- Neredeyse bebekliğimden beri delisi olduğum futbola 4,5 yaşında başladım.
O zamanlar Hollanda'da her şehirde birkaç amatör futbol takımı vardı. Bizim yaşadığımız küçük şehirdeki takıma o yaşta kaydolup sahaya çıkmaya başladım. Şoför olan babamın küçük bir nakliye firması vardı, yanında 4 şoför çalışıyordu. İki kardeşiz, çocukluğumuz rahat geçti. O zamanlar futbolda tek idolüm Ruud Gullit'ti. Hem futbol kalitesi, hem de kişiliğiyle beni çok etkilemişti. Sanki kimse ona dokunamazmış gibi dururdu ama, şımarık değildi. Dimdik yürüyüşü, sakinliği ile doğuştan liderdi.
18 yaşında yarı profesyonel oyuncu oldum, ayrıca yarım gün bir spor mağazasında çalışıyordum. Haftada üç gün 80 kilometre uzağımızdaki Rosendhal'e gidip oradaki futbol antrenmanlarına katılıyordum. Oradaki kondisyoner beni ormanlarda koşturarak fizik olarak güçlendiriyordu. Boyum uzundu ama, birisi beni itse düşecek kadar zayıftım. Daha sonra Breda kulübünde tam profesyonel olup mağazadaki işimi bıraktım.
Çok güzel Türk şarapları keşfettim
- Nerden çıkardın futbolcu gece dışarı çıkmaz, erkenden yatağa girer diye. Ben öyle biri değilim, Corine'le birlikte dışarıda yiyip içmeyi, eğlenmeyi çok severim. Elbette maçtan bir gün önce değil. Maçlardan sonra bir yerlere gidip bir kadeh şarap veya bira içerim ama sigara kullanmam. Bazılarının yaptığı gibi kola diye Bacardi'li kola içmem. Son zamanlarda çok güzel Türk şarapları keşfettim, o da hayatımın bir parçası. 18 yaşında amatör takımda oynarken maçlardan sonra kendi aramızda topladığımız parayla bir kasa bira alırdık. Onları içtikten sonra bizim için maç bitmiş olurdu.