Paylaş
Dikine hareket eden çelik bariyerler iniyor, çelik kapı aralanıyor, servisler giriyor, kapı kapanıyor, bariyerler kalkıyor; aksi halde, tankla geçmen bile zor... Taksiyle gelmek istemiyorlar; hem adresleri belli oluyor, hem de ses çıkaramadıkları hakaretlere uğruyorlar... Kapıda takım elbiseli, telsiz kulaklıklı korumalar var; taranma ihtimaline karşı, çelik yelek giyiyorlar. Her taraf kamera; içerden izleniyor... Yürüyerek gelirsen, kimliğini gösteriyorsun, içeriye telsizle bildiriliyor, çelik kapı açılıyor, oda gibi bir yerdesin, geride bıraktığın çelik kapı kapanmadan, önündeki çelik kapı açılmıyor. Arkandan biri dalarsa, ikinci çelik kapı “duvar” oluyor. Denizaltılar gibi, bir bölüm su alırsa, öbür bölüme geçmesin diye... Konferans salonunda, her koltuğun altında baret var. Bomba patlar, tavan çökerse, çocukların hiç olmazsa kafası korunsun diye.
*
Okul bu... İstanbul’da.
*
Musevi vatandaşlarımızın okulu.
*
Van münüt’le birlikte, doğup büyüdükleri topraklarda hedef haline geldiler... Günahsız Filistinli çocuklar hangi korku titreşimlerini hissediyorsa orada, onlar da aynısını hissediyor burada.
*
Hayat, Gazze’ye dönüştü onlar için.
*
Diyeceksiniz ki, e-ee?
*
Başta ABD ve İngiltere; yurtdışında yaşayan TC vatandaşlarının tamamı -dün itibariyle- Türkiye’deki Musevi vatandaşlarımızın durumuna düşürüldü...
E’si o.
*
Van münüt’e kadar Türk, van münüt’ten sonra Müslüman olarak sıfatlandırılan TC vatandaşları -dün itibariyle- ne Türk, ne Müslüman...
Potansiyel Hamaslıdır.
*
“Katil İsrail”in elbette hiçbir haklı gerekçesi yoktur... Ancak, İskenderun’da altı şehidin tabutu ortadayken, TC’nin Gazze için dünyayı ayağa kaldırması, dünyanın bize Hamaslı olarak bakmasının haklı gerekçesidir.
*
Duygusal tepkilerin gözüne girmek için, “ah o gemide ben de olsaydım” demek güzeldir ama... Gemiye “insani” olarak binmek başka şey, “siyasi” olarak Türk bayrağı çekmek başka şeydir.
*
Yarın öbür gün, en başta transatlantik gibi yatları olan Araplar... Dünyanın bize Mavi Marmara göndermeyeceği kesindir.
Paylaş