etyopyalı Medessa 02:22:45’le bitirerek birinci oldu. Son bir şey daha; sponsorlardan biri Adidas’tı. Tüm katılımcılara inanılmaz güzel tişörtler verdiler. Çok kıskandım.
Dubai organizasyonundaki bütçeden midir nedir bilmiyorum; ama aynı kalitede sponsorluk olayını neden Türkiye’deki koşularda yapamıyoruz çok merak ediyorum.
Yonca
“ailenizin koşucusu”
Paylaş