ABD'nin Ankara Büyükelçisi, Tennessee 1943 doğumlu çiftçi çocuğu Robert Pearson'ı Amerikan malı Harley Davidson'una bindirinceye kadar göbeğim çatladı.
‘‘Yener bey, ekonomik krizden geçen bir ülkede Amerika'nın büyükelçisi hava atıyor derler’’ diyor, başka bir şey demiyor. Basın Ataşesi Jess Baily de kendine özgü gülücükleriyle çaktırmadan patronunu destekliyor. Güleryüzlü sefire Margaret hanımın benden yana olduğu gözlerinden belli ama, diplomasi gereği sesini çıkarmıyor. Gel çık işin içinden. Dışişlerinde başmüşteşar düzeyinde kıdemli bir kariyer memurunun kendi parasıyla aldığı motosikletine binmesine kim ne diyebilir? Pearson'ın ‘‘Tamam’’ demesine sonradan bin pişman olacağımı bilmiyordum. Siz siz olun Ankara'nın kulak düşüren ayazında Harley sefası yapmayın. Neyse ki birazdan şöminenin karşısına geçip sıcak çaylarımızı içeceğiz, Hürriyet'in Ankara Büyükelçisi sevgili Sedat Ergin'in kulaklarını çınlatarak.
Burası, ABD'nin Ankara Büyükelçisi'nin İran Caddesi'nin köşesindeki yarım yüzyıllık ikametgáhı. Pearsonlar, kale gibi korunan bu evi bütünüyle ilk kez Hürriyet'e açtılar, odalardan salonlara, mutfağa kadar. İkametgáhın tepeden tırnağa ne denli bir koruma altında olduğunu söylemeye zaten gerek yok. Dubleks dev villanın giriş katında konuk kabul odaları, büyük yemek salonu ve büyükelçinin çalışma bölümleri var. Duvarları süsleyen bütün eserler Amerikalı ünlü sanatçılara ait. Amerikan sanatını tanıtma programı çerçevesinde ABD'nin bütün dış temsilciliklerinde olduğu gibi
Ankara'da da üç aylığına sergileniyor. Haydi hep birlikte oturalım Beyaz Saray'dakinin benzeri şömineli büyük salonun rahat koltuklarına. Bakalım neler diyor, neler düşünüyor ‘‘Süper Güç’’ün Ankara temsilcisi bizim hakkımızda.
Çiftçi çocuğu
Robert Pearson sanayide dünya devi olan bir ülkede tarımla uğraşan bir ailenin çocuğu.
- Ben 6 erkek çocuklu büyük bir çiftçi ailesinden geliyorum, eşim Margaret de öyle. Doğup büyüdüğüm Memphis yakınlarındaki küçük kasabada uzun yıllar kendi adımla değil, babamın oğlu olarak anıldım. Dedelerimiz 1830'da İngiltere'den Tennessee'ye göç etmiş, aralıksız 6 kuşaktır tarımla uğraşıyoruz. 500 hektarlık çiftliğimizde özellikle pamuk ve soya üretimi yapılıyor, ayrıca büyükbaş hayvanlar da besleniyor. Soya tüketimi Amerika'da çok popüler değil, ben de yemiyorum ama, çiftliğimizden büyük ihracat yapıyoruz. Toprağa, doğaya aşık bir çocuk olarak traktörün direksiyonuna çıktığımda 12 yaşındaydım. Aslında ben o yıllarda hep evin dışındaki işleri tercih ettim. Diplomatlığı da aile içindeki ilişkilerim nedeniyle seçtiğimi düşünüyorum. 2 numaralı kardeş olarak hep ağabeyimle benden küçük kardeşlerimin arasında sıkışıp kaldım. İki tarafı da tutmayarak onlar arasındaki doğal gerilimleri yok etmeye, aralarını yapmaya çalıştım. Sonunda çok iyi bir müzakere ustası olduğumu keşfettim. 1968'de Virginia Üniversitesi Hukuk Fakültesini'ni bitirdikten sonra diplomasiye geçtim ve işte bugün burada sizinleyim.
Harley Davidson tutkunu
Harley Davidson merakı denizci olarak askerliğimi yaptığım Japonya'da başladı. Kendime ait ilk Harley'imi beş yıl önce aldım, şimdi burada. Klasik ‘‘Springer Softaile’’, Harley'in en eski dizaynı, 13500 cc gücünde. Kadranda 140 yazıyor, ama ben Fransa'dayken otobanda en fazla 120 mil yaptım. Türkiye'de ise fırsat bulduğumda dağlık boş arazide kullanıyorum.
Reenkarnasyona inanmıyorum, keşke ikinci bir şansım olsaydı. Eğer öyle bir şansım olsaydı büyük bir yarış teknesi alıp denizlere açılırdım.
Dünyada ünlü hard rock topluluğu ZZ Top'un koyu bir hayranıyım. Türkiye'de ise Melih Kibar'ın ‘‘Yadigár’’ adlı albümünü çok severek dinliyorum.
Çinceyi filmlerini izleyecek kadar biliyordum ama, şimdi biraz unutur gibi oldum. Bir Amerikalı için Türkçeyi öğrenmek Çinceye göre çok daha kolay. Haftada 6 saat bir profesörden Türkçe dersi alıyorum. Geldiğimde ilk öğrendiğim Türkçe kelimeler ‘‘merhaba, teşekkür ederim, nasılsınız’’ oldu.
Babam 1990'da vefatından önce bana çakısını hediye etmişti. Sedef işlemeli o çakıyı uğur olarak hep yanımda taşırım, sadece uçak yolculuklarında valizime koyarım. Onunla babamın gücünü kendimde hissediyorum sanki.
Turkey deyince bizim aklımıza hindi gelmiyor
Bence ‘‘Made in Türkiye’’ adı doğru değil, ‘‘Made in Turkey’’ dünya çapında tanınan bir marka. Bunca yıldır herkesin bildiği bir adı neden değiştireceksiniz? Bilin ki Turkey denince Amerikalının aklına hindi gelmiyor, Mısır deyince ‘‘corn’’ gelmediği gibi.
Limanlarınız çok pahalı bu yüzden turist gelmiyor
Türkiye'ye Amerika'dan daha çok turist gelmesi için sürekli çalışıyorum, 11 Eylül'den sonra acılara boğulan insanlarımıza yeniden seyahat etme alışkanlıklarını kazandırmamız lazım. Kruvaziye turizmi yapan şirketlere de mektup yazarak rotalarını Türkiye'ye uğrayacak şekilde düzenlemelerini talep ettim. Ancak bu firmalar Türk limanlarının dünyadaki benzerlerine göre çok pahalı olduğunu söylüyor. Öyle sanıyorum ki bu üzerinde durulması gereken önemli bir konu. Limanları bilemem ama, bence Türkiye kültür turizminden yiyeceklerine kadar pahalı bir ülke değil.
Çin turizmi Avrupa'ya Türkiye'den açılacak
Türkiye, Çin turizminin Avrupa'ya açılmasında çok ideal bir ülke. Zaten iki ülke arasında İpek Yolu'ndan dolayı tarihsel bir bağlantı da var. Pekin'de görev yaparken okuduğum bütün tarih kitaplarında Çinlilerin atlarını eğitenlerin Türkler olduğu yazıyordu. Ayrıca tarih boyunca aranızda dil anlamında da yakınlık olmuş.
Tiger Woods niye Türkiye'ye gelmesin
-Amerikalı golfseverlerin Türkiye'ye gelmesi için çalışmalar yapıyorum. Mesela Belek'te çok güzel bir şampiyona düzenlenebilir, Tiger Woods dahil bütün ünlü golf ustaları da pekala gelirler, yeter ki bir cazibe unsuru bulsunlar. Golfte en az oyun kadar arkadaşlık, dostluk da önemlidir. Golf oynarken sıkıntıya düşmeyi, zor durumda kalmayı, hatta bazen de utanmayı göze alacaksınız. İşte bütün bunlar insanın kendisine olan güvenini artırıyor.
Türkiye'de çok usta golfçüler var
Bay büyükelçi öyle bir golf tutkunu ki, bildiğiniz gibi değil.
- Türkiye bence dünyanın en önemli golf cennetlerinden biri olabilir. Bunu bilerek söylüyorum, çünkü Türkiye'deki bütün golf sahalarında oynadım, oynuyorum. Ayrıca çok usta Türk golfçüleri de var, mesela Mustafa Koç. Bu arada İstanbul Klassis'te yapılan bir yarışmada 3'ncülüğüm var, Yener bey. Antalya'da temmuz ve ağustos dışında her ay çok rahat golf oynanabilir, İstanbul'da ise aralık dışında. Ne var ki, sadece golf sahasının çok güzel olması yetmiyor, yollarından öteki tesislerine kadar bütün altyapının da güzelleştirilmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra özellikle Amerika'ya yönelik çok güzel bir pazarlama yapmak lazım.
Bir arkadaşımı ölümden Türk diplomatı kurtardı
Yeni Delhi'den yeni dönen Hindistan büyükelçimiz Yusuf Buluç meğer neler yapmış, neler.
- 20 yıl kadar önce bir Amerikalı meslektaşımın hayatını bir Türk diplomatı kurtardığı için Türkleri o günden beri hep güzellikler içinde hatırlarım. Adını vermek istemediğim bir ülkedeki büyükelçiliğimiz silahlı saldırıya uğradı, 2 Amerikalı öldürüldü. Bir hanım diplomat arkadaşımı o saldırı sırasında elçilik binasından kaçırmayı başardı. Onu caddeden alıp canını kurtaran kişi Türk diplomatı Yusuf Buluç'tur. Yusuf, onu caddeden alıp kendi evine ailesinin yanına götürüyor. Buluçlar üç gün boyunca arkadaşımıza kendi kardeşleri gibi baktılar; her şey düzeldikten sonra da büyükelçiliğimize getirdiler. Bu olay hafızamda Türk insanının güzelliği hakkında silinmez bir anı olarak hep yaşayacak.
Başkan Bush Türkiye’nin önemini biliyor
- Başkan Bush'a Bülent Ecevit'in ziyaretinden önce Türkiye hakkında ayrıntılı bir brifing verdim. Başbaşa yaptığımız bu görüşmede Türkiye'nin terörizme karşı açılan savaşa verdiği inanılmaz desteği, hükümetin ekonomik reformlar konusunda harcadığı büyük çabaları anlattım. Uzun yıllardır Amerika'nın dostu ve müttefiği olan Türkiye ile ticari ilişkilerimizin artması gerektiğini vurguladım Başkan Bush, bana aynen şunları öyledi: ‘‘Anlattığın bütün konularda kesinlikle seninle aynı fikirdeyim. Türkiye'nin ne kadar büyük bir dost ülke olduğunu çok iyi biliyorum, onlara ihtiyacımız var.’’