‘Adı ve soyadı: Atilla Koç. Doğum yeri ve yılı: Aydın-Köşk, 7 Nisan 1946. Numarası: 715. İzmir Özel Türk Koleji 1964 mezunu. Başarı ortalaması: 9 (pekiyi). Hoş bir arkadaştır. Edebiyata çok meraklıdır.Dini inançları çok kuvvetlidir. Edebiyata olan merakı, bu duygularını biraz hafifletmiştir. Metafizikle, müspet ilimlerle uğraşır.(!) Yanında oturan Jozef anarşist bir oğlandır ki, Atilla ile mizaç bakımından hiç uyuşamadıkları halde iyi arkadaştırlar. Atilla duygularında samimidir. Sebebini bilmiyoruz ama, en çok kullandığı kelime (yobaz)dır. Okul sahnelerinde her piyeste oynar. En başarılı oyunu Göç idi. Sahne arkadaşı Haluk’la yıldızları barışık değildir. Gelecekte Siyasal Bilgilerden mezun olmak istiyor. Sayın Aydın milletvekiline konforlu makam arabaları temennisiyle.’ Bu Atilla Koç, Aydın’ın muti, uykucu, güler yüzlü, tatlı dilli, muzip ve dindar bir efesi. Bu Atilla Koç, Türkiye Cumhuriyeti’nin Kültür ve Turizm Bakanı. Sayın Bakanı davet ettik İstanbul’a, açtırdık tarihi Çırağan Sarayı’nın dünya başkanlarının kaldığı, gecesi 14 bin dolar olan sultan dairesini. Çırağan Kempinski’nin sempatik Genel Müdür Yardımcısı Eyüp Babür kapılardan karşıladı bizi. Yeşil çaylar, kafeinsiz kahveler derken buyur edildik salonda kurdukları yemek sofrasına. Karışık dolma tabağı, deniz levreği ızgara, karışık Türk tatlılarıydı mönümüz, içkimiz ise portakal suyu. Ve işte bu dekorda saatler boyu baş başa konuştuk Atilla Koç’la. Güzelim Boğaz’a karşı sordum da sordum, anlattı da anlattı. Anlattıkça açıldı, açıldıkça sordum.Ve işte sonuç...Atilla Koç bakanımız, soğumaya yüz tutan yeşil çayından bir yudum aldı, arkasına yaslandı, göbeğini ovuşturdu ve... - Yaşar Nabi Nayır’ı rahmetle yad ediyorum. O zamanlar Çocuk Klasikleri yayınlardı, 1 liraydı fiyatı. Ben onların hepsini daha ilkokulda bitirmiştim, bunu övünmek için söylemiyorum. Babam öldükten sonra annem benim okumamı istediği için İzmir’e göçtük. İzmir Özel Türk Koleji’nin benim yetişmemde büyük rolü vardır. Allah ömür versin, okulun sahibi Bahattin Tatış hocamız müthiş bir adamdı. Her hafta okulun sinemasında bize bedava film seyrettirirdi. Her cumartesi okulun salonunda kültür gecesi yapılırdı. Ben hem okul tiyatrosunda sahneye çıkardım, hem de değişmez münazaracısıydım. Okulumuzda birçok Yahudi, Ermeni arkadaşımız vardı, hepsiyle daima iyi münasebetler içinde oldum. Yener Bey, o zamanlar ben bir Türk milliyetçisiydim, hálá da kavmimi severim. Hayatım boyunca herhangi bir cemaata, bir tarikata, bir partiye müntesip olmadım. Mülkiye’de okurken kısa bir süre Adalet Partisi gençlik teşkilatında çalıştım, o kadar. Benim dinle olan yakınlığım ailemin baskısından değil, evimizdeki iklimden. Annem çok arzu ettiği için, ilkokuldayken mahallemizin hocasından Kuran öğrendim, hálá da okurum. Sayın Bakan, siz hangi tarafa aitsiniz, yüksek malumları olduğu üzere ‘Bitaraf olan bertaraf olur’ derler. - Ben her tarafa girer çıkarım; bu, TİP’in toplantısı da olabilir. Meylimin olduğu taraftaki dostlarla daha çabuk kaynaşırım, mesele bu. Mülkiye’deyken kolejden arkadaşım Atanur’la aynı odayı paylaşıyordum. Atanur kardeşim Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun genel sekreteriydi, Mahir de başkandı. Ben ise Hür Düşünce Kulübü’ndeydim ama, aramızda en küçük problem olmazdı. Ben hiçbir tarafa ait bir adam değilim, ben sadece ve sadece Türkiye’ye aidim. Oğuzhan Asiltürk’le üniversite öğrencisiyken bir vesileyle tanıştım, genç bir mühendis olarak bana ağabeylik yaptı. Çok edepli, ağzından çıkan lafı bilen biriydi, özel sohbetlerimiz olurdu. 29 yaşında kaymakamlıktan istifa edip doktora yapmak için Almanya’ya gitmiştim. Oğuzhan Bey İçişleri Bakanı olunca beni Türkiye’ye çağırıp özel müşaviri yaptı. Başbakanlık müsteşarlığı makamına getirilmemi de Oğuzhan Bey istedi, bu görevim 34 gün kadar sürdü. Konya Emniyet Müdürlüğü’ne tayin edilmemi ise Korkut Özal istedi, İçişleri Bakanı olduğunda. Konya Emniyet Müdürlüğü görevinin üzerimde kalan en büyük etkisi, kimseye eziyet edilmemesi oldu. Erbakan Hoca’yla da Oğuzhan Bey vesilesiyle tanıştım. Bakan olduğumda kendilerinden bir tebrik beklerdim doğrusu, büyüklerim olmasına rağmen onlara biraz kırgınım.İnançlının günah işleme hakkı yokGenel Başkan’ı her fırsatta değiştiğini söylüyor, peki ya Aydın’ın yumuşak başlı, muti, dindar efesi Atilla Bey ne diyor? - Temel hususlarda geçmişten bugüne hiçbir değişikliğim olmadı. Komünizm o değilken o zannedip sonra öyle davranışlarından vazgeçen insan dönek değildir. Ben dini inancı olan ve onun yasaklarından çekinen, dinin emirlerini yerine getirmek isteyen bir insanım. Ama, dinin özünde olmayan şeylerin din diye ortaya konulmasına da karşıyım. Mesela yalan söylememek yasağını ben çok dikkate alıyorum, benim için yasakların en büyüğüdür. İnançlının günah işleme hakkı yok, insanoğlunun günah işleme hakkını da hoş göreceksiniz. Gençliğimden beri her gün beş vakit namazımı kılarım, bunu siz sordunuz diye söylüyorum. Sigara, pipo, puro, nargile içtim ama, hayatımda ağzıma içki koymadım. Arkadaşlarımın hemen hepsi ise tam tersine kafayı çeken adamlar. Ege’nin Müslümanı zaten benim kadar Müslüman olur. Ege’nin Müslümanı hoş Müslümandır, laiki de hoş laiktir.Görücü usulü evlendik ama karımı delice seviyorum Güler yüzlü, konuşkan, hamarat Şadiye Koç Hanımefendi, Ankara ilinin, Kazan ilçesinin Fethiye Köyü’nden... - Eşim Şadiye, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu bir ev hanımı. Şadiye’yle bir arkadaşımın tavsiyesiyle görücü usulüyle evlendik. Annem kanser hastalığının son demlerinde benim evlenmemi isteyince hanım aramaya başladık. İlahiyat Fakültesi’nde doçent olan Cemal adlı bir arkadaşım bana bir talebesini göstermek istediğini söyledi. Nereli olduğunu sordum, Ankaralı deyince, laf olsun diye ‘Ben Ankaralı kız almam’ dedim. Aradan bir sene geçti, bir başka arkadaşım oturduğu evin sahibinin kızını göstermek istedi. Gittik, kız hoşumuza gitti, istedik ve nişan yaptık. Cemal Hoca bir gün yanıma geldi; ‘Yahu Atilla Bey, geçen sene göstereceğim kızı görmeden reddettin, şimdi aynı kızla nişanlanmışsın’ dedi. 1978’de evlendik, Allah’a çok şükür, karım sayesinde çocuklarımız çok iyi yetişti. Aşk, karşılıksız ve hiçbir şey düşünmeden delice sevmektir bana göre. Ben de eşime aşığım, delice, çok seviyorum çocuklarımın annesini, Allah razı olsun. Eskiden kazak erkektim ama artık düzeldimEskiden kazak erkek geçiniyordum ama, artık düzeldim. Mesela hayatımda hiç evimin anahtarını kullanmadım, eksik olmasın hep karım açtı kapıyı. Bensiz sofraya oturmaz, eksik olmasın hep benden önce kalkar. Aybaşlarında maaşımı alıp kuruşuna kadar hanıma teslim ederim. Cebimdeki parayı bilmem, hanım ne kadar koymuşsa odur. En büyük masrafım kitap, laf aramızda ayda 500 milyonun altına düşmez. Para güzel bir şeydir dostum, güçtür. Ne demiş Bektaşi: ‘Biliyorum Tanrı değilsin ama, onun yaptığını yapıyorsun.’ YARIN: BAKAN KOÇ’A GÖRE HANGİ İLDE TURİZM KATİLLERİ VAR