Eski Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Başdanışmanı, Televizyon Yüksek Kurulu ve Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ali Baransel, arkadaşımız Yener Süsoy'a anılarını anlattı.
Baransel, yıllar önce Rahşan Ecevit'in DSP Başkanı seçildikten sonra Cumhurbaşkanını ziyarete geldiğinde kendisine söylediği ‘‘Ben korkulacak kadın değilim’’ sözünü hálá anlayamadığını belirtti.
Evren Paşa'nın eşi merhume Sekine Hanım, son derece mütevazı, eşine ve çocuklarına çok bağlı, onların üstüne titreyen bir insandı. Evi tek başına çekip çeviren tipik bir Türk annesiydi. Sekine Hanım, vefat ettiği güne kadar evde hep denge unsuru olmuş. Evren Paşa, eşiyle aralarında geçen bir sohbeti gözleri nemlenerek bana anlattı. Sekine Hanım bir akşam başbaşa otururlarken ‘‘Kenan, benim şekerim, kalbim var. Yarın öbür gün ölürsem sen mutlaka evlenirsin’’ demiş. Eşinin bu sözleri üzerine Evren'in gözleri dolmuş; ‘‘Sekine şundan emin ol, hangi makamda olursam olayım, önüme kim çıkarsa çıksın, senden başka hiç kimse hayatıma girmeyecek, söz veriyorum’’ diye cevap vermiş. Hakikaten Evren Paşa eşi vefat ettikten sonra değil evlilikten söz etmek, parmağından nikah yüzüğünü bile çıkarmadı.
Rahşan Hanım'ın Köşk'teki hálá unutamadığım sözü
Rahşan Hanım, DSP Genel Başkanı olduğunda Cumhurbaşkanı Evren'i ziyarete geldi. Kendisini karşılarken biraz heyecanlı olduğunu gördüm. Cumhurbaşkanının odasına birlikte girerken aniden bana döndü ve ‘‘Sayın Baransel, ben korkulacak bir kadın değilim’’ dedi ve sert adımlarla içeri girdi. Çok afalladım ve bunu niye söyleme gereğini duyduğunu hálá anlamış değilim.
Korutürk'e psikolojik tedavi
Fahri Korutürk'ün psikolojik rahatsızlığı olduğu zaman masaların altına saklandığı, başını çekmecelere soktuğu gibi çok garip iddialar vardı. Ben kendisiyle 6 yıla yakın çalıştım, bunların hiçbirini görmedim. Korutürk çok uzun yıllar Deniz Kuvvetleri'nde istihbarat subaylığı yaptığı için bu konularda çok hassas yapıya sahipti. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevinden sonra büyükelçi olarak atandığı Moskova'da KGB ile hayli uzun mücadeleler etmiş. Rezidans dahil büyükelçiliğin her yerinde alıcı olabileceği kuşkusuyla bütün görüşmelerini eksi 40 derecede bile elçiliğin bahçesinde yaptığını bana anlatmıştı. Korutürk dört yıllık Moskova görevi bittikten sonra İstanbul'a döndüğünde Sovyetler'de yaşadığı şoku atlatamadığı için Kasımpaşa Deniz Hastanesi'nde psikolojik tedavi görmüş. Bunu bana rahmetli amiral Fahri Çoker anlattı. Çoker Paşa, tedaviden sonra Korutürk'ün korkularını bütünüyle üzerinden attığını söyledi.
Oğlum altın yutunca
Küçük oğlum Murat altı aylıkken bir gece omuzuna taktığımız küçük altın maşallahı yutmasın mı? Hemen Elvan'la Gülhane'ye koşturduk, doktorlar oğlumuzu hemen ameliyat edip midesinden altını çıkardı. Bu olay Köşk'te büyük hadise oldu. O günlerde Türkiye büyük banker faciaları yaşanıyordu. Cumhurbaşkanının çalışma odasının kapısında Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ Paşa'yla karşılaştık. Gülerek elimden tutup ‘‘Baransel geçmiş olsun, hiç üzülme, bu çocuk altı aylıkken altın yuttuğuna göre ilerde mutlaka banker olacak’’ dedi.
Çavuşesku'nun öpücüğü
Korutürk öpüşmekten çok nefret ederdi. Çavuşesku'nun eşiyle Türkiye'yi ziyareti öncesinde kendisine Türklerin el sıkıştıktan sonra öpüştüğünü söylemişler. Adamcağız bu yüzden Köşk'ün merdivenlerinde kendisini karşılayan Korutürk'le tokalaştıktan sonra ani bir şekilde boynuna sarılıp yanaklarından şapır şupur öptü. Korutürk bundan dolayı çok rahatsız oldu, Çavuşesku'yu uğurlarken bile hálá üstünü başını silkeleyip yanaklarını siliyordu.
Ankara'ya 15 km uzaklıkta Umutköy'deki evinde anılarını yazan Ali Baransel'in eşi Elvan Baransel, Anadolu Ajansı Genel Müdür Yardımcısı. Bayan Baransel'in bir özelliği de ünlü gazeteci ve yazar Fikret Otyam'ın kızı olması. Büyük oğulları Ali Bilkent'te okuyor. Fotoğrafta olmayan küçük oğulları Murat, İstanbul'da Yeditepe Üniversitesi öğrencisi.