Gaffar’ın verdiği Hizbullah raporu, beni dehşete düşürdü

Gökhan Aydıner, bunca yıllık mülkiye müfettişliğinde, valililiklerinde olduğu gibi Emniyet Genel Müdürlüğü görevinde de yine kendisini saklıyor, susuyor, ser verip sır vermiyordu.

Ta ki, Kavaklıdere'deki muhkem mütevazı lojmanında buluşup ailesiyle birlikte gün boyu sohbet edinceye kadar. Sonunda Türkiye'nin nice tarihi olayına tanık olmuş, nice terör örgütlerini araştırmış, nice istihbarat yönetmiş, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk ‘‘Savaş Koordinatörü’’ ve son OHAL Bölge Valisi konuştu. Bu arada sevgili eşi Türkan Hanım'ın eliyle yaptığı pastaları, börekleri, çörekleri, krepleri, omletleri, tavşan kanı çaylar eşliğinde afiyetle atıştırdığımızı da itiraf edelim.

Emniyet'e teknolojiyi hákim kılmak istiyoruz

- Her devlette, her kuruluşta olduğu gibi Türkiye'de de rüşvet var Yener Bey, haklısınız. Ama, sadece kendi içindekileri değil, başka kuruluşlardaki çürükleri ortaya çıkaran, yine bu Emniyet teşkilatı. Rüşvetle mücadele için vatandaşla direkt temas ettiğimiz hizmet noktalarında teknolojiyi hákim kılmak istiyoruz. Bugün kim gelirse gelsin 24 saatte pasaportunu alıyor, kim kime ne alıp verecek ki? Trafikte konusunda da ceza nedeniyle cezada nakit para kalktı, ayrıca çok sıkı iç denetimlerimiz de var. Göreve geldikten sonra eski alışkanlığı değiştirdim, artık vatandaş arabasından inmiyor, polisi onun yanına geliyor. Böylece polis hem hizmeti ayağa götürmüş oluyor, hem de sürücüyle yaptığı konuşmaya herkes tanık oluyor. Ben mesleğimi seven bir insanım, onun için meslek gayretine düşerim, meslektaş gayretine düşmem. Mesleğini seven, mesleğini bağlı meslektaşımı çok severim, mesleğe yaramayanları ise ayıklarım.

Radarın amacı ceza değil kurala uymayı benimsetmek

- Trafikte denetimin ana amacı, kazaları olmamasını sağlayıcı tedbirler almaktır. Ceza denetim amacı değil, uymayanlara yapmamız gereken bir görevdir. Bu yüzden radar koyacağım yerler, en çok kaza olan kara noktalar olmalı. Özellikle buralarda sürücülerin çok daha dikkatli, kurallara riayetli olmaları sağlamam lazım. Bunun için gönderdiğim tamimlerde radarları bu kara noktaların saptanıp oraların girişinden itibaren belirli yerlere konulmasını istedim. ‘‘Burada radar kontrolü var’’ tabelasını da koy, buna rağmen riayet etmiyorsa zaten cezayı fazlasıyla hak etmiş demektir. Adam orada ayağını gazdan çekmişse, ben görevimi yerine getirdim demektir, bundan mutluluk duymam lazım. ‘‘Ne kadar çok ceza yazarsam, o kadar çok icraat göstermiş olurum’’ mantığını kaldırmaya çalışıyorum.

Hizbullah, belli bir ülkeye servis sağlayıp himaye görüyor

- OHAL Bölge Valisi olduğumda rahmetli Gaffar'ın bana verdiği Hizbullah brifinginde hayatımda ilk kez dehşete düştüğümü itiraf edeyim. Düşünün ki yılların valisiyim, neler görmüş yaşamışım ama, o bambaşka bir müthiş tehlikeydi. Örgütün felsefesi, belirli bir komşu ülke modelini yansıtacak şekilde şeriata dayalı bir din devleti kurmak. Yaklaşık 20 bin kişi Allah'ın partisi diye bu örgüte katılmak için biyografisine kadar birçok şeyini verip saflarına katılmış. Derhal müşahedem şu oldu; bu örgüt belirli bir ülkeye servis sağlıyor, bunun karşılığında himaye görüyor. Bütün örgütler eylemlerini propaganda amaçlı olarak açıklarken, bunlar hiç üstlenmiyor, ama yapış tarzı itibariyle taraftarlarına ‘‘Bu benim’’ dedirtiyor. Bunun sonucunda devlet, hep yargısız infaz ve cinayet töhmetleri altında kalıyor.

Hemen raporları hazırlayıp İçişleri Bakanlığı'na götürüp verdim. Gördüm ki, yukarıda bu konuda ciddi bir bilgi birikimi yok. O zaman Bölge Valiliğinin verdiği yetkiyle Diyarbakır Emniyeti'ni bilgi bankası oluşturmakla görevlendirdim. Akabinde Türkiye'de ilk defa İstihbarat Derleme ve Değerlendirme Kurulu kurup kuruluşların hepsini bölgede aynı çatı altında topladım. Böylece hem haberler anında yukarıya gitti, hem de kuruluşlar arasındaki birbiri atlatma rekabeti ortadan kalktı. Sonunda Hizbullah'ın çeteleşme safhasını bitirip hayal ettikleri hedefleri yok ettik, eylem yapamaz hale geldiler.

Şu anda Türkiye'de faal olarak KADEK'in dışında, aktivitesi az olan 9 radikal dinci, 93 aşırı sol örgüt var. OHAL görevinden ayrılacağım sırada Kürdistan İslami Devrim Hareketi adlı yeni bir etnik-dini terör örgütünün başkan ve üyeleri, Van, Bingöl, Elazığ'daki tüm uzantılarıyla birlikte kökünden kazıyıp aldık.

Valiyken radara yakalandım, ama cezamı ödedim

- İçel Valisi'yken bir tatilde şahsi arabamla ailece Ankara'da tatilden dönerken Şereflikoçhisar'da radara yakalandım. Arabayı çektirdiler kenara, ehliyeti, ruhsatı istediler. ‘‘Beyefendi ceza yazımı için ekip arabasına gelin’’ dedi. Polis de beni bir yerlerden de tanıyor olacak ki, 'Efendim siz vali değil misiniz?'' dedi. Evet deyince cezayı yazmamaya kalkıştı, reddettim, sadece ‘‘Adresimi sorma, İçel diye yaz yeter’’ dedim. Cezamı ödedim; çocuklar haklı, laf aramızda 140'a kadar çıkmışım. Emniyet Genel Müdürü olarak hedefim, polisi destek hizmetleriyle üst düzeye çıkarıp halkla iç içe koymaktır. Kamu otoritesini temin ederken vakarınızı muhafaza edeceksiniz, hizmet ettiğiniz halkla devamlı temas halinde olacaksınız. Polis sokağı koklayacak, sokağı görecek, duyacak.

Silahtan çok iyi anlarım Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner, ‘‘Bende emeği çok büyük’’ dediği eşi Türkan Hanım ve ODTÜ'de elektronik eğitimi gören en küçük oğlu Güçlü'yle. Aydıner, ‘‘Silahtan çok iyi anlarım, ama yanımda taşımam. Ayrıca kötü atıcıyım’’ diyor.

YARIN: GÜNEYDOĞU’DA HALK ASIL DESTEĞİ BİZE VERDİ
Yazarın Tüm Yazıları