1970'lerden beri sirk organizasyonlarıyla iç içe olan ve ‘‘Sirklerin Prensi’’ diye anılan Mahmut Kavran, arkadaşımız Yener Süsoy'a gazinoculuk dönemindeki anılarını anlattı.
Babası Osman Kavran'ın Türkan Şoray'la Orhan Gencebay'ı sahneye çıkarmak için çok uğraştığını, ancak başaramadığını söyleyen oğul Kavran, sirk kavramının ‘‘tüm dünyada çok ciddi bir anlamı olduğunu’’ belirtti. Mahmut Kavran, ‘‘Burayı sirke çevirdiniz sözüne çok bozulurum’’ dedi.
Ajda, bizim için her zaman en pahalı oldu
1976'larda Emel Sayın 10 bin lira alıyordu, Ajda Pekkan ise 12.500 lira. Ajda Pekkan aslında her zaman pahalı sanatçı olmuştur bizim için.
Belgin Doruk sahneye ancak bir gece çıkabildi, o da kulis müdürünün zorla itmesiyle. Programdan saatlerce öncesinden yatıştırıcı ilaçlar almış, içkiler içmiş ama yine de heyecanını yenemedi. Sahnede tek adım bile atamadan bir iki şarkı söylemeye çalıştı, bocaladı ve kaçtı. Kendisine ödediğimiz para 2.500 liraydı.
Babam çok yakın aile dostları olan Türkan Şoray ve Orhan Gencebay'ı sahneye çıkarmak için yıllarca didindi. 1986'da onlarla yaptığı bir görüşmeden sonra beni çağırıp ‘‘Oğlum benden sana vasiyet sakın bunlarla uğraşma, ikisi de sahneye çıkamaz’’ dedi.
Bülent Ersoy, 1982'de cinsiyet değiştirdikten sonra ilk kez bizde çıkacaktı, büyük hazırlıklar yaptık. Tam o sırada nereden geldiği belli olmayan sahne yasağı ortaya çıktı. Meseleyi anlamak için aklınıza gelecek her makamdaki devlet yetkilisiyle konuştuk ama, hiçbir sonuç alamadık. Nedeni hálá bilinmeyen bu yasağı protesto etmek için Lunapark Gazinosu'nu 3 sene açmadık. Bülent Ersoy'a o program için 100 milyon avans vermiştik, sonra bizde çıkması 1988'de nasip oldu.
1981'de Bebek Aşiyan Gazinosu'nda en ciddi parayı kazandığım solist Nükhet Duru'dur, alt kadrosunda Ahu Tuğba gibi isimler de vardı.
İşine son verdiğimiz iki sanatçıdan birisi Sezen Aksu, öteki Melike Demirağ'dı. Aksu'nun nedenini hatırlamıyorum, ama Demirağ'ın nedeni tarzının içkili gazinoya uymamasıydı.
Lunaparkların solisti çarpışan otomobiller
- Yener ağabey, gazinonun solisti Emel Sayın ise, lunaparkın solisti her zaman ‘‘çarpışan otomobil’’dir. Bu elektrikli otomobilleri İtalya'dan alıyoruz. Buna binen çarpacağı yeri iyi bilecek, ustası olarak ipucu vereyim, karşındaki arabanın arka yanına vuracaksın ki çok dönsün. Çarpışanların süresi 3 dakikadır, laf aramızda bayram gibi özel günlerde sırada bekleyen müşterilere saygımızdan bu süre biraz kısalabiliyor. Kamikaze, Enterprise gibi takımlarda bu süre 1,5 dakikadır. Bunlarda süreyi uzatırsanız sağlık problemleri olabilir. Atlı karınca ve dönme dolap ise dünyanın her yerinde birer eğlence parkı sembolüdür. Bizim lunaparkın yüzde 90'ı ithal ama, bugün Türkiye'de de mükemmel takımlar yapılıyor. Allah'a şükür bugüne kadar başımıza bir kaza gelmedi, yıllar önce Aksaray'dakinde bir olay olmuştu, onda da bizim suçumuz yoktu. Emniyet için müşterilere düşen görevler de önemli, mutlaka emniyet kemerini takacak ve ayağa kalkmayacak. Bunun için arkadaşlarımız sürekli denetim yapar, gerekirse makineyi durdurur.
ZEKİ MÜREN'İN BİLİNMEYENLERİ
Nefret ettiği şarkı
Kimseler bilmez, Zeki Müren'in sahnede söylemediği tek şarkı ‘‘Kemancı’’dır. Ahmet Özhan'a, bu şarkıyı söylediği için çok kızardı; ‘‘Bu şarkıyı bir erkek söylemez’’ derdi. Ünlü şarkıcı Dalida'yla buluşmak için birlikte çıktığımız Paris gezisinde Zeki beyi daha da yakından tanıma fırsatı buldum. Çok kibar, kime nasıl hitap edeceğini, kime bulaşacağını çok iyi bilen bir beyefendiydi.
Soyunma odasına duş
- Lunapark Gazinosu'nun soyunma odasına duş konulması da ilk olarak Zeki beyle başladı. Bu arada gazinonun kulisi daha bir disiplinli oldu, çünkü kulisine çok hakim bir sanatçıydı. Onun söyleyeceği şarkıları alt kadrodaki hiçbir sanatçı okuyamazdı.
Anormal disiplinli
- Anormal dakikti, saat 23.00'te sahneye çıkacaksa tam o dakika sahne alırdı. Kendisinden öncekiler yüzünden 5 dakika gecikme olsa bile kıyameti koparırdı. Tepkisini dile getirmek için 2 şarkı eksik okurdu, aksamaya neden olanları hemen odasına çağırıp konuşurdu. Mesela Ajda Pekkan ve Nükhet Duru ile bu konuda birkaç kere özel konuşma yaptığını hatırlıyorum.
Burayı sirke çevirdiniz sözüne çok bozulurum
- Aslında ben lunaparkın içine doğdum, o benim hayatımın ayrılmaz bir parçasıdır. Orada çocukların gülmelerini görmek, sevinç çığlıklarını işitmek, bunları anne babalarıyla paylaşmalarını izlemek bu mesleği çok keyifli hale getiriyor. Lunapark ve sirk insanları eğlendirerek eğitir, mesele atlıkarınca için bilet sırasına giren çocuk, başkasının hakkına saygı duymayı öğrenir. Sirkte akrobatları izlerken takım ruhunu, dayanışmayı görür. Bazıları olumsuzluk anlamında ‘‘Burayı sirke çevirdiniz’’ der, ben çok bozulurum. Sirk, dünyada milyonlarca insanı eğlendiren, eğlendirirken öğreten, bireysel yeteneklerin ve takım ruhunun sergilendiği bir gösteridir.