Paylaş
Ne çok karamsar tablo var hayatımızda diye, sizlere bir nebze de olsa mutlulukları hatırlatma derdindeydim...
Yoksa...
Benim de gerçekleri unutmaya ihtiyacım var son zamanlarda yoksa korkarım cinnet geçireceğim.
Yok geçirmeyeceğim.
Sinirlerim bozulsa da, kafam karışsada, arada içimi boşaltıp, kendime ara gaz verip, yoluma devam edeceğim.
Alın size ortaya karışık “Sorulama”:
1- Madem dönüp dolaşıp bugüne, yani en başa, dönecektik, biz neden seçime gittik?
2- Madem Gül yine aday olacaktı, ve aslında bu bir sorun değildi, niye sorun olmuştu?
3- Sorun neydi? Ne oldu? Sorun bitti mi? Nasıl bitti?
4- Madem herşey boştu ve hoştu, neden Çağlayan’ da yürüdüktü?
5- G-string hakkında bu kadar önemli cinsel detayı neden doktorlardan veya ürün temsilcilerinden değil de bir kere G-string giymemiş bir erkekten öğreniyoruz?
6- Bu kadar yarışma oldu televizyonda, hiçbir yarışmacı giysi derdi yaşamadı sponsorlar sayesinde de, neden Meclis’ i yönetecek kadınların ne giyeceği bu kadar büyük bir sorun oldu günlerce?
Neden kadınlar “frak” veya benzeri giysinmiş anlamadım.
Kadın kadındır.
Erkek de erkek.
Eğer tersi söz konusu olsaydı, erkekler kadın elbisesinden uyarlama bir giysi mi giyecekti?
7- Madem Türkiye anlatıldığı kadar demokratik bir ülke, neden hala herkes askerleri güvence olarak görüyor?
8- Avrupa eğer bizim sınır komşularımızla komşu olsaydı, bizim kadar demokratik olur muydu? Yoksa laf ettiği ordumuza bizden daha sıkı mı bağlı olurdu acaba?
9- Neden AKP’ ye oy verdiğini söyleyen arkadaşlar aynı zamanda: “Nasıl olsa asker bunlara izin vermez!” de diyor?
10- Siz buradasınız; ama biz yurtdışında yaşıyoruz. İnsan çocukları yanındayken ne kadar boyları uzamış farkedemez. Onlardan uzak kalınca ne kadar büyüdüklerini farkeder ya...
Aynı şey.
Biz de gidip geldikçe, memleketin ne kadar değiştiğini görüyoruz.
Sizlerden daha farklı bir gözle hem de.
Dilim varmıyor söylemeye size; ama gerçekler hoş değil bizce.
Memleket hiç de o kadar ilerlemiş-gelişmiş görünmüyor bizim gözümüze.
11- Madem çoğunluğun sesinden ve çoğunluğun haklarını gözetmekten bahsediyoruz. Benim mi matematiğim zayıfladı anlamıyorum: 100-47=53 ise, 47 mi büyük 53 mü?
12- Bir büyüğüm bana: “Demokrasi, çoğunluğun hakları kadar, azınlıkların da haklarını gözeten yönetim biçimidir.” demişti bir seferinde. Bir bulsam kendisini açıklama isteyeceğim yine.
13- Yazlıklarda su sorunu yok! Ya da... Aziz Nesin ne kadar haklı hatırlatmalı biri. Her eline hortum alan, saatlerce evinin önündeki betonu suluyor! Betondan ağaç çıkacak herhalde.
14- Denize sıfır lüks evler.
O evler çocukluğumda dallarından mandalina kopardığım ağaçlar kesilerek inşa edildiler.
Ev sahipleri doğaya ağaç borçlu.
“Evinin bahçesine ağaç diksene” dedin mi: “MANZARAM kapanıyor” derler.
Suyu kesilince de ana avrat düz giderler.
Sen önce doğaya olan borcunu öde. Faizine laf etme hakkın olmaz ileride.
Daha devam ederdim; ama çocuklarım beni bekliyor.
İzninizle...
Yanlarına gidip,
Ümit dolup,
Hayata bağlanıp,
Kendime geleceğim! Kendime.
Yonca
“KarIŞIK”
Paylaş