Paylaş
Zeytin’le Baykuş’un her daim mutlu ve umutlu buluştuğu evimizde.
Nihayet evi açtım.
Ev açmak dünyanın en acayip işi.
Bir sene boyunca yapayalnız ve sesiz kalmış bir ev resmen hayata küsüyor. Barıştırana kadar canın çıkıyor.
Yalıkavak paylaşımlarıma başladım.
“Yonca tatilde” gibi bakmayın olaya.
Gurbetçi yazarınızın evi Yalıkavak’da. Yazları okul tatil olunca, çocuklarla düzen olduğu gibi buradan devam ediyor.
Veeee, bir yazarın tatile pek hakkı yok. İstemdışı yok.
Her saniye kafan yazı yazıyor. Hayal kuruyorsun. Mekanın neresi olursa olsun çalışıyorsun, çalışıyorsun, çalışıyorsun.
Üstelik çok işim var. Çok güzel şeylerin peşinde koşmak için çabalıyorum.
Şu bir gerçek, ben Yalıkavak’da ilham perileri ile dans ediyorum sürekli.
Zeytin ağaçlarımla, bahçemle konuşa dertleşe yazıyorum her kelimeyi.
İkinci ve hatta üçüncü kitap yolda.
İkinci daha uzun, hemen yetişmez.
Ama üçüncü cırt diye olacak.
Aralıkta çıksın artık diyorum. 2015 öncesi...
Eylül ve ekimde de iki maraton koşacağım.
Birincisi 13 Eylül’de Asics sponsorluğunda Maraton du Medoc. Şarap peynir maratonu olarak da geçiyor. Çok eğlenceli butik bir maraton.
İkincisi ise hayallerimin maratonu Amsterdam!
Dolayısıyla antrenmanlarıma da başladım Yalıkavak yokuşlarında.
Sevdiğim ve inandığım tüm güzel şeylere devam...
Siz de...
Hadi.
Yonca
“ara gaz”
Körolası çöpçüler
Ne bomba şarkıdır ama!
Erkin Koray’a saygılar burdan...
Sabah koşarken çalmaya başladı ve tam o sırada, bizim siteden yani Seba Prestij Evleri’nden Palmalife’a doğru giderken yolun sağı solu çöpten geçilmiyordu.
Koşarken gördüğüm bu “çöplük manzaralarını” paylaştım Instagram’da.
Çok yüz kızartıcı.
Belediye çöp kutularını yerleştirmiş.
Çöp kutuları boş duruyor, çöpler yollara saçılmış. Akıl alacak gibi değil. Ne tür pislik isterseniz var.
10 adım atsan çöpünü konteynıra atarsın, çöp arabaları gelir ve boşaltır gider.
10 adım atıp taşımaya üşendiğin çöp torbalarını tabi ki de köpekler didikliyor, tüm atıklar her yere saçılıyor, üzeri sinek böcek doluyor.
Berbat ötesi bir manzara. Manzaranın sorumlusu da ev sahipleri.
Suç ne köpeklerin, ne de çöpçülerin!
Adamlar o çöpleri nasıl toplasın Allah aşkına?
Nasıl girsin o iğrençliğin içine, kürekle mi, elle mi? Toplanacak gibi değil.
Senin üşenip olması gerekeni yapmadığın şeyi neden ve nasıl yapsın?
Onlar da insan ve işleri bizim rezilliğimizi temizleyerek bu kadar iğrenç bir bedel ödemek değil!
Kendimi onların yerine koyamadım bile.
“Zengin” yerler sözüm ona buralar.
Küdür tarafında da aynı şey. Şahane manzaralara bakan şahane villaların çöpleri saçılmış oraya buraya. 20 metre ötesinde çöp kutuları var ama.
Lütfen, çöplerimizi doğru düzgün ayıralım; kağıt plastik ve cam olarak. Sonra da iyi torbalara koyup sıkı bağlayıp en yakın çöp konteynırına bırakalım.
Elimizdeki çöpü de lütfen çöpe atalım.
SOKAKlara değil!
Yalıkavak cennet, cennet kalsın bi zahmet!
Çöp takibine devam edeceğim.
Amacım da şu;
Misler gibi örnek yerlerin görüntülerini paylaşıp herkesi temizliğe özendireceğim.
Yonca
“çöpçü”
Yollar yollar
Yalıkavak’da bazı otellerin hatrına misler gibi yollar yapılıvermiş.
Sporkent’ten bizim evin oraya doğru olan yol, yapılamadı gitti ama. Sinir oldum.
Belki olay tam da böyle değildir; ama açıkçası uzaktan bakınca aynen böyle algılanıyor.
Bir hizmet götüreceksek lütfen eşit götürelim. “Arkası güçlü otellere canımız feda, vatandaşa nanik” yapmayalım.
Çok rica.
Yonca
“vatandaş”
Paylaş