İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreteri Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu, karikatür kriziyle birlikte gündeme gelen İslamiyet düşmanlığı İslamfobia’ya karşı Batı dünyasını sert bir dille uyardı.
Kelimelerin üstüne basa basa, "60 sene önce Avrupa’da Yahudiler ne durumda ise, bugün Müslümanlar o duruma geldi" dedi. "Sabrımız sınırsız değil, Avrupa’dan bu olayların bir daha tekrar etmeyeceğine dair teminat bekliyoruz" diye de ekledi. Prof. İhsanoğlu, BM Genel Sekreteri Kofi Annan ve AB Ortak Güvenlik ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Javier Solana ile Doha buluşmasının ardından dün yarım günlüğüne İstanbul’a geldi. Yıldız Sarayı’ndaki eski makamında buluştuğumuz Prof. İhsanoğlu, İslam dünyasında büyük tepkilere yol açan karikatür krizinin perde arkasını ilk kez HÜRRİYET’e anlattı.
İKÖ, İslam dünyasının 57 ülkesinin tek çatı altında toplandığı tek kuruluş. Birleşmiş Milletler’de daimi temsilcisi de var. Bu örgütün ve sizin deyişinizle teşkilatın duruşu nedir, ne istiyorsunuz?
- İslamiyet düşmanlığı o kadar arttı ki, 60 sene önce Avrupa’da Yahudiler ne durumda ise, bugün Müslümanlar o duruma geldi. Bu gidiş çok tehlikeli, İslam dünyası patlama noktasında. İslam dünyası tehlike kaynağı değil, dünya medeniyetlerinin kurucu unsurlarından biri. İslamiyet’e karşı düşmanlık, İslam dünyasındaki radikal hareketlerin ekmeğine yağ sürüyor. 7 Şubat’ta benim inisyatifimle Kofi Annan ve Javier Solana’yla birlikte yayınlanan üçlü bildiri kriz için çok önemli bir dönüm noktası oldu. O metin, durum tespiti ve çare arayışıydı, diyalogun kapısını açıyordu.
13 Şubat’ta Solana geldi, kendisiyle çok uzun konuşmamız oldu. Dünya medyasının önünde, "Avrupa olarak İslamiyet ve İslam dünyasına saygımız tamdır. Karikatürlerin yayınlanmasına çok üzüldük, münasebetlerimizin tekrar normale dönmesi için yeni adımlar atmamız lazım" dedi. Bizden aldığı görüş ve çözüm tekliflerini Avrupa’ya taşıyacağını söyledi ama, bugüne kadar Avrupa’dan bir şey gelmedi. Solana, Doha’daki toplantıdan iki gün önce beni aradı, "Toplantıya gelemeyeceğim, size cevabımızı çarşamba (yarın) günü ileteceğim" dedi. Şimdi Avrupa’dan gelecek cevabı bekliyoruz, sabrımız sınırsız değil. Bu yangının bir ön önce sönmesini, herkesten önce biz istiyoruz. Çünkü bu yangın, hiç kimsenin lehine değil..
Avrupa’da hürriyet fazla diyen yok
Danimarka’nın muhterem Başbakanı Anders Fogh Rasmussen’le bir görüşmeniz oldu mu?
- Danimarka Başbakanı Rasmussen’e 15 Ekim’de bir mektup yazarak, ülkesindeki tehlikeli İslamfobia’yı dikkatine sundum. Birlikte çalışabileceğimizi söyledim, diyalog önerdim, Kendisinden gayet nazik bir mektup geldi, içinde üzüntü duymak ve özür dilemek gibi kelimeler yoktu. Özetle, "Olan biten bizim demokratik anlayışımız içindedir. Memnun olmayanlar varsa mahkeme gidebilir" diyordu. Bu arada İslam dünyasının değişik yerlerinde görev yapmış Danimarkalı 22 emekli büyükelçi Rasmussen’e, "Yaptığınız yanlıştır, Danimarka’nın İslam dünyasıyla olan münasebetleri zedelenir" dedi.
14 Kasım’da Viyana’da AGİT Daimi Temsilciler Konseyi’nde yaptığım uzun konuşmada bu konuya değinip İslam dünyasının hassasiyetini dile getirdim. Hiç kimse, "Avrupa’da hürriyet çok fazla, bunlara sınır koyalım" demiyor. Ben bir Türk olarak bu hürriyetin ülkemde de olmasından çok memnun olurum. Avrupa bu hürriyeti kullanırken, sadece kendi değerlerini değil, başkalarının kırmızı çizgilerini, değerlerini de kollamalı. Dünyanın beşte birini teşkil eden insanların kutsal saydıklarını dikkate almazsanız, değerleriniz üniversal değil, sırf size ait demektir.
Hamas’ın Ankara ziyareti çok faydalı oldu
Halid Meşal liderliğindeki HAMAS heyetinin Ankara’yı ziyareti Cidde’den nasıl göründü?
- HAMAS’ın Ankara’ya gelmesi, bence fevkalade faydalı olmuştur. HAMAS şimdiye kadar hep muhalefette bulunmuş bir siyasi güçtür. Ne iktidar oldu, ne de bir iktidarı paylaştı, dolayısıyla dünyaya karşı hiç siyasi sorumluluk taşımadı. Filistin’de yapılan son seçimleri biz de müşahitlerimizle izledik, son derece şeffaf, demokratik yapıldı. Demokrasiden yanaysak HAMAS’ın aldığı bu neticeyi saygıyla karşılamamız lazım. Solana’ya bizim, "Bekara karı boşamak kolaydır" sözüyle izah ettim. Sonunda hem güldü, hem de kafasını sallayıp beni tasdik etti. Muhalefet bekar demek, ağzına geleni söyleyebilirsin, kafana eseni yapabilirsin. Ama, iktidarla evlenince, sadece kendi devletini değil, bütün dünya ile ilişkileri idare edeceksin.
Türkiye’nin her bakımdan tarihi tecrübesi var, ayrıca Filistin’le tarihten gelen münasebetleri var. Türkiye, taksimden sonra Filistin’i tanıyan ilk Müslüman ülkedir. Türkiye’nin tavsiyeleri sadece Filistinliler için değil, bütün bölge içindir. Irak’ta bugünkü durum fevkalade hassas ve çok üzücü. Bizim temennimiz bu ırk, mezhep çatışmalarının, Irak’ın toprak bütünlüğü içinde bir an önce durması. Irak’ta tarihi boyunca hiçbir zaman Sünni-Şii çatışması olmamıştır. Bunlar provakatif, suni hadiselerdir. Eğer bu gidişat önlemezse, barut fıçısı olan Orta Doğu patlar.
Vatikan tepki göstermekte çok geç kaldı
Papa XVI. Benediktus hazretleri Haçlı Seferi ilan edecek mi dersiniz?
- Biz Vatikan’dan, krizin ortaya çıktığı günlerde bir açıklama yapmasını bekledik. 40 yıldan beri dinlerarası diyaloga ve özellikle İslamiyet’e önem veren Vatikan’ın bildirisi dört ay sonra çıktı. Bildiri çok güzel yazılmıştı, memnuniyetle karşıladık. Temenni ederdik ki, bunu dört ay sonra değil ilk hafta içinde yapsalardı. Biz bu ve benzeri hadiselerin bir daha tekrar etmesini istemiyoruz. BM’den bütün dinlere karşı saygısızlık yapılmasını, hakaret edilmesini önleyecek yeni düzenlemeler yapılmasını istiyoruz. Genel Sekreter Kofi Annan da bu konu üzerinde hassasiyetle çalışıyor. Bizim isteğimiz, halen BM’nin üzerinde çalışılan İnsan Hakları Komisyonu’nun yeni statüsünde bu konuya da yer verilmesi. Avrupa ve Amerika’nın bu konuda bizimle işbirliği yapmasını, İslam dünyasının hassasiyetlerini idrak etmelerini istiyoruz.