Paylaş
“Kaçma şüphesi var” diye.
*
Yunanistan’da görevli olan kurmay albaya gel dediler, geldi, akşama kadar kapıda bekledi, işimiz başımızdan aşkın sen en iyisi git dediler, Yunanistan’a geri gitti, işler hafifleyince gene çağırdılar, gene geldi, “kaçma şüphesi”yle tutukladılar. Gemisinin kasasında nakit üç milyon dolar varken, Libya’dan gelen var. ABD’den, İngiltere’den, Belçika’dan, Almanya’dan, Afganistan’dan gelen var. Kimi Hint Okyanusu’ndan geldi, kimi Aden’den, kimi Basra’dan... Birleşmiş Milletler görevini aksatma, tamamla, ondan sonra teslim ol dendi, yurtdışında 15 liman dolaşıp geldi, “kaçma şüphesi”yle hapse attılar.
*
Hal böyleyken...
İmralı’dakine ne demişiz?
“Seninkilere söyleyiver.
Türkiye’de durmasınlar.
Lütfen yurtdışına çıksınlar!”
*
Yurtdışından koşa koşa Türkiye’ye gelen subayları “kaçma şüphesi var” diye hapiste tutacaksın... “Kaçmama şüphesi” olan Türkiye’deki teröristleri, yurtdışına kaçmaları için iknaya çalışacaksın.
*
Gel denince, Avustralya’dan gelen gazi albayı “kaçma şüphesi”yle tutuklayacaksın... Zaten yurtdışında bulunan elebaşlarına “daha rahat edersiniz, sizi Avustralya’ya gönderelim” diyeceksin.
*
Terör örgütü lideri dediğin Genelkurmay Başkanı’nın “orduya komuta etmiş birinin kaçma şüphesi olur mu?” diye soran mektubunu görmezden gelip, sansürleyeceksin. Sayın dediğin Apo’nun kamuoyuna hitaben “şüpheleri gideren” mektup yazacağını müjdeleyip, manşetten vereceksin.
*
(Hastalığı nedeniyle ayakta duracak hali kalmayan Profesör Fatih Hilmioğlu’nu “kaçma şüphesi”yle bırakmayacaksın. Zavallı kaç yaşına geldi, hastalandı’ya getirip, İmralı’dan villaya çıkarmaya çalışacaksın.)
*
Akıl tutulması hep vardı.
Şimdi artık...
Aklını kaçırma şüphesi var!
Paylaş