Karmaşık tekstilde henüz beklenen yerde değilsiniz
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Daniel Harari'nin bizi, sahibi olduğu Lectra'nın Fransa'nın Bordeaux kenti yakınlarındaki orman içinde kurulu Lectra tesislerinin kapısında göndere çektirdiği Türk bayrağıyla karşılaması çok etkileyiciydi doğrusu.
14 yıldır Türkiye'deki ofisini özenle koruyan, Türk görünce, Türkiye denince gözleri parlayan Daniel bey, Kahire doğumlu 48 yaşında ünlü bir Fransız işadamı. ABD ve Fransa'da okullar bitirip finans ve ekonomi mastırları yaptıktan sonra ağabeyi Andre'yle birlikte Lectra adıyla çıkmış dünya pazarına. İşler iyi gitmeye başlayınca şirketi halka açıp bu kez borsada adından söz ettirmeye başlamış. Daniel beyin asıl şöhreti ‘‘Bilgisayar Destekli Tasarım (CAD-CAM)’’ adlı teknolojiyi tekstilden konfeksiyona, mobilyacılığa, hatta Formula 1 otomobillerine kadar uygulamasından. Kenzo'dan Louis Vuitton'a, Yves Saint Laurent'dan Givenchy'e kadar dünyanın en ünlü firmaları bilgisayar çağının nimetlerinden onun programları sayesinde yararlanıyor.
Türk dostu, dünyaca ünlü bu Fransız işadamından Türk tekstilinin bugünü ve yarınını dinledik, çevremizde koşuşan minik sincaplarla. Daniel bey Divan'ın geleneksel çifte kavrulmuş lokumlarını atıştırdıkça ağzı daha da ballandı. Çalışma arkadaşlarının hep asık gördüğü esmer yüzünde güller açtı. Ceketsiz dolaşmadığı söylenen beyefendi kravatını fırlatıp attı. Hatta son yeniliği üçboyutlu ‘‘body scanner’’in kabininde birlikte vücut ölçümüzü aldırttı. Paris'ten sözün özü odur ki, Daniel bey gibi dostları bozuk para gibi harcamayalım. Bu devirde Fransa'nın dünyaca ünlü işadamları arasında Türkiye için böyle konuşanlar çoğunlukta değil.
Yabancı yatırımcılara kolaylık göstermek şart
- Türk müteşebbisinin, yöneticisinin düzeyi, Avrupalıdan daha yüksek, ekipler daha kaliteli; şirket organizasyonları çok başarılı. Tek olumsuzluk ekonomik ortam, paranın istikrarsızlığı. İşçilik maliyetiniz Avrupa ile Doğu Avrupa'da yeni gelişmekte olan ülkelerle Çin arasında. 15-25 yaşlarım arasındaki tatillerimi hep Kuşadası, Foça ve Kemer'de yaptım. Her keresinde Türk insanının kalitesine hayran kaldım. Lectra kendi sektöründe 14 yıldır Türkiye'de şubesi olan tek şirket, bu Türkiye'ye inancımızın kanıtı. Giyim ve tekstil endüstrisinin başarıya ulaşmasını istiyorsanız, yabancı yatırımcıya kolaylık getirmeniz, bazı vergi avantajları sağlamanız şart. İnsanları kısa vadeli düşünmek zorunda bırakan yüksek enflasyondan korkmadan yatırım yapabilecekleri bir yola ihtiyaç var. Bana göre Türkiye'nin ekonomik başarısının anahtarı bu...
Türkler Pazarlık yapmaya bayılıyor
Türkiye'nin AB'ye girmesi gerektiğine kesinlikle inanıyorum, zaten zihniyet olarak Avrupalısınız. Türklerin en ilginç yanları pazarlık yapmaktan aşırı derecede hoşlanmaları, bayılıyorlar. Daha makinenin ne işe yaradığını öğrenmeden fiyatını sorup, ne kadar indirim yapacağımızı soruyorlar. Ben pazarlığın insanlarının kanında olduğu ülkelerde bulundum, Mısır doğumluyum, iyi de pazarlık ederim. Ama çok uzun pazarlıklar beraberinde çok da hata getirebiliyor.
24 yaşında Kaliforniya'da uçak kullanmayı öğrendim; bu nedenle hiç uçaklardan korkmadım. Aklıselim sahibi olmayan, kapalı insanlardan hoşlanmıyorum. Benim için bir söz kontrat imzalamaktan önemlidir, dünya bilir ki sözüme her zaman saygı duyarım.
Batıda kültür düzeyi yüksek, ama sizdeki gibi büyüleyici bireyleri yok
- Türkiye birkaç yılda kilit ülke olma şansını yakalayacak, bunu da hak ediyor. Bunları iltifat olsun diye söylemiyorum, ben gerçekçi bir işadamıyım. Türkiye hem Avrupa gibi büyük bir pazara yakın, hem de bizim yakın geçmişteki hatalarımızı tekrarlamayacak. Gerçekten büyük bir kültür avantajına sahipsiniz. Hele o güzel, değerli insanlarınız. Kuşadası Club Med'te bir pareo yapan bir Türk genciyle tanıştım, 8 yabancı dil konuşuyordu. Arkadaş olduktan sonra bana tatilini bedava getirmek için bu işi yaptığını söyledi, şok geçirdim. Biz aptal gibi sadece tek bir yabancı dil öğreniriz, en çok iki olur. Bu çocuk 8 lisanı anadili gibi biliyor, buna rağmen tatil masrafını çıkarmak için pareo yapmaktan gocunmuyor. Fransa gibi oturmuş ülkelerde ortalama kültür, ortalama yaşam yüksektir ama, buralarda gelişmekte olan ülkelerdeki kadar büyüleyici bireyler bulamazsınız... Avrupa ve ABD giyim şirketlerindeki insan kalitesi, Türkiye'de bulabileceğimizden daha yüksek değil. Türkiye tişört gibi kolay ürünlerde çok başarılı ama, çok karmaşık olan giyim endüstrisinde henüz beklenen noktada değil. Sofistike ürün, mutlak bilgi ve çok teknoloji demektir. Cerruti ya da Zegna gibi kostüm yapmak istiyorsanız işiniz çok daha zor.
Bir müteşebbis olarak parayı şirketin kanı olarak düşünürüm. Parayı para olduğu için asla sevmem, Lectra hisseleri dışında bir şeyim yok. Lectra'dan bugüne kadar tek bir Amerikan Doları bile almadım, kağıt üzerinde zenginim. Yaşamımda lüks sınıf seyahat ettiğim de olur, spagetti yediğim de, benim için hiç problem değil.