Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Yener Süsoy'a ‘‘makam açlığı’’ çeken memurlardan illallah dediğini söyledi. Bakan Çiçek, AKP'ye oy verdiğini söyleyip evine hemen elektrik bağlanmasını isteyenlerin bile olduğunu belirtti. Çiçek, hükümet ve partinin bu taleplerden ‘‘bunaldığını’’ söyledi.
Taş fırın erkeği değilim mutfaktan çok iyi anlarım
Mutfaktan çok iyi anlarım, Orta Anadolu'nun bütün yemeklerini ağzınıza layık gayet güzel yaparım. Eşim de birçok yemeğin yapılışını benden öğrenmiştir.
Beni dışardan gören çok ceberrut biri sanır, halbuki çok demokratımdır, taş fırın erkeği değilim. İlkokul öğretmeni olan eşim Gülten, kendi isteğiyle başını kapatmıştır ama, hiçbir zaman baş örtüsüyle derse girmemiştir. Büyük kızımız İclal Bilkent Üniversitesi Kamu Yönetimi son sınıf öğrencisi, kardeşi Şeyma da yine aynı üniversitede hazırlık okuyor, ikisinin de başları açıktır. Gördüğünüz gibi bizim evde devletin istediği de var, milletin istediği de; aralarında bir kavga da yok. 1977 doğumlu oğlumuz Çağrı, Doğu Akdeniz Üniversitesi Uluslararası İlişkiler mezunu, TBMM Dış İlişkiler Bölümü'nde çalışıyor.
Sık sık arkadaşlarımla bir araya gelip hem geyik yaparız, hem de çekişmeli tavla oynarız.
Sesimin güzel olduğunu söyledikleri için hep bir şeyler mırıldanırım. Herhangi bir müzik aleti çalmasını bilmem ama, çok iyi çene çalarım.
Bize oy verdiğini söyleyip elektrik talep eden var
- Yener bey, şu anda hiçbir dönemde olmadığı kadar büyük bir memur tasallutuna muhatap oluyoruz. Her önüne gelen bize oy verdiğini söyleyip genel müdürlük, müsteşarlık istiyor. Bu benim görev aldığım 5. hükümet, bugüne kadar hiçbir böylesine makam iştahlısı bir memur tasallutuna uğrayan bir iktidar görmedim. Parti görevlileri, milletvekilleri, bakanlar olarak bütün AKP bu taleplerden bunaldı. Daha dün bir vatandaş geldi, evine elektrik bağlatacakmış, bunun için tapu istemişler. Tapuyu evde unuttuğunu söyleyince, normal olarak gidip alması istenmiş. Adam evinden tapuyu getireceğine bakanlığa gelip benden elektriğini bağlatmamı istiyor. Son zamanlarda halkla bütünleşme diye yeni bir halk dalkavukluğu başladı ya. Sanıyoruz ki, kapıları açtığımızda bize doğru işler söylenecek. Adam dolmuşa binip Dikmen'deki evinden tapusunu getireceğine, bana oy verdiğini söyleyip elektrik idaresine telefon etmemi istiyor. Açıkça söylüyorum ki, bu verilen oyun istismarıdır. Kati surette bu ve benzeri işlere itibar etmeyeceğimizi söylediğimiz için ‘‘Bu hükümette de iş yok’’ diye yaygara kopmaya başlandı.
Irak’a girmeyin diyenlerin bu coğrafyada ne işi var
Cemil Çiçek, bir bakarsınız çevresindekileri gülmekten kırıp geçirir, bir bakarsınız...
- Bize Kuzey Irak'a girmeyin diyenlerin bu coğrafyada ne işi var? Bizim orada bir emperyalist bir niyetimiz yok. Kaldı ki, bizim orada zaten belli bir mevcudumuz var, inşallah yenisine de lüzum kalmaz. Girmeye karar verdiğimizde de Almanın, Fransızın, ötekinin berikinin hiçbir anlamı olmaz. 100 Amerikan askeri öldü diye kıyamet kopuyor, ben oradaki boşluktan ötürü 30 bin vatan evladımı kaybettim. Benim avazım çıktığı kadar bağırmam lazım arkadaş. Bir daha bu rezilliği yaşamak istemiyorum, benim insanımın kanı bu kadar ucuz değil. Ayrıca Saddam bir Frankeştayn ise onu Türkiye yaratmadı. Teknolojiyi de, silahı da, mühimmatı da, bilgiyi veren de onlar; kışkırtıp İran'a karşı saldırtan da yine onlar. Ben senin 50 yılık dostunum, hem de bu dostluğumu her türlü şartta ispat etmişim. Kore'de benim şehitlerim var, Anadolu'nun garip insanı dünyanın öbür ucundaki Pusan'da şehit yatıyor. Hangi ülke bu kadar kanıyla, canıyla dostluğunu ispat etmiş? 50 yıllık dostunu iki tane aşiret reisine tercih etmemen lazım. Kaldı ki onların da hamisi benim, onlar da benim kardeşlerim. Osmanlı coğrafyasında beraber olmuşuz, hep beraber Osmanlı'nın tebaasıyız. Bu görüşlerimize inandırıcı cevaplar alamadığımız için parlamentodan tezkereye hayır oyu çıktı. Barış yolunu sonuna kadar denemek için Abdullah bey başbakanken Almanya ve Fransa liderlerine birlikte Bağdat'a gidip görevden ayrılması için Saddam'la görüşme yapmayı teklif etti ama, bir cevap gelmedi.
Milli Görüşçü hiç olmadım
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in siyasi geçmişinde Milli Selamet Partisi, Anavatan Partisi ve Fazilet Partisi var. Bu partiler birbirinden çok mu farklı dersiniz?
- AKP bir kitle partisidir, çünkü bu partide çok değişik siyasi yelpazeden gelmiş olan arkadaşlar var. Fazilet kitle partisi olacağım dedi ama, olamadı. ANAP da dört tabanlı bir kitle partisiydi, MSP ise kendisini Milli Görüş hareketi olarak kabul ettiği için sadece kendisi gibi düşünenlerle yürüdü. Ben MSP'de geçen 1,5 yılda da hiç Milli Görüşçü olmadım; sorunlara hala Özal mentalitesiyle bakıyorum. MSP bir taraftan belli söylemlerini söylüyor, öte yandan da iktidar ortağı olmasına rağmen muhalefet mantığı içinde devamlı talepleri oluyordu. Mesela Milli Gazete ‘‘Ayasofya açılsın’’ diye manşet atıyor, Vakıflar koalisyon ortağı olarak MSP'ye bağlı, açılsın diyorsan aç o zaman. Tayyip beyle Erbakan arasında ise çok büyük farklar var, en başta Tayyip bey Türkiye şartlarında olabildiğince gerçekçi bir lider. Bunu kendisine şirin gözükmek için iltifat olsun diye söylemiyorum. Ben onu ayağı yere basan bir politikacı olarak görüyorum, gerçek bu.