Felçli Martin’i kök hücreyle yürüttüm

AMSTERDAM’da bir gazeteci dosttan duydum ki, Türkiye’de ilk beyne kök hücre nakli ameliyatı, 6 ay önce Ankara’da Hollandalı bir hastaya yapılmış. AÜ Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı öğretim üyelerinden, ünlü kafa kaidesi cerrahı Prof. Dr. Haluk Deda yapmış ameliyatı.

Haluk Deda, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin eski başkanlarından Selim Necip Deda’nın 1956 Ankara doğumlu oğlu. Eşi Prof. Dr. Gülhis Deda, AÜ Tıp Fakültesi Çocuk Nörolojisi Bilim Dalı Başkanı. Kızları Özlem, İngiltere’de hukuk okuyor, oğulları Onur ise Tevfik Fikret Lisesi öğrencisi. ‘Yüzyılın Cerrahı’ Prof. Dr. Gazi Yaşargil’i Türkiye’de ameliyat yapmaya ikna eden de o. Dersimizi çalışa çalışa düştük Ankara yollarına.

Beyin, kafatasının üst bölümünde beyin zarıyla örtülü, iki yarımyuvar biçiminde sinir kütlesinden oluşan, duyum ve bilinç merkezlerinin bulunduğu organ. Kök hücre ise insan vücudunu oluşturan, sınırsız bölünme, her türlü vücut hücresine dönüşme ve yeni görevler üstlenme imkánına sahip ana hücre. Derken bir de baktık ki, Dedalar’ın Gaziosmanpaşa’daki evlerinin kapısındayız. Eşi gibi sakin, güler yüzlü Gülhis Hoca’nın demli çayını içtikten sonra, hastanenin yolunu tuttuk. Aklandık, paklandık, giyinip ameliyathaneye girdik. Masaya yattım, kafama demir çubuklar bağlattım, Gazi Hoca’nın mikroskobuyla milimetrenin onda birinin ne olduğunu gördüm. Günün sonunda ‘Allah ne eksikliğini göstersin Haluk hocaların, ne de muhtaç etsin’ dedim yürekten.

İLK ÇALIŞMAYI YAPTIM DİYE AYRICA GURURLUYUM

Hani beyin dokusunun kendini tamir yeteneği çok sınırlıydı? Hani beyin tahrip olunca geri dönüşü olmazdı?

Bugün hasar görmüş beyni yeniden inşa edemiyoruz; ama kök hücreyle tamir ediyoruz. Övünerek söylüyorum, Türkiye kök hücreleriyle beyin tamirinde bugün birçok ülkenin önüne geçmiş durumda. Bunun ilk çalışmasını ben gerçekleştirdiğim için ayrıca gururluyum. 6 ay kadar önce, kök hücre çalışmalarıyla ilgilendiğimi bilen Cornelis Kleinbloesem adlı Hollandalı doktor arkadaşım beni aradı. Martin Bouma adlı Hollandalı bir hastası 4 yıl önce beyin damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle 50 yaşında felç olmuş. Her türlü tedaviyi denemişler; fakat başarılı olunamamış. Bu hastaya kök hücre nakli yapıp yapamayacağımı sordu. Beyin damarı tıkanmış bir hastada bu ameliyat hem çok zor, hem de sonucu açısından belirsiz olabilirdi. Öncelikle yapılan tetkikleri görmeli, ayrıca hastayla da ayrıntılı konuşmalıydım. Martin, telefonda son derece kibar ve yalvaran bir ifadeyle yaşadıklarını anlattı. Tedavi olmak için dünyada birçok ülkeyi dolaşmış, kendisine anlatılanlardan sonra bana ve ülkeme güvendiği için Ankara’da bu ameliyatı yaptırmaya karar vermiş.

KÖK HÜCRELER BEYNE BİLGİSAYARLA KONULDU

Daha önce bu türden bir beyin ameliyatı yapmış mıydınız?

Kendisine beyin için bu tür bir operasyon yapmadığımı; fakat Türkiye’de mevcut son derece ileri teknolojik cihazlarla gerçekleştirebileceğimi anlattım. Martin beni dinledikten sonra ameliyatta ısrarlı olduğunu söyledi. Ankara’ya geldiğinde, kendisinin kemik iliğinden İngiltere’de elde edilen kök hücreleri de yanındaydı. Muayenesinde sağ tarafının felç olduğu görülüyordu, konuşmakta zorlanıyordu. Çekilen MRI’da, beyinde, özellikle kol ve bacak merkezlerinde hasar olduğunu tespit ettik. Hastayı ertesi gün operasyona alıp kök hücre naklini gerçekleştirmeye başladık. Bunun için önce hastanın kafatası kemiğinde birkaç milimetrelik delik açtık. ‘Navigation’ dediğimiz özel bilgisayarlar sayesinde ince bir katateri beyindeki hasarlı yere, milimetrenin onda biri hassasiyetiyle yerleştirdik. Daha sonra bir cc civarında, içinde milyonlarca kök hücrenin bulunduğu sıvıyı o katater yardımıyla beyindeki hasarlı yerin içine aktardık.

BEYİN AMELİYATINDA DAMARDAN NARKOZ VERİLİR

Böyle bir ameliyatın riski ne kadar?

Yüzde 5’in altında Yener Bey. Ameliyat yaklaşık 12 saat civarında sürdü. Ameliyattan sonra hastayı odasına çıkardık. 3 gün sonra taburcu olacaktı. Ameliyat öncesi hazırlık, anestezi alacak herhangi bir hastaya uygulananlardan farklı değil. Biz beyin ameliyatlarında narkozu burundan koklatarak değil, damardan veriyoruz. ‘Navigation’ bilgisayar sistemi içinde çok özel MR filmleri çekiliyor. Bu sayede beyni üçboyutlu olarak tam görebiliyoruz. Operasyonun ertesi günü küçük iyileşmelerin başlaması, doğrusu bizi de şaşırttı. Bayan Martin, ağlayarak bize teşekkür edip durmadan boynumuza sarıldı. 3 gün sonra hastamızı ve eşini ülkelerine yolcu ettik. İki ay sonra Martin’in kendi başına yürüdüğünü öğrenince hepimiz çok sevindik. Bu tablo, hem Türk hekimleri olarak bizlere gurur verdi, hem de öteki hastalara umut kaynağı oldu.

BEYİN CERRAHİSİNDE AVRUPA’DAN ÜSTÜNÜZ

Neden bu ameliyatı gizli tuttunuz?

Belirli bir süre geçmeden bu operasyonla ilgili bilgi vermek istemedim Yener Bey. Çünkü, öncelikle biz doktorların alınan sonuçlar karşında emin olmamız gerekiyordu. Kendisi ve eşiyle hemen her gün görüşüp durumunu izliyoruz. Geçen 6 ay içerisinde Martin, her geçen gün çok daha iyiye gidiyor. Şunu hemen belirteyim, her hastada aynı sonucu alabileceğimiz söylenemez. Fakat, ileri dönemlerde birçok hastanın bu şekilde tedavi olanağına kavuşacağı açıktır. Bizler her türlü zorluğa karşı bu çalışmalarda öncüleriz. Özellikle kendi kök hücresi olduğu sürece bu çalışmaların devam etmesinin gerekliliğine inanıyoruz. İddia ediyorum; Türkiye’deki beyin cerrahisi Avrupa’nın çok üstündedir, ABD’nin de en iyi merkezleriyle yarışır. Bunun kanıtı, alınan sonuçlardan ortada zaten, asla kimseye taviz vermeyelim. Yurtdışından Gazi Yaşargil hocamızın sayesinde çok hasta geliyor. İyi organize olabilirsek, Türkiye birkaç yıl içinde sağlık turizmi açısından da dünyanın çok önemli bir ülkesi olabilir.

İyiyim müteşekkirim

Dr. Haluk Deda’nın tedavi ettiği Hollandalı Martin Bouma, Hürriyet’e yaptığı açıklamada, tedavisinin uzun bir süreç olduğunu ve kendisinin epey yol katettiğini belirterek şöyle konuştu: ‘Tedaviden sonra herşey çok iyiye gidiyor. İyileşmemin hangi yönünden söz edeyim ki? Ama bir örnek vermek gerekirse, sol gözümden söz edebilirim. Mesela benim sol gözüm çok az, hemen hemen hiç görmezdi. Bu tedavi sonrasında çok iyi görmeye başladı, netleşti. Ne diyeyim, iyileşiyorum ve sevinçliyim. Doktorlara da müteşekkirim. Ama bunu, dediğim gibi uzun bir süreç olarak algılayın... Yavaş yavaş hücrelerin beynimde büyümesi lazım ki, eski haline gelsin. Ama ben kendimi her geçen gün, her geçen hafta çok ama çok daha iyi hissediyorum.’ Martin Bouma’nın Türkiye’de gördüğü tedaviden sonra iyileşmesi, 20 Mayıs 2005 tarihli Hollanda’da yayınlanan De Telegraaf Gazetesi’ne de konu oldu. Gazeteye eşi Marianne ile birlikte açıklamalarda bulunan Bouma, ‘Kök hücre ile tedavi hakkında televizyonda bir haber görünce harekete geçtik’ dedi.

Aile boyu konser

İngiltere’de hukuk öğrenimi yapan Özlem, aynı zamanda blok flüt sanatçısı. Ankara Tevfik Fikret Lisesi’nde okuyan kardeşi Onur’la beraber piyanonun başına geçti. Anneleri Gülhis ile babaları Haluk da onlara güzel sesleriyle eşlik ettiler.
Yazarın Tüm Yazıları