İkinci Cumhuriyet ilan edildi, Kanarya Cumhuriyeti ayvayı yedi. Başkanı içeri tıkıldı. “Avrupa”dan kovuldu, Bank “Asya”ya düşürülmesi bekleniyor. Başbakan Fenerbahçeli, Federasyon Başkanı Fenerbahçeli, savcı Fenerbahçeli, hâlâ “Galatasaray’ın yüzünden” diyorlar... “Aziz” milletimizi “susma sustukça sıra sana gelecek” diye uyarıyorduk, anlamıyorlardı, “bir gün herkes Fenerbahçeli olacak” diyelim, belki şimdi anlarlar “aziz”im. * Badem United... Kazma rakipleri duran toplara bile vuramadığı için liderliğini koruyor. Şahsi oynarlar, kendi ortalarına kendileri vururlar. Köşe oldukları için, köşe vuruşlarını severler. Verkaç bilmezler, vurkaç’a bayılırlar, vole vuramazlar ama, voli’yi iyi vururlar. Tekmeye kafa uzatmazlar, karambolde kıstırırlarsa, kafaya tekme atarlar. Dokuz kusurlu hareketin dokuzunu da yaparlar, taban girerler, ofsaytta yakalanırlar, hep avantaja bırakılır. Bi dokun... Anında yere atlarlar, “penaltı” diye bağırırlar. Sıkışınca topu taca atarlar, “senden çıktı” diye ağlarlar. Buz gibi doksana tak, saymazlar, “teğet geçti” derler. Altı pastan auta vururlar, “goooolll” diye tribüne koşarlar, kendilerini anons ettirip, kendilerine tezahürat yaparlar. Hezimete uğrasalar bile, sanki kazanmış gibi, kendi kendilerini omuzlara alırlar. Şike yaparlar, hakemlere makarna-kömür dağıtırlar. İtiraz edeni, saha komiserlerine coplatırlar, biber gazı sıktırırlar. Fikstürü kendileri çeker, sadece kendi statlarına sahaya çıkar, maç başladıktan sonra kuralları değiştirirler. Herkes 90 dakika oynarken, bunlar 90 artı van münüst oynarlar. Yargıspor’a bacak arası, Postalspor’un boş kalesine rövaşata yapıp, Somalispor deplasmanından üç puanla döndüler, Medyaspor da maçı sattığı için şampiyonluğu gene garantilediler. * Atletico Hizip... Ver topu bunlara, değil 90 dakika, 24 saat pas yapsalar, orta sahayı geçmeyi başaramazlar. Bitirici vuruştan vazgeçtik, rakibi bırakıp, birbirlerine çalım atarlar. Muz orta gelsin, ıskalarlar. Kafaya çıkıp tokuşurlar, kendi kendilerini sakatlarlar. Frikiki ben atıcam sen atmıcan diye, ceza sahası içinde kavga ederler, küserler, kimi sahayı terk eder, kimi topu alır gider. Yanlışlıkla gol atsalar, bu sefer hakeme itiraz ederler, “ofsayttı, görmedin” deyip, iptal ettirirler. Kendi forvetini marke eden Takoz Önder’i kadrodan atıp, Dinamo Kemal’i liberoya koydular, daha bismillah ilk maçta lisans çıkarmayı unuttular. 50 sezondur madara olmalarına rağmen “yenildik ama ezilmedik” diye tura çıkarlar. Bu taktik anlayışla 50 sezon daha sıra takımı olmaları ve şampiyonluk bekleye bekleye kahırdan kanser olan taraftarın kulübü yakması bekleniyor. * Sporting Hareket... 3-5-2 veya 4-4-2 yerine, 1-1-1 oynuyor. Tek kaleci, tek orta saha, tek santrfor, hepsi aynı kişi... Takımın geri kalanı soyunma odasında “birdir bir” oynarken ofsayta yakalanıp, ısınma hareketlerindeki yatarak müdahaleler internete düşünce, sahada mecburen tek başına kaldı. E tek kişiyle hem oyun kur, hem gol ara, mümkün değil, ha bire kendi kalesinin önünde, stoper mevkiinde duruyor. Beraberliğe razı bi görüntüsü var. Kulüpten devamlı yazılı açıklama yapılıyor, Sporting Hareket’in nasıl oynayacağı anlatılacağına, Badem United’a şöyle oyna böyle oyna diye taktik veriliyor. Ateşli taraftarına rağmen, iddaa kuponlarının banko sıfırı... Alırsa, Olimpic Lorke derbisinden üç puan alır, anca kümede kalır. * Olimpic Lorke... Holiganspor’un altyapısından yetiştiler. Maçları Biji’türkten yayınlanır. Takımlar devre arasında Abant’a gider, bunlar Kandil’de kamp yapar. Krampon yerine, mekap giyerler. Dan dun oynarlar. Gol yerler, hakemi vururlar. Yenersin, stadı yakarlar. Ofsayf de, molotof atarlar. Faul çal, tribüne mayın döşerler. Kırmızı kart göster, mağduruz diye UEFA’ya şikâyet ederler. 150 kere saha kapatma cezası aldılar, buna rağmen “fair play” ödülüne layık görüldüler. Sevinçten, saha komiserine tokat atıp, Postalspor kafilesini taradılar. Hem süperligde oynamak istiyor, hem federasyonu tanımıyor, hem de kendilerine özerk federasyon kurmak istiyorlar. Lisansı iptal edilen teknik direktörleri, taktiği avukatları aracılığıyla veriyor. Bu sezon, en geç öbür sezon affedilmesi ve takımın başına geçmesi bekleniyor. * Club Liboj... Forma ve renk aşkları yoktur. Kiralık oynarlar. Vaziyete göre, bazen postal giyerler, bazen takunya... Siz bakmayın bu sezon “badem” kadrosunda olduklarına, Sülü’nün kulüp başkanlığı döneminde Sparta Kırat için ter döktüler. Rahmetli şampiyonken Real Papatya’daydılar. Kıvraktırlar. Ağır çekimde izlerseniz, sadece ayakları oynamaz, başları popoları da oynar. Yedek kaldıklarında, amigoluk yaparlar. Bonservis bedellerini Avrupa kulüpleri öder ama, bizim ligde top koştururlar. Yabancı pasaport taşımalarına rağmen, yabancı kontenjanından sayılmazlar, ancak, maç satmaktan zevk aldıkları için milli takıma alınmazlar. Hatırlarsınız AB’ye attıkları golü... Ters köşe dediler, 90’a taktık dediler, havayi fişek fırlattılar, neticede top bizim ağlarımızda! Maçın başında “kale mi, top mu” diye yazı tura atılırken, yere düşen paranın bile üstüne plonjon yaparlar. Bunların oynadığı futboldan medet umanlar çöpten marul toplarken... Stat ihalesine, kombine satışına filan aracılık yapıp, komisyon kollarlar. Zeki, çevik, ahlaksızdırlar. Asla jübile yapmazlar. Küme düşseler bile, bi bakarsın, şampiyon takımın otobüsüne binivermişler. * Ahali İdmanyurdu... Gelen takıyor, giden takıyor, folluk oldu, stadı satıldı, antrenman sahasına el kondu, formaya krampona haciz geldi, yalınayak, donla oynuyor. Avrupa Kupası’na katılıcam sanıyordu, Arap Kupası’ndan sonra Afrika Kupası’na gidiyor, küme üstüne küme düştü, “dünya şampiyonu oldun” diyorlar, hâlâ inanıyor. Amatör ruhla tekmeye kafa uzattığı için, beyin sarsıntısı geçirdi, “idrak” yolları enfeksiyonu yaşıyor, durumu kavrayamıyor. Kendi derdine yanacağına, hâlâ “n’oolacak bu ligin hali?” diye merak ediyor.