FIFA Başkanı Joseph Sepp Blatter’le Zürih’te yaptığı baş başa görüşmeden sonra İstanbul’a dönen Şenes Erzik, müjdeyi Hürriyet’e verdi: ‘İhraç kararı beklemiyorum.
’ UEFA ve FIFA’nın üst düzey yöneticisi, TFF’nin Onursal Başkanı Şenes Erzik’e Etiler’deki evinde son Türkiye-İsviçre milli maçlarının öncesini, sonrasını enine boyuna sordum, bıkmadan anlattı. Ve Sevgili Erzik, amansız alçak gönüllülüğünden ilk kez sıyrılıp ülkesi için yaptıklarını, yapacaklarını ilk kez anlattı. Elin oğlu, Şenes Erzik’in yoluna kırmızı halılar döşer ama, kendi devleti onun pasaportunu kırmızıyla kaplamayı düşünmez, o da ayrı.
Erzik’e sokaktaki adamın, tribündeki futbolseverin kafasındaki temel soruları onların ağzıyla sordum. Hepsini kendine özgü, vakur ve sakin beyefendi üslubuyla tek tek cevapladı. Yüzündeki hafif tebessümünü hiç bozmadan, hem de tepeden tırnağa olanca şıklığıyla. Sohbete kendimizi öyle kaptırmışsız ki, açlığımızı, susuzluğumuzu bile unuttuk. Bu arada Dilek hanımefendiye küçük bir notum var: Sevgili eşiniz bizim için hazır ettiğiniz çayları, çörekleri, pastaları ikram etmeyi unuttu. Eğer giderayak birer bardak su vermeseydi, ben ve Sinan su kaybından hastanelik olacaktık. Şaka... Şaka...
Bunca yıllık UEFA ve FIFA görevleriniz, deneyimleriniz, uluslararası dostluklarınız sonucunda disiplin kurulundan nasıl bir ceza çıkabilir?
- Ne karar çıkar onu ben bilemem, o disiplin kurulunun görevi. Bugün Zürih’te verilecek ifadeler, iki taraf için de önemli. Hakem saha içinde gerekli gördüğü cezaları vermiş, sarı kart var, kırmızı yok. Demek ki olaylar, saha içinde değil, dışında cereyan etmiş. Bugün Zürih’te ifade verecek arkadaşlar, İsviçre takımımın İstanbul’a indiği andan itibaren yapılan hataları önlerine koyup düşünmeliler. Federasyon Başkanı Bıçakçı, aynı zamanda UEFA Tahkim Kurulu As Başkanı; bu işleri, bu düşünce yapılarını biliyor olmalı. Bütün olup bitenleri sakin, akılcı bir yaklaşımla, sıfır duygusallıkla anlatsınlar. Raporlar çok güzel değil, kimse kendini kandırmasın.
Sayın Başkan, cümle álem bilir ki, ser verirsiniz sır vermezsiniz. Ama, ben sorumda çok ısrarlıyım, bizim için ihraç cezası çıkar mı kuruldan?
- Hayır, ben bir ihraç cezası beklemiyorum. Bunu FIFA ve UEFA şapkalarımı çıkararak, bunca yıllık futbol müktesebatıma dayanarak söylüyorum. Böyle bir karar çıkarsa çok yanlış olur bence. FIFA Disiplin Kurulu’nun alacağı kararın ancak 2006 başlarında açıklanabileceğini sanıyorum. Bu arada, 2008 Avrupa Şampiyonası’na katılamayacağız diye bir şey de yok, o UEFA’yı ilgilendiren bir konu. UEFA ve FIFA’da yıllardır görev yapıyorum, belki kişilere bağlı olarak bazı hatalar bilerek veya bilmeyerek yapılmış olabilir. Ama herkesin şunu bilmesini isterim ki, 16 yıldır UEFA’da birlikte çalıştığım Johansson, bu tür oyunlara yol vermeyecek kapasitede, dirayette ve Türkiye’yi çok seven bir başkandır. Herkes müsterih olsun, Türkiye konusunda karar verecek organların, tarafsızlıklarına gölge düşürecek en küçük bir davranışlarını görürsem, her ne pahasına olursa olsun karşılarına önce ben çıkarım.
BLATTER, TÜRKİYE’YE ÇOK YARDIM ETTİ
Sepp Blatter’i, Türkiye ve Türkler hakkındaki görüşlerini bilecek kadar tanıyor musunuz?
- Blatter’i 24 senedir tanıyorum, yakın dostumdur diyebilirim. Her fırsatta konuşuruz, her konuşmasında benden ve ülkemden övgüyle söz eder. Blater’in özellikle FIFA Genel Sekreterliği döneminde Türkiye için çok yardımları oldu. Mesela, KKTC’yle bizim takımlarımızın maç oynama hakkı yoktu. Halim Çorbalı’nın başkanlığı döneminde Gençlerbirliği gitti KKTC’ye, bir maç yaptı. Kurallar açık, Türkiye FIFA’nın statülerine aykırı hareket etmiş, ihraca kadar gidebilecek cezası var. O zaman Havalenge başkan, çeşitli yollardan devreye girip Blatter’le özel bir görüşme talebinde bulundum. Blatter’le baş başa konuştum, sorumluluğu üzerine aldı ve meseleyi çözdü, ihraç edilmedik.
Raporlarda Terim’in adı yok
Gözlemci raporlarını okumuşsunuzdur. Mesela, hakem odasının kapısı kırılmış mı, Fatih Terim’in adı geçiyor mu?
- Soyunma odasında olanları da, FIFA Güvenlik Gözlemcisi Alan Hutchings yazmış. Hakem odasının kapısının kırılması diye bir olay yok, Fatih Terim’in adı da bu raporda geçmiyor. En önemli notlardan biri, Acıbadem Hastanesi’ne götürülen İsviçreli futbolcunun bir güvenlik görevlisi tarafından darp edilmesi. Futbolcuyu, doping kontrolü için gelen FIFA doktoru da muayene etmiş ve darp edildiğini kayda almış. Gözlemci ayrıntılı olarak Atatürk Havalimanı’ndan itibaren bütün gördüklerini yazmış. ‘1,5 saat pasaport kuyruğunda ben bekledim’ diyor. Bütün bu olayları aynı gece FIFA Genel Sekreteri’ne telefon edip anlatmış. Polis eskortu bile geç gelmiş, havalimanındaki durumu savunacak bir insan var mı Türkiye’de? Bu gecikmeyi yapanların görüntüleri var, havalimanındaki yetkili mülki amir sormaz mı o memurlara, ‘Sana kim talimat verdi’ diye. Uçağın kapısına kadar özel izin almadan kim gidebilir?