Yüreğin varsa üniformayı çıkar öyle gel, kim kime tekme atıyor...
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Pervin Par’ı paylaşamayan, delikanlının hasosu Eşref Kolçak ile kaçakçı Hayati Hamzaoğlu, kombinezonla gezinen vamp kadın Suzan Avcı’nın evinde birbirlerinin gırtlağını sıkarken, kapı cart diye açılır, vicdan azabıyla yanıp tutuşan ihtiyar ebe Aliye Rona "Durunnn" diye haykırarak içeri dalar, "Siz kardeşsiniz!"
Bu çirkin komployu tezgahlayan kumarhaneci Kenan Pars kodese tıkılırken, yıllar sonra gerçeği öğrenen iki kardeş, hasret gözyaşlarıyla kucaklaşır. Ahçı Necdet Tosun ile hizmetçi Mürüvvet Sim, tombul yanaklarını birbirine yaslarken; şoför Nubar Terziyan ile uşak Cevat Kurtuluş mutluluktan ağlamaktadır.
*
Özledim o günleri.
*
Hulusi Kentmen mesela.
Aksi, nalet.
Ceviz gibi sert...
Ama kabuğunu kırınca, içinde doyumsuz lezzet barındıran adam...
Sarılma hissi uyandıran insan.
*
Muhteşem "kalantor"du.
Oturaklı fabrikatör.
Ropdöşambrlı.
Aynı zamanda, hayatımda tanıdığım en başarılı "komiser"di Hulusi Kentmen.
Tonton.
Pos bıyıklı.
Babacan.
Yufka yürekli.
Kapı gibi cüssesi olmasına rağmen, "otorite" denilen kavramın, vurup kırmakla değil, şefkatle, merhametle sağlanabileceğini gösterirdi bize.
*
E bakıyorum bugün polise...
Kızın suratına tekme atıyor.
Oha falan oluyor...
Hastaneye gaz bombası atıyor!
Bebelere biber gazı sıkıyor.
*
Bakıyorum bu polislerin şefine...
Nerde yürek?
Nerde şefkat?
Hulusi Kentmen’e dair sadece bıyık var... Sadece bıyıkla da bu kadar oluyor.