Yabancı sermaye turizmde şart

Sahillerimiz inşaat çöplüğüne dönmesin

Taşar dostumuzun bunları duyunca yine küplere binecek, yine perhizini bozacak.

- Bodrum'u hep ikinci bir St. Tropez olarak hayal ettim, bundan asla vazgeçmeyeceğim. Bu bir hayal değil, olmaması için hiçbir neden yok. Bodrum'u dünyaya tanıtabilmek için yıllarca Halikarnas'tan kazandığımın tamamına yakınını harcadım. Dünyanan dört bir tarafından en ünlü gazetecileri, yazarları, yıldızları uçağından yat gezilerine kadar her şeyiyle ağırladım. Yener bey, İkinci Turizm Şûrası'nda 50 milyar doları hedefleyen Sayın Taşar'a bütün kalbimle katılıyorum. Gerçekten Türkiye'nin layık olduğu yer orasıdır, hatta üstüdür. Ne var ki, Turizm Bakanlığı'nın küçültülmesi görüşüne asla katılmıyorum. Tam tersine, Turizm Bakanlığı öncü ve örnek konumuyla çok daha aktif bir şekilde özellikle turizmdeki 2. atılım projesinin altyapısını yapmak zorunda. Altyapı hazırlanmadan başlanırsa turizmde inanılmaz bir kaos ve yapılaşma felaketi yaşarız. Kemer-Antalya master planı Dünya Bankası tarafından yapıldı, sonuç gerçekten muhteşem oldu. Bakanlık yetkilerini mahalli idarelere devredip, çok ciddi denetimde yapmazsa sahillerimiz inşaat çöplüğüne döner. Yabancı sermayenin turizm yatırımların içine girmesi de kesin şart. Mesela İspanya'daki yatırımların yüzde 80'inde Alman, İngiliz sermayesi var. O ülkede bir bomba patladığında İspanyoldan önce Alman ya da İngiliz koşuyor kendi medyasına, ‘‘Aman bu haberi koyma, otellerimiz mahvolmasın’’ diye. Yabancı sermaye ayrıca turizme istikrar da getirir. Adam kurduğu tesisi çantasına koyup gizlice kaçıracak değil ya. Biz elimiz yüreğimizde ‘‘Amerika Saddam'a saldırırsa ne yaparız?’’ diye kara kara düşünüyoruz. Laf aramızda, galiba Bush bize kıyak yaptı, saldırı için turizm sezonunun bitmesini bekliyor. Yener bey, ‘‘Buraları bize Allah verdi, nasıl olsa turist gelir’’ düşünceyle turizm yapılmaz. Asla ve asla yurtdışı tanıtım bütçemizi 500 milyon doların altına düşürmememiz lazım.


İngiliz sarhoş olur, Alman içer, Türk bakar


- Yabancı müşteri kendi eğlencesine bakar, etraf onu hiç ilgilendirmez. Alman çok içer, İngiliz çabuk sarhoş olur. Yerli müşteri ise etrafına bakar, kendini tam anlamıyla eğlenceye veremez. Türkler sarhoş olmaz, sarhoş eder. Rahmetli Zeki Müren'in evi diskoteğimizin tam karşısındaydı, yeni bir albüm çıkarmadan önce buraya gelip yüksek sesle dinlerdi. Şarkıları geceleri çaldırıp diskodaki insanların tepkilerini alırdı. Bir gün bana ‘‘Yahu buraya gelince kuzu gibi edebimle oturuyorum, ne var ulan sende?’’ dedi. Önümüzdeki eylülde onun adına yakışır büyük bir gece yapacağım.


7 milyon dolarlık disko


Halikarnas 3 dönüm üzerine kurulu, 5 bin kişi kapasitesi ve kendine özel tarzıyla dünyanın ilkleri arasında. Kadrolu 25 kişilik animasyon, dans grubuyla her gece sürekli şov yapan dünyada başka disko yok. Yeni aldığımız 25 watt gücündeki Argon lazer dünyanın en güçlü ışık cihazı. Bim dediğimiz kırılmadan tek ışık olarak 25 mil gidiyor, mesela Kos'u geçiyor. Halikarnas'ı yeniden yapmaya kalksanız 7 milyon dolardan aşağı çıkmaz.


İNGİLİZ GELİN JANINE’İNSÖZLERİNEKULAK VERİN


Müzik yasağı Bodrum’u mahvetti


1976 doğumlu Janine, bilgisayar mühendisi babası 1989'da Bodrum'a yerleşmeye karar vermiş. Emekli emniyet müdürü ve savaş pilotu kayınpederini de alıp hep birlikte Gümbet'e gelmişler. Yıllar sonra genç hemşerileri gürültü kirliliği yapmaya başlayınca Turgut Reis'e göçmüşler. Turizm eğitimli eski tur operatörü Janine geline kulak verelim.

Türkiye'nin 5 yıldız standartı dünya standartlarıyla aynı değil. 5 yıldızlı tesis bekleyen turist buraya geldiğinde şok oluyor, ülkesine döndüğünde tazminat davası açıyor.

Çalışmak için dışardan gelen erkek gözünden belli oluyor. Bunların kadınlara karşı öyle rahatsız edici bakışları var ki. Gümbet'te tatil yapan İngiliz aileler 16-18 yaşından küçük kızlarını geceleri sokağa çıkarmıyor. Gözle, elle tacizler nedense bu yıl maalesef çok çoğaldı. Sokaklarda yeterli polis kontrolu olmadığından çok şikayet ediliyor.

Karakola başvuran yabancılara genellikle yakın ilgi gösterilmediğini kendimden de biliyorum.

Mısır'da turist otobüsü tarandı, turistler öldürüldü ama, Türkiye'de kasten oldürülen yabancı turist yok. Buna rağmen Londra'da sokakta birine ‘‘Mısır mı daha tehlikeli, Türkiye mi diye?’’sorsanız, Türkiye der. Çünkü Mısır o olaydan sonra bütün dünyada müthiş bir kampanya yaptı, birkaç ayda imajını değiştirdi. Türkiye ise hiç hakkı olmadığı halde hep geçmişte yaşanan kötü olaylarla hatırlanıyor. Buna bir İngiliz olarak ben bile isyan ediyorum.

Bodrum'u bütün dünyaya tanıtan plajları değil, kendine özgü gece eğlence hayatı oldu. O meşhur müzik yasaklı günlerden sonra bu imaj düştü, şimdi neredeyse yok olacak. O yasaklı günleri yaşayan turistler ülkelerine dönünce açtıkları tazmint davalarını kazandı, acentalar mahvoldu.
Yazarın Tüm Yazıları