Paylaş
İki adım atacak yerleri yok.
Adım atacak yer olduğunda da anneler endişe küpü olduğundan adım atamıyorlar.
Çocuk 3 adım atıyor hoppa alındığı gibi pusete bağlanıyor, eline abuk subuk bir abur cubur veriliyor.
Çocuk elini neye atsa dokunma ciyak.
Yavrum grip olsa ölüyo muamelesi yapılıyo.
Hareket etme, bi şeye dokunma, hapşırma da ne yaparsan yap yani.
Dur.
Sürekli durduruluyor çocuklar, sürekli!
Büyüyünce de zaten okul-sınav diye de sandalyeye bağlanıyorlar.
İçim daralıyor bunları yazarken ha yani!
Çocukların doğayla, denizle, rüzgarla, toprak ve çamurla buluşması lazım.
Ülkemizde “hala” olan şeyler bunlar bakın.
Ne kadar çok doğaya gidersek belki o kadar çok da severiz doğayı. Korkular endişeler geride kalır.
Hayatta kalmayı öğretir doğa insana...
Ayrıca şu da çok içimde kalan bir şeydir; toprak kir değildir arkadaşlar.
Toprak ve çimen lekesi diye bi şey yoktur. Doğaldır bunlar. Kimyasal değildir.
Yıkanırsın geçer. Endişe, çok daha kirli ve hastalıklı bi şey bak.
Çocukları doğayla buluşturmak çaba, eşşek yüküyle para ve sabır gerektiriyor gibi gelse de her zaman öyle değil yeminle.
Eğer ana-baba isterse, bir yolunu bulur.
Bahane üşenene...
Yonca
“bulucu”
Yalıkavak Yelken Kulübü
Rüzgarına aşık olduğum Yalıkavak’ta, Yalıkavak Yelken Kulübü’yle bu yaz tanıştım.
Nasıl daha önce aklıma gelmedi bilmem. Yelken yarışına katılmasam, belki hiç aklıma gelmezdi.
Benim kadar doğa sporu seven insan buna nasıl geç başlar, olacak iş değil.
Yuh kendime!
Yalıkavak Yelken Kulübü bir şahane.
Hem Erkan Hoca’dan (Erkan Yıldırım) hem de ona yardımcı olan ekibin doğallığından ve içtenliğinden ve yelkeni iyi bilmesinden ötürü şahane!
Ekipteki 11-22 yaşındaki tüm gençlere bayıldım.
Aslan Cem 3 haftadır Optimiste gidiyor.
Ben de lazere başladım.
Dağılmış durumdayım. Dizlerim, bacaklarım morarık içinde.
İlk dersimi 15 yaşındaki Ege Can’dan, ikincisini 14 yaşındaki Can’dan aldım. Kulüpçek bana gülüyoruz. Ama ümit var yani.
Malum kolay pes etmem.
Erkan Hoca yelkene ne kadar erken başlanırsa o kadar iyi diyor.
Haklı. Rüzgarla konuşarak anlaşmayı öğreniyor çocuklar resmen.
Kulüpte çocuklara ders vermeye destek veren Ege Can, Eray, Ali, Kevser, Engin Can, Hasan Can, Sercan her biri nasıl tatlı anlatamam. Sercan hem yarışıyor hem de antrenörlük yapıyormuş.
Hepsinin sabrına hayranım. En ürkek çocuğa bile sevdirdiler gözümün önünde yelkeni.
7 yaşında başlamak ideal. Devam edersen, 14 yaşında deniz üzerinde kullanamayacağın alet kalmaz dedi Erkan Hoca.
Küçücük çocukların nasıl hızlı kıvırdıklarını görmelisiniz.
Ben dağılıyorum, toplayana kadar onlar 5 tur atıyorlar.
Denemesi 60 lira.
Çocuk severse bırakmaz, sevmezse adımını atmaz dedi Erkan Hoca. Yani anne zoruyla da olmaz aklınızda ola.
İyi yüzme bilen, denizi seven ve isteyen 7 yaşında çocuk başlayabilir.
Pazar günleri hariç her gün saat 10.00-13.00 arası ders var.
Aslan Cem ilk dersten sonra kendi başına gider oldu. Ağzım açık izliyorum.
3 tarafı denizlerle çevrili bu ülkede nasıl yelkencilik çocukluktan teşvik edilmez, nasıl bizlerden yelken sporuna dair olağanüstü başarılar fışkırmaz, delirmek istiyorum bak yine.
Erkan Hoca bir ara “Anneler yazın başında 1-2 hafta getiriyorlar, sonra herkes getir götürden yoruluyor, Ağustos boş geçiyor. Servis olmayınca zorlanıyorlar” dedi çok üzüldüm.
Keşke servis olabilse. Ya da anneler aralarında anlaşıp dönüşümlü getir-götür yapsa keşke. Ben mahalleyi toplar götürürüm, üşenmem.
Bu mütevazı ve çok özverili kulüplere sponsorlar gerek.
Emek verenleri gerçekten ilgiyi hakediyor.
Kanımca doğuştan yelkenci olan bu çocuklara birileri yatırım yapsa nolur yani, nolur!
Of ya of!
Gidip kendimi pusete bağlıyım, ağzıma da bi tıpa en iyisi.
Yoksa benim çene sinirden fora yani!
Yonca
“zıvana”
Paylaş