Artık asker değil, tüccar millet olmamız gerekiyor
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Kime niyet, kime kısmet? Kim derdi ki, borsacı Halil Güvener'in Kemerburgaz'da milyonlarca dolar harcayarak döşemelerini tik, kapılarını gül ağacından yaptırdığı, antika biblo ve tablolarla bezediği şömineli, yüzme havuzlu, 5 odalı, 60 pencereli, yemyeşil bahçeli muhteşem dubleks villa, borçlarını ödeyemediği bankaya kalacak ve o bankanın genel müdür lojmanı olacak.
İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı, Genel Müdürü ve de Bankalar Birliği Başkanı öğretmen çocuğu Ersin Özince oturuyor şimdi bu lojmanda. Sevgili eşi Hilal, canı kızları Pırıl ve Deniz ve ille de köpekleri Zeytin ve Çigan'la. Hilal hanım Zehra Aral'ın öğrencisi olarak 15 yıldır atölyesinde gizli gizli figüratif resimler yapıyor. Deniz aşığı eşi, eğer fırsat bulup erken evine gelebildiyse ya maket gemi yapıyor ya da bahçede gül buduyor. Kızlarının tek dileği ülkedeki ekonomik krizin sona ermesi, çünkü ancak o zaman babalarını daha sık görebileceklerine inanıyorlar. Ersin Özince'nin bir buçuk yıl önce yapmaya söz verdiği kendi imalatı kalamar dolması nihayet karşımızda. Güzelim ızgara levrek ile Hilal hanımın özenle yaptığı salata, zeytinyağlı dolma ve sakızlı sütlaç da cabası. Ya Ersin beyin kendi mini fırınında kendi elleriyle taze taze pişirdiği kepek ekmeğine ne demeli? İşte bu sofrada, bu bahçede, bu salonda, bu cam serada, bu çimenlerde Ersin Beyin ilk kez anlatacakları olacak, asıl önemlisi o.
Bankacılığın istismar edilmesi engellenmeli
Ben ve benim neslim böyle bir krizi ilk kez yaşıyor. Kriz aslında şubatta ya da kasımda olmamış. O çalkantılar içinde kriz içindeymişiz de farkında değilmişiz. Yaşadığımız yüksek enflasyon seviyeleri de krizin emareleriymiş. İçinde bulunduğumuz nekahat dönemine kendimizi alıştırmalıyız; bugünden yarına mucize sonuçlar yok, ümitsizliğe kapılmayalım. Sayın Derviş'in krizin bittiği şeklinde yorumlanan ifadeleri, krizin en kronik dönemlerinin geçtiği şeklinde algılanmalı. Benim müessesem de, sektörümüz de bu krizden gereken dersleri aldı. Biz bankacılar bundan sonra sektörümüzün aynı şekilde istismar edilmesine meydan vermeyeceğiz. Krizden yaklaşık on gün kadar önce GSM lisansının ikinci ve büyük taksidini ödedik. Orada İş Bankası Yönetim Kurulu'nun Türkiye adına çok büyük sorumluluk duygusuyla hareket ettiğine şahit oldum. Biz o günlere yaklaşırken bir sıkıntı olabileceğini Yönetim Kurulu'muzda tartıştık. Bu parayı ödemezsek Türkiye için iyi olmayacağını, kriz çıkacağını da konuştuk. Ödenen miktar 2,5 milyar dolara yakın bir rakamdı Yener Bey. Bir milli müessesenin ne işe yaradığını bu krizde çok net olarak gördüm.
İstanbul’u yaşamak Türkiye’yi yaşamak
Ankara'da yaşarken İstanbul'un bu İstanbul olduğunun farkında değilmişim. Merkezimiz buraya taşındıktan sonra anladım ki, İstanbul'u yaşamak Türkiye'yi yaşamak demek.
Türk insanının borç ödeme ahlakı çok yüksek. Borç yiğidin kamçısı olmaya devam etmek zorunda ama, uluslararası yiğitlik önemli, kendi çöplüğünüzde eşinmek yok.
Türklerin Florida'da evi oluyor da, neden Arap komşularımızın İstanbul'da köşkü olmuyor? İstanbul neden yörenin bir finans merkezi olmuyor?
Kemal Derviş umduğumun ötesinde biri
Kemal Derviş bence Türkiye'yi çok ihtiyacı olduğu bir dönemde kişisel birikimi ve itibarıyla teçhiz etti. Değerlendirmek haddim değil ama, ben Derviş'i umduğum çok ötesinde buldum. Kemal beyin üstlendiği sorumlululuk şan, şöhret, maddi yarar için için yapılmaz.
Türklerin artık asker değil, tüccar millet olarak tanınmasını istiyorum. Etrafımızdaki bütün komşularımızdan daha tüccar, daha müteşebbis milleti olduğumuz açık, sadece deniz ticaretinde Yunanistan bizden daha aktif olabilir. Bu bizim altın bileziğimiz, zenaatımız, iyi kullanalım.
Hititler’den kalma tarımı bırakmalıyız
Bunca yıldır tekstil dışında majör bir konu bulamadık, yaratamadık. Siyasi istikrarsızlıklar yüzünden yarışı takip edemedik, hep kendimize bakmaktan diğer koşucuları takip edemedik. Tekstili, tarımı bırakmamızı söyleyenlere katılmıyorum. Hititler'den kalma teknikleri bırakıp, katma değeri yüksek modern tarıma geçmeliyiz.
AB Türkiye için bir çağdaşlaşma ideali olmalı. Toplumumuza, milli kimliğimize uygun götürülmek kaydıyla.
Özellikle Karadeniz komşularımız ciddi bir gelişmeye açık, yakında oralarda Bodrum malı Türk yatlarının kapışıldığını görürsek şaşırmayalım.
Özelleştirmeden korkulacak bir şey yok, olağanüstü durumlarda zaten herşey devletin. Bir seferberlik durumu olsa Aria da devletin, Türkcell de. Stratejik alanları, sağlık, eğitim, savunma sanayiindeki bazı alanlarla, bazı madenler olarak sayabilirim. İyi yönetim için kesinlikle şeffaflık şart. Sermaye piyasası akıllı şirket yönetmenin mihenk taşı bana göre.
Siyaset ile ticaret birbirinden korkmasın
Ben çok fazla maruz kalmadım ama, bankacılığın politik amaçlarla istismar edildiği bir gerçek. Ben bunun bir kader olduğunu asla düşünmüyorum. Ülkemizin genel menfaatlerini dikkate alarak devletin yetkili makamlarında oturan kişilerle temaslarımız oldu, onların da bizden bilgi talepleri oldu ama, hiçbiri dayatma şeklini almadı. Mesela Romanya'daki Türklere ait bazı bankaların zor duruma düşmesini ülkemizin itibarını etkilemesiyle ilgili değerlendirmelere muktedir pozisyondaki bir Türk bankacısı olarak muhatap oldum, görüşüm istendi. Biz buna tamamen ticari ilişkilerimiz açısından yaklaştık ve bir katkımız olamadı. Bence siyasetle ticaret birbirlerinden korkmamalı. Siyasetin ticaretle, iktisatla ilgilenmesinin popülist tavır olarak değerlendirilmesini fevkalade popülist bir tavır olarak buluyorum. Türkiye Cumhuriyeti kavramına hayranım Yener bey, milliyetçiliğimden değil. Bu her yönüyle çok büyük bir önerme, çok büyük bir devrim. En önemli ilkesi çağdaşlık olan bu kurumu yenileyemeyediğimiz için gerilerde kaldık. Kurtuluş Savaşı'ndan artan parayla özel banka kurup, özel sektör desteklenmeye çalışılmış. Bugün böyle bir şey yapılsa devlet kurumları özel sektöre peşkeş çekiliyor diye ayağa kalkanlar olur.
KİT’ler halka açık şirketler olmalıydı
Kamu iktisadi teşekkülerinin verimliliklerini, rasyonalitelerini yitirmeleri, bana göre en azından devlete saygısızlık. KİT'ler kabuk değiştirip İş Bankası gibi halka açık anonim şirketler haline gelmeliydi. Çok stratejik alanlar hariç devlet sermayedarlığını doğru bulmuyorum. Buna karşı ben kamu sermayedarlığını savunuyorum. Mesela İş Bankası, devlete ait olmayan bir kamu şirketidir.