Beyni kendi haline bırakmayacaksınız

Amerikan Beyin Cerrahları Birliği'nce 1999 yılında ‘‘Yüzyılın Adamı’’ unvanı verilen ve dünyanın gelmiş geçmiş sayılı beyin cerrahlarından biri kabul edilen Prof. Dr. Gazi Yaşargil, arkadaşımız Yener Süsoy'a beyni sağlıklı tutmanın yollarını açıkladı.


Prof. Yaşargil, zihinsel tembelliğin, alkol ve sigaranın beyne çok büyük zarar verdiğini söyledi.

Beynin en büyük 3 düşmanı alkol, nikotin, tembellik

Beynin en büyük düşmanı alkol, nikotindir, uyuşturucular ve tembelliktir. Beyin kendi haline bırakılınca durmaya başlıyor ve kuruyor. Ağır, yağlı, ballı yiyecekler beyne ağır gelir.

Beyni sağlıklı tutmanın en önemli yolu onu atıl bırakmamaktır. Her konuda kitap, dergi, gazete ne varsa okuyun. Matematik, bulmaca, satranç, tavla da çok yararlıdır.

Vücutta her gün deveran eden 700-800 kübik suyu beyin çıkarıyor, bu bildiğiniz su değil, çok kıymetli. İçinde tuz, altın gibi bütün maddeler var.

ASANSÖR KULLANMAM

Egzersiz yaptığınızda kaslardan çıkan bazı maddeler beyni güçlendiriyor. Ben çalıştığım hastanede hiç asansör kullanmam, durmadan iner çıkarım, koridorlarda yürürüm.

Beynimizin kendine has bir sesi, ritmi var, kayda alıp bunu müziğe çevirebilirsiniz.

Balık yağı çok faydalıdır, herkese tavsiye ederim. Meyveyi soyarak değil, mümkünse kabuğuyla, hatta çekirdeğiyle yiyin. Hem kabızlığı atar, birçok şeye de iyi gelir.


İlaçtan hiç hoşlanmam


İlaçtan hiç hoşlanmam, hastalara vermeyi de sevmem. Ben sadece aspirin içerim, bana sadece o iyi gelir.

Organlarımın hepsi kalp başta çok iyi çalışıyor, henüz onları bağışlamış değilim. Esaslı bir hastalık geçirmedim, küçüklüğümde zatürree ve yüz felci geçirdim.

Sosyal hayat beynimi yoruyor

Hiçbir sosyal hayatım da yok, gittiğimde beynim yoruluyor, ertesi gün peltem çıkıyor. İçki küçük beyni dumura uğratıyor, beynin orta kısımlarını harap ediyor.

Hafıza nedir, akıl nedir; sevinme hissiyatı nerelerde oluyor; içimizdeki resimler nerelerde; musikiye nereden tam anlıyoruz; bu soruların cevaplarını hálá bilmiyoruz. Beynimizde 100 milyar hücre olduğunu, bunun yanında 200-300 milyar da yardımcı hücreler var diyorduk, ama şimdi ortaya başka şeyler çıktı. Her hücrenin anında işleyen telefon gibi 10-15 bin bağları var. Aslında beyin hakkında bildiklerimiz incir çekirdeğinden bile küçük.

Beyin salatasını çocukken sevredim

Çocukken beyin salatasını çok severdim, ama artık yiyemiyorum; artık tuhafıma da gidiyor.

Okuldayken arkadaşlarım beni çok yaşlı bulurdu, ama ben hálá 6 yaşını geçmedim. İçimdeki o çocuğu hiç öldürmedim, birdenbire çocukluk havasına girip hınzırlığım tutar, olmayacak bir laf söyleyebilirim.

Ömrümüz 120 seneye ayarlanmış

Prof Yaşargil, Yener Süsoy’a insan ömrüyle ilgili olarak da şunları söyledi: ‘Her hücremizin kendini öldürme kabiliyeti var, genlerin uçlarındaki telomerler ne zaman öleceğimizi tayin ediyor. Ömrümüz 120 seneye göre kurulmuş, fazlası yok. Ama, bir bakarsınız telomeri değiştirirler, o zaman 250 oluruz. Kader diye bir şey var ama, insan kısmen de kendi kaderini tayin edebiliyor. Yener bey, hayatımda başımdan olmayacak tuhaf işler geçti, beni meleklerin koruduğuna inanırım.’

Beynin etrafında su yolları var

- Alexis Karel'e 3 milimetrelik damarda ameliyat yaptığı için Nobel verildi; ben onu 1 milimetreye indirip beyin damarını açıp kapattım, benim maharetim işte burada. Ben yalnız o ufacık damarları tamirle kalmadım, beyin cerrahisine birçok yenilik getirdim. Mesela, beynin etrafında su yolları olduğunu, o yolları takip edersek beynin her yerine gidebileceğimizi gösterdim. İkinci ortaya çıkarttığım konu, damarların neden hasta olduğu. Tümörlerin teşekkül ettiği yerler de kompartımanlar halinde, beynin her tarafı birden hastalanmıyor. Adamın beyninde yumruk büyüklüğünde tümör var, şahsiyeti yerinde devlet başkanı. Beynimizin her iki yarım küresinde 200'e yakın odacık var, bunlar tek başına hastalanabiliyor. Bazen de yangının binayı sarması gibi, bir enfeksiyon hastalığı bütün beyni sarabiliyor; mesela menenjit, MS gibi. Bazı hastalıklar ise yalnız bir yere oturuyor, oradan 5 santim büyüklüğünde bir parça bile alınsa hastada hiçbir değişiklik olmuyor. Bu konsept henüz tamamıyla kabul edilmiş değil, bu ameliyatları benim dışımda yapanların sayısı 10 kişi. Başlangıçta hep böyle olur. Benim yön açtığım bir başka konu da bel fıtığıdır. O ameliyatlarda ilk defa mikroskop kullanmaya başladığımda ‘‘Yatağa da mikroskopla mı giriyorsun’’ diye benimle alay ettiler. Ama şimdi oturdu, herkes böyle yapıyor. Sayın Süsoy, ben de inanırım ki şans hazırlıklı olanı sever.

Yarın: Ölümden sonrasını ben de merak ediyorum
Yazarın Tüm Yazıları