Basın’ç odası

“Bunlar PKK’yla masaya oturdu” denirken “külliyen yalan, iftira” diye savunmaya geçen gaztecilerin, şimdi çıkıp pişkin pişkin “gayet normal, ne var bunda” demesine şaşıyorsunuz...

Ve, ha bire mesaj atarak “nasıl oluyor da böyle oluyor, anlamıyorum” diyorsunuz.

Seneler evvel.
Bi gazete patronu.
Zart diye kapıyı açar, gelip yazıişlerine oturur, birinci sayfa toplantısını yönetmeye başlar. Ne var haberlerde? Şunlar var bunlar var filan, sayarlar. O zamanlar dijital teknoloji yok, fotoğraflar dia halinde masada... Rastgele birini alır, şöyle ışığa doğru kaldırır, inceler, “bence enteresan kare, göbekte üç sütun olabilir, sen ne dersin?” diyerek, yanında oturana uzatır. Yandaki alır diayı, bakar, “hakikaten çok güzel, dört sütun bile olabilir” der. Sırayla elden ele gezer, kimi üç sütunun daha oturaklı duracağını söyler, kimi beş sütuna kadar çıkar.

Döner dolaşır...
Gene patrona gelir.
Bi daha bakar, inceler, “doğrusunu isterseniz, manşet bile olabilir, neden biraz daha büyük koymayalım ki?” diyerek, gene yanında oturana uzatır. Yandaki alır diayı, daha bi alıcı gözüyle bakar, “kesinlikle haklısınız, şahane kare, yedi sütun cuk oturur” der. Sırayla elden ele gezer, kimi dokuz sütuna kadar çıkar, kimi daha da uçar, sayfayı komple kapatmayı önerir.

Döner dolaşır...
Gene patrona gelir.
Çöpe atar!
Küfrederek, çıkıp gider.

Yaşanmış hadisedir.
Yalakalık böyle bi şeydir.

Dolayısıyla, eminim bugün yarın açıklık getirirler... Asla “şerefsizsiniz” demedik, yanlış anlaşıldı, “siz şerefsiniz” manasında “şeref sizsiniz” diyerek onore etmek istemiştik. :)
Yazarın Tüm Yazıları