Dünyadaki tek Zonaro uzmanı Erol Makzume, ünlü ressamın gizli yanlarını Hürriyet'e anlattı. Erol Makzume, arkadaşımız Yener Süsoy'a saray envanterlerinde birçok sanatçının tablosunun kayıtlı olduğunu, ciddi bir arama yapılsa daha başka eserlerin de bulunabileceğini söyledi.
Zonaro'nun Dolmabahçe Sarayı'nda 19, Beylerbeyi Sarayı'nda 1 ve Yıldız Şale Köşkü'nde ise 2 tablosu bulunuyor. Dolmabahçe Sarayı envanterindeki eserlerinin bazıları nedense yıllardır depolarda bekliyor. Sarayda araştırma yaparken bana Zonaro tablolarının sayısının 21 olduğu söylendi ama sonradan 1 tane daha bulundu. Depolar aransa belki daha başka tabloları da gün ışığına çıkacak. Ayrıca Topkapı Sarayı'ndaki Zonaro tablolarının tamamı sergilenmiyor; mesela ‘‘İzzet Holo Paşa’’ portresi ortada yok. Sergilenenler de kordonlarla çevrili, ziyaretçiler neredeyse dürbünle bakıyor. Bu arada Zonaro'nun hatıralarında yer alan ünlü Fransız ressam Jean-Leon Gerome'un paha biçilmez ‘‘Zeybekler’’ tablosu kayıp. Gerome tabloları bugün 2 milyon dolara satılıyor, biz ise sanki çürümeye terk etmişiz. Topkapı'da Zonaro'nun bir tabağının da olduğunu biliyoruz, hálá bize gösteremediler. Depremden sonra hepsinin sandıklara konup depolara gönderildiği söylendi.
Nergislik Yaylası’nda tenis kortu bile vardı
Çocukluk günlerimin İskenderun'u çok kozmopolitti, Amerikalılar, İtalyanlar, Fransızlar vardı. Şirketimizle çalışan gemiler İskenderun'a geldiklerine kaptanlarını evimize yemeğe davet ederdik. Onlar da gemilerinde bizim için müzikli, smokinli davetler verirdi. Soğukoluk'un yanı sıra Nergislik Yaylası da yabancı sosyetenin merkeziydi. O tarihte dağda tenis kortu vardı, şimdi aynı yerde kebap salonu açıldı.
Beyrut Amerikan Üniversitesi'nin kimya bölümünü bitirdikten sonra İngiltere'de kimya mühendisi oldum ve iş idaresi mastırı yaptım. Emil dedem 1923'te deniz nakliyatı ve acentelik şirketini kurmuş, Cumhuriyetimizle yaşıtız yani. Dünya çapında iki ünlü konteyner taşımacılığı firmasının yanı sıra Akdeniz'de hizmet veren önemli şirketlerin de Türkiye temsilcisiyiz. Ayrıca sahip olduğumuz TIR'larla özellikle yurtiçinde kara taşımacılığı yapıyoruz. Türkiye'nin ilk özel ticari limanı olan Gemlik Gemport'u ilk işleten de biziz.
Gelecek yıl Zonaro'nun 150. doğum yılı İtalya ve Türkiye'de kutlanacak. İtalya'da açılacak sergilere Türkiye'deki Zonaro koleksiyonerleri de davet edilecek.
SARAY RESSAMI’NIN HATIRA DEFTERİNDEN
Bir cuma günü Galata Köprüsü'nde yürürken Ertuğrul Süvari Alayı ile karşılaştım ve çok etkilendim. Köprünün inanılmaz manzarası ve beyaz atlara olan hayranlığım beni ‘‘Ertuğrul Süvari Alayı’’ tablosunu yapmaya zorladı. Bunun için her cuma köprüye gidip portrelerinden üniformalarındaki düğme sayısına kadar etütler yaptım. Sonunda komutanlar beni görünce selam verip gülümsemeye başladı.
Abdülhamid halife olduğu için kendi tablosunun yapılmasına önceleri izin vermedi, ama sonra kendisini ikna edip 3 defa bana poz vermesini sağladım. Bu arada kızı Refia Sultan ile küçük oğlu Abdürrahim Efendi’nin de portrelerini yapmamı istedi. Şehzadenin portresini yaparken çok zorlandım, çünkü resmini yaptığım tuvale kendisi de resim yapmak istiyordu. Sonunda aynı portresinden 2 tane yapıp birini Harem dairesine, ötekini de Abdülhamid'in çalışma odasına teslim ettim.
Mart 1909'da Enver (Paşa) Bey’in portresini tamamladıktan sonra Mahmut Şevket Paşa'nın tablosunu yapmaya başladım. Her sabah erkenden Saraydaki bakanlık odasına gidip onu uyanmasını bekledim. Her seansta bana 40 dakika poz veriyordu, bu süre içinde onayına sunulan idam cezası kararlarını asla imzalamıyordu.
Abdülhamid'in sürgüne gönderilmesinden sonra huzurum kaçtı, aylardır maaş alamıyordum. İttihad ve Terakki'nin benden ressam olarak faydalanacağını düşünüyordum, bunu bana Enver Bey söylemişti. Enver Bey Berlin'e askeri ataşe olarak gidince bu ümidim de kayboldu. Sanatımın koruyucusu Sultan sürgündeydi, ben moral çöküntüsü içindeydim.
İstanbul'dan 20 Mart 1910 günü trenle ayrılırken, 6 ton ağırlığındaki eşyalarım 46 sandık içinde gemiye yüklendi. Mallarımı bir gün önce 150 lira prim ödeyerek sigorta ettirmiştim.
Churchill, eşiyle birlikte Zonaro'yu ziyaret etmiş
- Zonaro, ünlü romancı Edmondo De Amicis'in İstanbul'u anlatan kitabının etkisiyle 1891 yılında bir gemiyle İstanbul'a geliyor. Rus Büyükelçisi Nelidov'un ‘‘Ertuğrul Süvari Alayı’’ tablosunu Padişah Abdülhamit'e göstermesi hayatının dönüm noktası oluyor. Amatör bir ressam olan Abdülhamid, onu 1896'da ‘‘Ressam-ı Hazret-i Şehriyari’’ unvanıyla saray ressamlığına getiriyor. 40 altın lira maaşı var, boya, çerçeve gibi masraflar da ayrıca ödeniyor. 1906'da Churchill'in eşiyle birlikte onu evinde ziyaret ettiğini ziyaretçi defterinden anlıyoruz. Abdülhamid'in sürgüne gönderilmesinin ardından tahta geçen Sultan Reşad'ın emriyle Akaretler'deki evini boşaltması isteniyor. Zonaro, evin Abdülhamid'in armağanı olduğunu söylemesine rağmen elinde resmi tapu olmadığı için saray ona inanmıyor. Derken 1909'da Jön Türkler hareketiyle sarayla ilişkisi kesiliyor ve böylece 19 yıllık İstanbul serüveni sona eriyor. Üzgün ve yıkık bir şekilde İtalya'ya dönen ünlü ressam, 1929'da öldüğü güne kadar San Remo'da yaşıyor ve bir daha İstanbul'u asla ziyaret etmiyor.