Ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez, arkadaşımız Yener Süsoy'a son yıllarda sağlık alanında her şeyin ‘‘ticarileşmesinden’’ yakındı.
Prof. Sönmez, başı ağrıyandan bile MR isteyen uzmanların bulunduğunu, bunun boşu boşuna masraf olduğunu söyledi.
Son yıllarda hastanın kendisini değil, filmini tedavi eder olduk. Her başı ağrıyandan MR isteyen var. Halbuki iyi bir nörolog MR kime lazım, kime değil bir bakışta anlar. Gerçekte hastaların sadece yüzde 20'sine MR gerekli, gerisi boşa masraf.
Asistanlığımda babam kucağımda enfarktüs geçirdi, ona birkaç dakikalığına olsa bile hayat öpücüğü verdim. Babamın dudaklarının sıcaklığını ve gözbebeklerini çok iyi hatırlıyorum.
Sağlığıma eskiden beri çok dikkat ederim, hayatımda hiç sigara içmedim, alkol olarak sosyal ölçüde kırmızı şarabı tercih ediyorum. Çok iyi kayakçı, dalıcı ve yüzücüyüm.
Bir anneyle çocuğunda aynı kapak ve anevrizma problemleri vardı. Anne 63 yaşında, çocuk 18 yaşında, kalıtımla geçen hastalıkları var. Anne ‘‘Önce beni ameliyat edin’’ diyor, başka bir şey demiyor. Dedim ki ‘‘Hanımefendi, çocuğunuzun durumu çok acil, aort damarı yırtılabilir.’’ Cevabı ‘‘Hayır, önce beni ameliyat olayım, başarılı olursa oğlumu alırsınız’’ oldu. Ben de saygı duyup istediği gibi yaptım, ikisi de sağlıkla ayağa kalktı.
Ağrı Dağı organizasyonu kariyerimi bitirebilirdi
- Ağrı Dağı'na giderken çok korktum, yola çıkmadan önceki gün sabaha kadar oturdum, eşim günlerce gözyaşı döktü. Korkunç bir risk almıştım, bütün kariyerimi sıfırlayabilirdim ama, şu mesajı vermeyi bir görev kabul ettim. Bugün benim adım unutuldu ama, by-pass'lıların normal insan olduğu toplumun beynine kazındı. Yaptığımız bir yarışma değildi, kahramanlık yoktu, yorulduğumuz yerde bırakacaktık, Doğu Beyazıt'tan bile dönebilirdik. Spor hekimimizle 3 ay boyunca dağ fizyolojisi çalıştık. Ağrı'ya yanımda bir ameliyathane donanımı götürdüm, bir hastaneye yetecek kadar da ilaç vardı. By-pass'lı hastaları çok iyi seçtik, hepsine üstün performans testleri yaptık, hiçbir şey olmaması lazımdı. Uçurumdan düşebilirlerdi ama, hiçbiri kalpten gitmezdi, ameliyat olmayanlardan daha sağlıklılardı. Ben öldükten sonra yetiştirdiğim genç meslektaşlarımın benim anıma ‘‘Ağrı Dağı'na by-pass’’ yapmalarını isterim.
Patronum Fethullahçı ise bunun benimle ilgisi ne?
- Ben Atatürk, İnönü ninnileriyle büyümüşüm, babam Hasan Ali Yücel'in takdirini kazanmış bir öğretmen. Geçen yılbaşında tüm hastane personeline yılbaşı hediyesi olarak Atatürk'ün ölümsüz ‘‘Nutuk’’unu dağıttım. Bu yılbaşında ise kutu içinde evlerine asmaları için Türk bayrağı. Ayrıca Tekin Ağabeyimi de tanırsın, ben şeriatçı ya da ırkçı bir düşüncede olabilir miyim? Patronumun Fethullahçı olup olmaması beni hiç ilgilendirmiyor. Turgut Aydın Bey o kişiyi çok sevdiğini, hayran olduğunu kendisi söylüyor, Amerika'ya ziyaretine de gidiyor, bana ne? O da benim Rotary üyesi olmama karışmıyor, karışamaz. Ama bir gün bana ‘‘Cuma namazına neden gitmiyorsun’’ derse o zaman kendisiyle sorunumuz olur.
Kalp hastası olan ailelere 10 emir
Hiçbir zaman onu hasta olduğu için suçlamayın.
Tetkik ve tedavinin her aşamasında onu destekleyin, teşvik edin.
Hastalığın oluşmasında kendinizi de hatalı buluyorsanız, bunu abartılı şekilde telafi etme telaşına girmeyin.
Onun hastalığını siz hep aklınızda tutun, fakat ona unutturmaya çalışın.
Cinsel konularda olabilecek yetersizlik veya isteksizliklerde anlayışlı davranın.
Hasta olan eş sigara içiyorsa diğer eşin de kesinlikle sigarayı bırakması gerektiğinden emin olun.
Diyetinde bir aile programı olması gerektiğini aklınızda tutun.
Eşinizin ilaçlarını ve kontrol günlerini yakından takip etmenizin ona yaşama sarılma ve güven duygusu vereceğini unutmayınız.
Bu hastalığın ekip çalışmasıyla, yani eş, çocuk, kardeş, yakın arkadaşla daha kolay yenileceğine inanın.
Hastanızla iyi bir iletişim kuramıyorsanız bir Liyezon Psikiyatri uzmanından yardım isteyin.