baş tarafı geniş ayak ucu dar çakanlar bilir ki bu boş tabutu yarın kendileri dolduracaklar ölenler yeniden doğarmış, gerçek... tabut değildir bu bir tahta kundak bu ağır hediye kime gidecek çakılır çakılmaz üstüne kapak
*
Böyle der “tabut” isimli şiirinde, Necip Fazıl... Bunların pek bi sevdiği.
*
Tahta’dır çünkü tabutlarımız. Adeta kundak, inancımız gereği.
*
Ve, Çanakkale şehitlerimizi andığımız gün yüklediler uçağa, Afganistan şehitlerimizi... “Anzak mıyız biz?” diyecektim, elim ermedi. Yazmak için bekledim, vatan toprağına defnedilmelerini.
*
Yukardaki fotoğraflara dikkatlice bakmanızı rica ederim... Amerikan tabutlarıyla getirdiler yiğitlerimizi!
*
Hafif metalden, gri. Önden yandan kulplu ve kilitli. Demirbaştır, US Army envanteri.
*
(Hiç kimse utanmadan çıkıp, kargoda öyle taşınıyor falan demesin... THY’ye sorun, öyle taşınmıyor. Tahta, baş tarafı geniş, ayak ucu dar, bildiğin tabutlarımızla taşınıyor.)
*
(Bunların Amerikan tabutu olduğu ne malum, derseniz... Muavenet’i vurmuşlar, şehitlerimizi Saratoga’ya taşımışlar, sanki çok üzülmüşler gibi, uçak gemisinin pistinde uğurlama töreni yapmışlardı. O güvertede ay-yıldızlı bayrağımıza sarılan tabutlar, gene, bu metal tabutlardı.)
*
Demem o ki... Devlet büyüklerimizin ağlamaklı ifadelerle en ön saflarda yeraldığı cami avlusunda, peygamber ocağı filan diye atıp tutmakla olmuyor bu iş.
*
Evlatlarımızı elalemin cephelerine sürüyorsunuz... Kendimize ait olmayan savaşlardan, kendimize ait olmayan tabutlarla dönmesinler bari.
*
Ya yanlarında tabut gönderin kardeşim, ya da, lütfedip akıl edin de, almaya giderken uçağa tabut yükleyin.