Paylaş
Herkes kandırmacalarla dolu bir hayat yaşamanın dayanılmaz hafifliğine çokan tav olmuş meğer.
Kimse taşın altına elini sokmak istemezmiş meğer.
Herkes işin kolayına kaçmayı, çözüm sanırmış meğer.
Vallahi kusura bakmayın ama, dünkü formanın kaldırılmasına çok sevindiğimi yazdığım yazımla ilgili gelen; feci nefret dolu, hadsizce sorgulayıcı, hiç bilmeden yargılayıcı, ve asla Atatürkçülüğümü, laikliğimi ağzına almasına izin bile vermeyecek olduğum kişilerden aldığım trajikomik yorumlardan ben de bunu anladım.
N’apcaz şimdi?
Bir kere de asıp kesmeden tartışıversek tavuklar kanatlanıp uçacak resmen.
Ne çok insan;
1- Zengin ve fakir arasındaki uçurumun forma ile kapatılabildiğini
2- Çocukların marka düşkünlüğünün forma ile iyileştirilebildiğini
3- Eziklik, yoksunluk duygusunun forma ile örtbas edilebildiğini
4- Türban gerçeğinin forma sayesinde yok sayılabildiğini
5- Kız çocuklarının ahlakını forma ile koruyabildiğini
6- Psikolojik, sosyolojik, ekonomik tüm sorunlarımızın forma ile çözülebildiğini
Düşünürmüş meğer.
Pardon ama, peki forma kimin fikriydi, ne zamandan beri hangi eğitim politikasının eseriydi de kimse düne kadar hiç ses etmedi?
Ayol bütün Dünya yüzyıllardan beri eğitim üzerinde binbir çeşit politika ile çocukları kendi askeri haline getirmek için bi o yana bi bu yana çekiştirip duruyor da, biz şimdi mi ayıldık buna?
Savunulan forma da faşist Hitlergillerin zamanının eğitim politikasının eseri!
N’olcak şimdi?
Sen anne-baba olarak çocuğuna merhameti, eşitliği, hor görmemeyi, hoçgörüyü öğretmek için yırtınmayı isteme;
Çocuk fakiri fukarayı hor görmeye devam etsin,
Ana baba olarak markadan başka bi şey kullanma, çocuğuna da marka aşıla, sonra da ayol marka çocuklar arasında problem olur diye beni haşla!
Hatta kalk forma çocuklar arasındaki ekonomik farklılıkları, marka manyaklığına çözüm oluyor de bana.
Ha ha ha!
Ya kandırmayın kendinizi, kaçmayın kolaya. Bana da kızmayın lütfen... Benim derdim sizinle değil, gerçeklerle.
Zengin çocuk yapsın bakalım marka budalası eşşekliğini. Eminim bir başka zengin çıkacak fakirin hakkını savunan merhametlisi!
Fakir de bana ezik muamelesi yapma, kabullen beni diye dayılansın bir-iki.
Çocuklar bir yüzleşsin bakalım küçükten bu duygularla da adam olsunlar.
Okul bütün bu duyguların düzenini aşılamak, iyi insan yetiştirip çocukları hayata hazırlamakla görevli değil mi?
O yüzden mi yoksa hayata hazırlanamamış nesiller olarak anamızın babamızın evinden markalarla çıkıp ilk maaşın aidata bile yetmemesi sonucu ölmek istememiz?
Bırakın yaşayalım şu zorlukları. Zamanında!
Ağaç yaşken eğilmiyor muydu bizim Ataların sözlerinde?
Saklanmasın kimse türban o bu şu diye de görelim bakalım Hanyayı Konyayı da herkes hangi taşın altına elini sokacak kadar cesur o zaman konuşalım.
Formaların altına gizlenerek size kendimizi gerçeklerden kaçırıp ikiyüzlülüğe devam ederek kurtaramayacağımızı söyleyeyim.
Ekonomiyi düzeltmek
İşsizliği çözmek
Eğer forma ile çözülecekse süper!
Biz çocuklara fakiri hor görmek yerine merhameti
Fakire kendini idare edecek sosyal güvenliği
Eğitimde eşitliği getirelim de
Sonra formayı savunalım e mi!
Hah! Hatta daha iyi fikrim geldi!
Bence dünkü yazıma katılmayanlar,
Lütfen madem öyle siz de forma giyerek işe gidin bakalım, işçilerin hakkı fakirin marka giyememesi cebinde beş kuruşu olmaması adına...
O zaman konuşalım gari.
Ben bu 2yüzlü ve gerçekleri görmezden gelen halimizden hayli şikayetçiyim.
E bu yazıdan gani gani belli.
Ha pardon dünkü yazında olay neydi de bu kadar kızdın diyenlere işte linki:
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22028485.asp?yazarid=232
Yonca
“yine de terbiyeli”
Paylaş