945 yaşındaki zeytine can suyu

Hiç çekirdekten, tohumdan, fideden bitki yetiştirdiniz mi?

Haberin Devamı

Ben yetiştirdim.
Bir ömürlük emektir. Sevgidir. Büyük sabırdır.
Sabır var ya, ancak tohumdan bitki yetiştirdiğiniz gün anlayacağınız bir erdemdir, erdem!
Ne olacak canım diyen insanlarımızın, komşularımın vurdumduymazlığı ve duyarsızlığı yüzünden beton merdiven arkasında kalan yeni dünya ağacımın vermiş olduğu 2 yenidünyayı gözümde yaşlarla yedikten sonra, çekirdeklerini bir saksıya gömdüm. Tam 8 yıl önce!
Dilerim bu çekirdeklerden yeşerirsin de seni yaşatırım diyerek, umarak.
4 yıl sonra o saksıda yaklaşık 15 santim olan iki fideyi, iki ayrı saksıya alabildim ya tutmazsa ya bu aktarım sırasında canı yanarsa diye korka korka.
6. yılda bahçeye dikebileceğimiz boya geldiklerinde biri yaklaşık 80 santim, diğeri de 50 santim boyundaydı.
Her ikisini de, rüzgar, güneş vesaire hesap kitap yaparak bahçemizin en rahat tutunup kök salacakları yerine diktim.
O ilk çekirdekten bugüne 8 yıl geçmiş.
Hâlâ boyları 1 metre değil ve benim aklım çıkıyor sert bir rüzgar eser de boynu bükülür veya bir aksilik olur da yaşamazlarsa diye.
Bütün kış aklım onlarda.
Ne evimiz aktı mı filan diye sormak geliyor aklıma ne bir şey, tek düşündüğüm bahçemdeki ağaçlar, bitkiler.
Eve gelen zararın telafisi illa var. Ama cana gelenin yok.
O ağaçlara bir şey oldu mu, can kaybı! Öbürü mal!
Ve şu anda aslında sizlere deliler gibi yazmak istesem de kendimi tuttuğum, dava sürecini herhangi bir mağdur vatandaş gibi yaşayıp olayların içini dışını görmek ve anlamak istediğim için hayli zor bir zaman geçirirken, göz ucuyla 945 yaşındaki zeytinin taşınması haberini gördüm ve yıkıldım.
Çekirdekten diktiğim yenidünyalarımla yaşadığım süreç geldi aklıma.
“945 yaşındaki bir zeytin ağacı yerinden sökülüp bilmem ne amacıyla bir yere götürülmüş” diye yazıyordu, inanın haberin devamını okumaya kalbim, yüreğim dayanmadı.
Gözlerimi sımsıkı kapadım ve ne kadar beyin kalp gücüm varsa hepsini yolladım o canım ulu ve mukaddes zeytine! Dayan ve tutun bizi bırakma ne olur diye sessizce yakardım!
945 yaşına geldiği toprağından sökmek, götürmek fikri kimindi adını soyadını bilmek isterim.
CANA kast etmiş.
Benim için herhangi bir suçtan farklı değil bu yapılan.
Ne demektir 945 yaşına gelmiş bir ağacın hayatını riske atmak? Neyin aklı fikridir bu? Nasıl bir akıl tutulmasıdır?
Fikir sahibi kimse çıksın ortaya, madem çok nefisti fikri ve bu kadar beğenildi ki uygulandı, fikir benim desin bakalım. Övünsün yaptığıyla da bir anlayalım soralım ne nasıl olmuş.
Bir kişi bile çıkmamış mı günahtır diyecek?
İzmir Ödemiş Bademli sen buna nasıl izin verebildin?
Antalya Expo bu felaketi nasıl kabul ettin?
Nasıl olur da buna izin verir bunca insan o heyette mi artık neyse kimse buna tamam diyen(ler)?
Bir baba yiğit çıkmamış mı durduracak?
Çıktıysa da onların da ismini bilmek isterim, en azından susmadıkları için!
Neneniz olsa 90 yaşında, evinde bildiği yerde mi rahattır yoksa alıp tanımadığı yere götürdüğünüz de mi?
Evladım beni evime geri götür demez mi size?
Ben ne kadar nene biliyorsam her biri son nefesini kendi toprağında, evinde, ailesinin yanında vermek istemiştir.
Yapılanı aklım, bünyem, beynim, kalbim hiçbir şekilde kabul etmedi, etmiyorum!
Nasıl nasıl nasıl nasıl kıyarsınız canım ağaca?
Tutma, tutmama riskini nasıl alırsınız korunmaya alınması gereken bir canlıyı, açıklama istiyorum, bekliyorum, talep ediyorum.
Cumhurbaşkanı’nın da bu işe şaşırmış olduğunu düşünmek istiyorum... Kendisine danışıldığını sanmıyorum...
Yaranmak için ne yapacağını şaşıranların hatası olması fikrine daha da çok deliriyorum.
Antalya Expo yetkili ve sorumlularını kamuoyuna bir açıklama yapmaya davet ediyorum.
Dahası, özür dilemelerini, yaptıklarının hadsiz bir risk olduğunu ve o ağacın yaşadıkları adına acilen 946 evet, 945+1 zeytin ağacı dikmelerini talep ediyorum!
Yonca
“zeytin”

Yazarın Tüm Yazıları