Türk sinemasının efsane yönetmeni Metin Erksan, 1964 yılında Berlin Film Festivali’nde ‘Altın Ayı’ ödülüne layık görülen ‘Susuz Yaz’ filminden para kazanamadığını söyledi.
Erksan, arkadaşımız Yener Süsoy’a TİP’ten bağımsız aday olmasını hayatının en büyük hatası olduğunu söyledi.
- Susuz Yaz’dan önce Türkiye Sinema İşçileri Sendikası’nı kurdum ve genel başkanı seçildim. Bunun için işveren kimliğimi bırakıp görkemli yazıhanemi kapattım. Şirketi bırakmam, hayatımın en büyük yanlışlarından biri oldu. Bu uğurda yüzde 50’sine ortak olduğum Susuz Yaz’ın akıl almaz büyüklükteki liraları uçtu gitti. Ulusal kazanç öyle büyük paraydı ki, şu anda ne söylesem az olur. Uluslararası kazancı da çarçur edildi, mesela Warner Bross. Filmin dünya dağıtımı için 3 milyon dolar avans teklif etti. Elimde o tarihte yasal yetki yoktu, yıllar sonra mahkemelerde kazandım ama, paralar uçup gitti. Murat Köseoğlu bana ‘Bütün idealim İstanbul’un Fethi’ni bir kez daha çekmek ama, bunu yalnız sen yapabilirsin. Sana yaptırmam, çünkü sendikayı kurup Türk sinemasını yok ettin’ derdi.
Türklüğüme bağlıyım kimseye de kin duymam
- Başkaları şu ırktan, bu ırktan olduğunu söylerken, ben de ‘Türk ırkındanım’ demeyeyim yani? Ben hiçbir millete karşı öfke, kin, nefret duymuyorum. Kuranı Kerim’in Bakara suresinde ‘Üç peygamberi de, üç kitabı da biz gönderdik’ diyor. Bugüne kadar bir kere olsun Papa’nın ya da patrik Bartalameos’un ağzından bunu duymadım. Neden ‘Müslümanların kitabı, bizim peygamberlerimizi, kitabımızı tasdikle başlıyor’ demediler. Daha ne olabilir ki? Bilimsel bilgilerim, tarih ve ulusal bilincim kapsamında milliyetçiyim, hatta Türkçüyüm. Hiçbir ideolojiye bağlanmadan, düşünce ve yaratma özgürlüğümden hiç ödün vermeden, ulusuma, ülkeme, devletime bağlı kaldım.
TİP’ten aday olmam hayatımın hatasıydı
- Hayatıma büyük etki yapan, iki büyük bilgin vardır, Karl Marx ve Freud. 1965’te genel seçimlerin siyasal konjonktürünün etkisiyle Türkiye İşçi Partisi’ne (TİP) oy kazandırmak için bağımsız aday oldum. Hiçbir zaman hiçbir partiye kayıtlı olmadım, TİP’e de aynı şekilde. Hayatımın en büyük hatalarından biri de TİP İstanbul bağımsız milletvekili adayı olmakmış. TİP, isteseydi Türkiye’deki etnik parçalanmayı durdurabilir, solculukla etnik ayrımcılığın iç içe gelmesini önleyebilirdi.