Paylaş
MEŞREBİMİZDE düşene vurmak yoktur.
Zalimden değil, mazlumdan yana olmak, baba mirasımızdır.
Kin gütmeyiz, çetele tutmayız, hesap kesmeyiz.
Yanlış yapmaz mıyız? Ooooo, alasını yaparız.
Ama kastımız olmaz kimseye...
Hal böyle iken, kardeş saydığımız, dost bildiğimiz insanlar, kalemin ucunu azıcık sivrilttik diye, “İçindeki kini yazıya dökenler... Gerçekleri bilmiyormuş gibi yorum yapanlar” cümlesiyle başlarsa söze...
Elmalarla armutları ayırmadan; işini namusuyla yapan bilumum gazeteci tayfasıyla, küfür edip tesis basan güruhu aynı kefeye koyarsa...
İki satır laf etmek, boynumuzun borcu olur.
Sevgili Ahmet Taşpınar;
2003-2004 sezonunda senin başkanlığında 2. Lig’e düşen Altay, o koltukta yine senin oturduğun 2010-2011 sezonunda bu kez 3. Lig’e sürüklendi.
Olabilir... Futbolun doğasında var bunlar. Göztepe örneğinde yaşadığımız gibi bir anda kendini amatör kümeye bulur, üç sene sonra 1. Lig’e çıkarsın.
Amaaaa, 97 yıllık bir kulübe tarihinin en büyük başarısızlığını yaşattıktan sonra kalkıp gazeteciye fatura kesersen, bize de nefsi müdafaa hakkı doğar.
Emekliliği gelmiş futbolculardan takım yapacaksın.
Kurduğun yönetim iki ayda dağılacak.
Getirdiğin antrenör futbolu bırakıp kurbağaları anlatacak.
Federasyon’la ters düşeceksin.
Taraftarla küfürleşeceksin.
Camiayla kavga edeceksin.
Sonrasında, bir yandan, “Bizi günah keçisi seçtiler” diye köpürüp, diğer taraftan medyayı günah keçisi yapacaksın.
Ayıptır, yazıktır, günahtır...
“Özgür”ce yazdığın basın açıklamasında, “Bu gerçekleri herkesin anlaması, aynaya bakıp yüzleşmesi, sorumluluğu duyması ve suçu biraz da kendisinde araması gerekir” demişsin.
Evet Sevgili Taşpınar, aynaya bakıp gerçeklerle yüzleşmen ve suçu biraz da kendinde araman lazım.
Unutma; önemli olan düşmek değil, kalkmasını bilmektir.
Paylaş