Paylaş
Dubai’de okulların büyük çoğunluğu İngiliz sistemine uygun olduğundan, bizim çocukcağız da 5.5 yaşında kendini 1. sınıfta buldu.
Hayır, kızımızın kendini 1. sınıfta bulmasında hiçbir sorun yoktu. Sorun, bizim 5.5 yıllık ana-babalığımızın 1. sınıfa hazır olmamasındaydı.
İngiliz sistemi nasıl böyle yavaş yavaş ve sabır dolu bir öğretme şekli anlatamam size. Hani bizde olsa, “Bu okul bi şey öğretmiyor” deyip, cinnet geçirip çocuğu alırız filan. Bize de o sakinlik battı zaten. Biz karı-koca başarıyı nota bağlayan bir geçmişten geldiğimizden, kanımız hatasız öğrenciye jet hızı öğretime şartlı akıyordu. Okulun rehaveti ve sürekli mutluluğu bi acayip geliyordu bize. Sene boyunca alfabe filan az çok halledildi. Ama biz istiyoruz ki çocuk bir ayda okusun bitsin. Yazma deseniz bize göre, feci. Ama kızımızın sessiz harfleri neredeyse hiç kullanmadan yazdığı ve bizim tek kelime bile anlamadığımız yazılara öğretmenleri “Harika, çok iyi gidiyor!” gibi naralar attıkça, biz kocamla birbirimize “Resmen yalan söylüyorlar abi!” şeklinde baktığımız çok oldu mesela.
Hele matematik, ah o matematik, bitirdi bizi!
Çocuk sürekli 3 ve 5’leri ters yöne yapıyor, e biz de sürekli çocuğa “Hayır kızım bak 3 bu tarafa, 5 bu tarafa!” diye düzeltip ha bire 3-5 yaptırıyoruz.
Hatta bir seferinde kendimi evden attım ki çocuğu paralamayayım. Ama bakışlarım yetiyordu çocuğa. Bi 3-5 seansımız sırasında kızım bana “Annecim sen cadı mısın?” dedi, düşünün yani!
Nitekim bi gün okuldan çağrıldık karı-koca. Öğretmen gencecik bi kadın. Hani ilk bakışta, “Ayol bu kadın kendisi daha çocuk, kime neyi öğretecek” diyecek olduğunuz tipte. Kızcağız bizi oturttu karşısına ve nazikçe “Kızınızın matematiği hakkında ne düşünüyorsunuz?” dedi. Biz sürekli 3 ve 5’i düşünüyoruz ya, “Vıyyy!” dedik, “Bizimki matematikten çaktı kesin!” Ben, “3 ve 5’leri sürekli ters yapıyor biliyoruz ama inanın öğreticez biz ona, her gün 10’ar kere daha yazdırıcam, haftaya kalmaz 3’ü de 5’i de düzgün yapıcak!” dedim, ağlamaklı.
Öğretmen gayet sakin, “Lütfen mümkünse kızınıza sakın bir şey öğretmeye çalışmayın. Hatta sakın kızınıza 3 ve 5 yaptırmayın! Durun.
“Hem kızınız geri kalan sekiz rakamı gayet güzel yapabiliyor! Hiç böyle düşündünüz mü?” deyince, bi fena oldum ki, of sormayın!
Kadın, “Bakın sizi buraya yanlışlarını sürekli çocuğunuzun yüzüne vurmaktan vazgeçin demek için çağırdım. Kızınız 3 ve 5’i şu anda ters yapıyor olabilir ama sürekli bu iki rakam için yanlışını yüzüne vurmak yerine, kalan sekiz rakamı düzgün yaptığı için yüreklendirirseniz, cesaretini artırırsınız. Yoksa iki sene sonra 3-5’i mükemmel yaptığında, hem matematikten nefret edicek hem de özgüveni sıfır olucak!” dedi. O gün bugündür, yanlışlara odaklanmamaya, doğruları teşvik etmeye yemin ettim. Bilmem anlatabildim mi sevgili anababadaşlarım.
Okullar bitti biliyorum. Ama eminim okul zamanı yazsam, taş yerine bu kadar oturmazdı. Önümüz yaz. Çocukları rahat bırakın.
Sakin. Tatil!
Yonca “teşvik takdir sevgi ilgi”
Yaktın beni Facebook
Mis gibi kendime ait bir kişisel sayfam vardı ve herrrkesle arkadaştım. Dünya vatandaşıydım. Bütün okurlarım, arkadaşlarım, ailem ohooo harikaydı. Ama rüya kısa sürdü, kabusa döndü.
Meğer 5 bin arkadaşın olunca, artık kişisel takılamıyormuşsun iyi mi! İlla sayfa açman gerekiyormuş.
Ne saçma!
Ama muhabbeti yarıda kesmek olmazdı, ben de acilen açtım kendime bir sayfa. Şimdi herkesi oraya bekliyorum Godot’yu bekler gibi. Ben aynı ben, muhabbet, paylaşım da öyle keza. Hani evi taşıdım gibi oldu. Yani kısacası “Yavrum seni like ettim!” yapıp takibe alsanıza... Tek başıma muhabbet olmuyor valla! www.facebook.com/Yonca4YaprakliYonca
Yonca “sayfazede”
Paylaş