Sırf “Batman’da molotof” başlığını atsaydım, sırf siz okurdunuz. O nedenle “Bodrum’da mojito”yu ekledim ki, liboşlar da okusun. Mübarek gün ise, bademlere gel gel yapmak için!
Ekip tamamsa... Başlayabiliriz.
Birincisi, hiç saklanmadığı halde, hiç saklanmayan insanın gizli gizli fotoğraflarını çekip, “vaaaay” filan diye gazetelere basmak, paparazzilik değil, kepazelik’tir.
İkincisi, çok meraklıysan, Bodrum’da gizli gizli tatil yapan bademlerin fotoğraflarını da bas.
Üçüncüsü, harem-selamlık otelde değil, çıplaklar kampında değil, mayosunu giymiş, aile dostlarıyla normal insanlar gibi yüzüyor. “Toplumun bilgi edinme hakkı” bunun neresinde?
Ha “memleket bu haldeyken, tatil yapıyor” demeye getiriyorsan... Memleket bu haldeyken, TBMM komple tatilde değil mi birader? Henüz yemin etmeyen BDP mi soktu TBMM’yi tatile? TBMM “çalışıcaz” dedi de, Bengi Yıldız “hayır, ben Bodrum’a gidicem” mi dedi?
Üstelik, mevzu tatilse... Tatil yapmayı en çok hak eden mebuslar, BDP mebuslarıdır.
Mesela, mitinglerde oy isterken başka, seçildikten sonra başka konuşan BDP mebusu gördünüz mü hiç? Var mı kendini kandırılmış hisseden, enayi yerine konan BDP seçmeni?
BDP’ye oy verip... İcraatını gördükten sonra pişman olarak, elim kırılsaydı diyen var mı?
Davaları çuvalla, dolaplara sığmıyor... Aralarında bi tane yolsuzluk dosyası bulunuyor mu? Zimmetine para geçirmekle suçlanan, ihaleye fesat karıştırdığı iddia edilen... Halka hizmet ayaklarıyla Meclis komisyonlarında iş takipçiliği yaparken görülen BDP mebusu var mı?
Adam Bodrum’a gitmiş, kendi cebinden... Kafileler halinde yurtdışına gezmeye giden mebusların, sadece bi senede sarf ettiği harcırah 10 trilyon lira... Kim ödüyor sence?
Mebuslarımızın çoğu, kendi silahlı kuvvetlerini rezili rüsva ediyor, aşağılama gırla gidiyor, iftiraya uğrayan şeref madalyalı subaylar kafasına sıkıyor, başsağlığından vazgeçtik, adeta göbek atılıyor... Kendi silahlı güçlerine toz konduruyor mu BDP mebusları?
Ha bire yazılıyor, şunun kocası dağda, bunun kardeşi dağda... Öbürlerininki askerde nerede?
Bengi Yıldız, sokağın ortasına oturuyor, kendine oy veren seçmenleriyle birlikte tazyikli suyu, copu yiyor. İstanbul’da Ankara’da İzmir’de yaşayanlar kendine sorsun... Oy verdiklerinizin kaçını tanıyorsunuz? Ne zaman yanınızdalar? Kendi seçmenine bağıran, korumalarına dövdürten BDP mebusu gördünüz mü? Niye eskortla geziyor sizinkiler?
Çetrefil bi durum olsun, çağır BDP mebusunu, saklanmaz, canlı yayına gelir... Öbürlerini çağır, anında arazi olurlar, cep telefonlarını bile kapatırlar, ki, genel başkan kızmasın.
Genel başkan değiştiğinde, çizgileri değişiyor mu? Kral öldü yaşasın kral diyorlar mı? Aynı konuda farklı farklı açıklama yapıyorlar mı? Seçmenin kafasını allak bullak ediyorlar mı?
Dönekler mi?
İkbal nerdeyse, direksiyonu oraya kırıyorlar mı? O partinin borazanıyken, bu partinin zurnası oluyorlar mı? Parayı veren düdüğü çaldırabiliyor mu?
Anayasa’ya uymadıkları çok açık... Öbürleri uyuyor mu? BDP’den daha laik... Yönetim koltuklarında, mebus sayısında, kadına pozitif ayrımcılık uygulayan başka parti var mı?
Ormanını talan edebilir misin? Deresine santral kurabilir misin? Diyarbakır’da liman olsa, el âleme satabilir misin?
(Bakın, Diyarbakır dedim aklıma geldi... Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir, bu yaz tatilinde Çeşme’deydi. Kitap imzalamak için gittiğimde aynı otelde kaldım, benden bir hafta önce tatilini bitirip, ayrılmış... Otelin tüm personeli aynı gözlemi yapmış, beş gün kaldı, beş gün kitap okudu... Çoluk çocuk rahatsız olmasın diye, resmi korumalarını lobide oturtmuş, havuz başına indirmemiş... “Mütevazı, nazik, sıradan tatilci gibiydi” dediler.)
(Aynı otelde, iki hafta önce, CHP genel başkan yardımcısı kalmış... İllallah diyorlardı. Lobi parti kulisine dönmüş, kitabı mitabı boşver, eşinin çantalarını konuşuyordu herkes... Marka marka saydılar, havuza başka, plaja başka, restorana başka çantayla geliyormuş.)
(Paparazzi öyle olmaz, böyle olur!)
Velhasılıkelam kardeşim... Bu kafayla, molotof’u sen hak ediyorsun, mojito’yu o.